- Kategori
- Kültür - Sanat
Haluk Işık’tan bir masal roman: şarkıcı

“en güzel şarkıyı çocuklar yazacak”
Haluk Işık bir tiyatro adamı, yazar, şair, gazeteci. “Çocukken geldiğim bu kenti, şimdi ‘Sevgilim İzmir’ diye anlatırım” diyebilen bir İzmirli. Yaşam ve sanat ustalarına karşı saygı ve sevgiyi öğretmenlerinden kazanım olarak değerlendiren bir sanatçı.
Bugüne dek yazdığı 60 dolayında oyun, yurt içi ve dışında sahnelendi. 300 bölüm dolayında televizyon filmi senaryosu ve birçok radyo oyunu yayınlandı. Sayısız oyunun dramaturgluğunu üstlendi, 30 dolayında oyun yönetti.Çalışmaları ve yazdığı oyunlar, bugüne dek 20’ye yakın ödülle onurlandırıldı.
Yazmayı yaşama biçimi olarak belleyen Haluk Işık 54 yaşında, ama hep çocukluğunda kalan, çocuklar için üretmekten gönenen bir yazar. “Çünkü biliyorum; ‘En güzel şarkıyı çocuklar yazacak…” diyebiliyor içtenlikle.
Çocuklar için yazmak, çocuk dünyalarından yeni yazılar, şiirler üretmek, çocuk düşlerinden yeni dünyalar kurmak, sorular sormak, yanıtlar almak ne güzel bir işlevsellik. Bunu beceren, başaran, yaşama geçiren yazarlara, şairlere saygı duyuyorum. Haluk ışık da bunlardan biri.
“Şarkıcı” (1) Haluk Işık’ın “Sahneden Kitaba” adını verdiği bir proje kapsamında gerçekleştirilmiş bir çalışma. TOBAV Çocuk Oyunları Yarışmasında (1990) büyük ödüle değer görülmüş. Yurtiçi ve yurt dışında da sahnelenen “Şarkıcı”, yıllar sonra Işık’ın düzenlemesiyle masal-oyun biçiminde kitaplaştırılmış.
Şirinköy… Ağaçları, tarlaları, kırmızı kiremitli damların süslediği kardeş evleri, koyunları, inekleri, keçileri, kuş sesleri ile sevimli, adı gibi şirin bir köy… İnsanları gürültü patırtıdan hoşlanmayan, sade, duru, çalışkan… Zaman zaman köylerine gelen Devgücü adlı o yaratık da olmasa gül gibi yaşayıp gidecekler.
Evet Devgücü…Korkutan, ürküten, aç gözlü, bir dev adam… Ruhu, düşüncesi ve niyeti görüntüsüne yansıyan “tuhaf ve acımasız” bir yaratık… Şarkılar da söyler ama onun şarkıları da ürkütücü, korkutucu, öcü gibi…
Peki kitaba adını veren şarkıcı kimdir? Şaşkın, hüzünlü ama kendini ve dünyayı gitarının sesleriyle, şarkılarıyla anlatan bir insan. Annesine göre şarkılarıyla “kafa şişirdiği” için pek seveni yoktur. Köyde bir tek Fidan adlı “çilli burunlu, iki örgü saçlı” bir kız çocuğu onu anlar, şarkılarını sever, savunur. Şarkıcı’nın her şarkısından etkilenir:
İstemem ne kavga ne savaş
Sevgiyi dokurum durmadan.
Herkesin bir işi var dünyada
En güzel şarkılar da benden.
Aslında Şarkıcı yaşama umutla bakan, sevgi dolu, iyi niyetli, içtenlikli bir insandır. Kavgaya, şiddete karşıdır. Salt gitarını çalsın, şarkılar söylesin, sanatını yapsın yeter ona. İyi ki onu anlayan, güç veren, şarkısını algılayan Fidan vardır.
Köylüleri haraca kesen, onları buyruğuna alan, korkutanDevgücü’nden Şarkıcı ve Fidan’ın ortak akıl ve planlarıyla kurtulurlar. Gün gelir rastlantıların da yardımıyla Devgücü’nün gücünü elinden, dahası boynuna duran kolyesinden alırlar.
Devgücü derin uykuda sayıklarken, onun gücünü boynundaki kolyeden aldığını duyar. Bir yandan Şarkıcı ona uydurduğu ninniyi söyler. Fidan da boynundan kolyesini alır. Şarkıcı’nın boynuna takar. Bundan sonra olaylar iyiden, dürsüt olandan, akıllı ve aydınlık olandan yana gelişir. Mutlu sona ulaşır. Şarkıcı Devgücü’nü dize getirir.
Madolyon dediğin nedir ki?
Her canlı güçlüdür.
İnsanı insan yapan
Aklının gücüdür.
Dışlanan, alay edilen, korkaklıkla suçlanan Şarkıcı artık bir kahramandır. Üstelik “Devgücü’nün içindeki gerçek insanı ortaya çıkaran, hepsine farkında olmadıkları duyguları anımsatan” bir kahraman… Kolye kırılmıştır
(*) Şarkıcı, Haluk Işık, Masal-roman, Top Yayınları, izmir, Nisan 2014, 112 sayfa
Oğuz TÜMBAŞ