- Kategori
- İlişkiler
Halkadır Kahve

Hürrem Topkapı'da süzülürken Tahtakale'de açılmış ilk kahvehane ...
Kahve çiçeğini ne görmüş, ne de kokusunu hissetmişsinizdir. Düşünün ! Habeşin "Kaffa-qahwah mahallindesiniz , on metrelik ağacının gölgesinde kavrulmuş muhteşem lezzeti yudumlarken bembeyaz yasemin , portakal çiçeği karışımı kokuyu içinize çekiyor,yer yer kirazı andıran meyvaya dönüşmeye başlamışlarını da görüyorsunuz .Yılda ancak bir kilo kahve çekirdeğini almak için çabalayan Habeş köylüsünün yarı çıplak çocuklarının toprak sümük karışımı yüzlerindeki gülücüklerle ,şişkin karınlarını sallayarak koşuşturmalarıyla sivrisinek vızıldamaları, kafeinin etkisini arttırıyor.
***
Kahveyi memlekete Yavuz getirtmiş.Sarayda "kahvecibaşı" makamı da kurulmuş.Ağzı sıkı kişiler görevlendirilmiş. Ne de olsa kahve sohbetle içilir...
Saraydaki içer de halk durur mu ! Kahve çekirdekleri kavrulup dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişirilmeye başlanmış . 1544'de Hürrem, Saray'da süzülürken ,Tahtakalede açılmış ilk kahvehane.
Bizden de gitmiş Avrupa'ya... Kahve ecnebi dillerinde café, caffe, koffie, coffee, koffie, kaffee'ye dönüşmüş. Yüz yıl sonra da Venedik'te , Paris'te ,Londra'da aydınların sohbet mekanları kurulmuş. İtalya'da ,"Caffe Florian" neredeyse üç yüz yıldır hizmet vermekte.
***
Kahve fincanı dibinde kalan telveyi bir şeylere benzeterek yorumlayanların sohbeti doyumsuzdur.Mis kokulu kahveyi içen bir dilek tutar...sonra fincan kapağını fincana kapatır, baş parmağıyla kapağı kavrayarak saatin ters yönünde başından üç kez çevirir... masaya bırakıp soğuması beklenir .
Fala bakan , soğuyan fincanın kulpundan tutarak telvenin sağ tarafındaki karaltıları olumlu,sol tarafındakileri olumsuz tasvirlerde bulunur. Alt kısımlar ise geleceğe yönelik gelişmelere ayrılan yorumlar yapılır .Nihayet tabakta kalan da umutlara karıştırılır.
İşte işin asıl güzelliği buradadır, herkes hayalini duymak ister ki iyi bir falcı atar da atar ,mutlu eder ki övgü, belki bir bahşiş yüklü olsun . Ama nihayet bu bir tahmindir tahmin olmasına da, umut dünyası ne yapalım bu iş böyledir...
Anadolu’da falı için kahve fincanı kapatılırken ilk içen olduğu sanılan , Yemenli Şeyh Şazili ruhuna "Fatiha !" okunurmuş.
***
Harran'daki kümbetimsi evdeki kök boyallı kelle halıda, kalın yünden yapılmış yer minderlerine bağdaş kurarak ,sırtımıza verdikleri doyumsuz elişi desenli yastıklarla rahata erip, erguvan elbiseleri, iri gözleriyle tebessümü eksiksiz Arap kızlarının ,kınalı elleriyle ikramda bulunduğu acı kahveyi, bir fincandan tüm dostların yudumladığı mırravari sohbetli bayram sabahını unutmak, ne mümkün...
Beş Mezopotamya kısrağı kadar narin ceylanlı, bir aslanlar kadar güçlü fidanlının babası Ali Danış'ın yüzündeki huzurla oluşan mutluluğumuzu tarife ,kalemler yetmezdi.
Şöyle okkalı bir kahveye ne dersiniz ,lokumu da yanında ... kırk yıl hatırım da sizinle kalsın sevgili dostlarım .
20.Ocak.2012
---msgazioğlu
.