- Kategori
- Siyaset
Halk oylamasının düşündürdükleri
Merakla beklenen halk oylaması nihayet gerçekleşti. Halk tercihini Anayasa değişikliklerinin yapılması yönünde kullandı. Ancak, bu halk oylamasından önce siyasi partilerin yapmış olduğu çalışmalar ve söylemler dikkate alındığında, oylama sonucunda ortaya çıkan tablonun sadece ‘evet’ ve ‘hayır’ dan ibaret olmadığı, siyasi partilere önemli mesajlar içerdiği görülmektedir;
AKP bu halk oylamasından en kazançlı çıkan parti olmuştur. MHP kanadından, Saadet Partisinden, Büyük Birlik Partisinden ve hiçbir partiye mensup olmayan vatandaş kesiminden de ‘evet’ oyları gelmiş olmasına rağmen görünen o ki AKP seçmen tabanını korumaktadır. Hatta iyimser bir görüşle seçmen tabanını biraz daha genişletmiş olduğunu bile söyleyebiliriz. AKP nin bu başarısının arkasında bana göre planlı, programlı, bilimsel yöntemlerle hazırlanmış, bilinçli bir propaganda stratejisi yatmaktadır.
CHP, halk oylamasında alınan sonuçların ‘kendi lehine olduğu’ şeklinde değerlendirmektedir. Oysa MHP nin ve diğer sol partilerin de oy oranları dikkate alındığında son aylarda Kılıçtaroğlu rüzgarını arkasına aldığı söylenen CHP nin seçmen kitlesinde büyük bir artış sağlayamadığı görülecektir. CHP ve özellikle Genel Başkan Sn. Kılıçtaroğlu, halk oylaması öncesi Sn. Tayyip Erdoğan’ ın polemik tuzağına düşmüş, anayasa değişikliklerinin bazı maddelerindeki sakıncaları halka anlatmak yerine ‘tencere dibin kara, seninki benden kara’ muhabbetine dalmıştır. Oylamaya birkaç gün kala AKP kendi mitinglerinde ve medyada, CHP nin anayasa değişiklikleriyle ilgili bir söylemi olmadığını ve devamlı seçime yönelik propaganda yaptığını söyleyerek bu polemik taktiğine son şeklini vermiş ve CHP nin etkisini azaltabilmiştir. Bence, Sn. Kılıçtaroğlu’ nun Başbakanı kötülemek yerine, CHP nin hem anayasa ile ilgili hem de diğer konularda yapacaklarını anlatması kamu oyunda daha etkili olacaktı.
MHP kanadına gelince; Genel Başkanları Devlet Bahçeli’ nin özellikle MHP nin militan kanadına hakim olamadığı, MHP nin kalesi kabul edilen şehirlerde bile seçmen tabanını kaybetmeye başladığı açıkça görülmektedir. Halk, artık kavgacı bir üslup istemediğini ortaya koymuştur.
Saadet Partisi, halk oylamasından önce oylarının rengini belli etmiş ve bunun ‘kerhen’ olduğunu belli etmişti.
Halk oylamasında değişik bir karar alarak ben yokum diyen ve seçmen kitlesini oy vermemeye çağıran BDP bunda başarılı olmuş görünmektedir. Altı vilayetimizde seçime katılma oranı % 50 nin altında kalmıştır. Ancak bana göre burada boykota katılma oranları hatalı olarak hesaplanmakta ve boykota katılanların oranı normalden çok daha fazla çıkmaktadır. Gerçekte, Türkiye genelinde halk oylamasına katılım oranı % 77 dir. Oylamaya katılma oranının düşük olduğu illerde Türkiye genelinde oylamaya katılmayanların % 23 lük ortalama değeri çıkartıldıktan sonra boykota katılanların oranlarının hesaplanması gerekir. Bu durumda BDP nin destekçilerinin söylenenden daha az olduğu ortaya çıkacaktır.
DSP ise birkaç şehirde mitingler düzenleyerek ve yöneticilerinin basına vermiş olduğu beyanatlarla halk oylamasında sesini duyurmaya çalışmıştır. Ancak bu halk oylamasının hükümetle ilgili bir güven oylaması olacağını söylemek gibi bir hataya düşmüştür.
Halk oylaması sonucunda ortaya çıkan en önemli gerçek; AKP iktidarı döneminde ülkemizin kesin sınırlarla inanca, çağdaşlığa ve etnik kökene göre bölünmeye başladığı gerçeğidir. Oyların dağılımı bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ülkemizin geleceği için birlik olmaya ve kaynaşmaya mecburuz. Bunun için temel eğitim ve öğretimin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Unutmayınız; Yaşayacak başka vatanımız yoktur.