Hamili türban yakınımdır

Siz bizim bahçedeki kuşları tanımıyorsunuz. Bir yıldır benimle dalga geçiyorlar.

Her sabah kalkınca ilk işim onların yemini vermek. Eğer unutursam yandaki limon ağacının dallarına doluşuyorlar, başlıyorlar dedikoduya. Hem de kulağım duyasıya…

Bu sabah ki konuları; “Hamili türban yakınımdır”. Hemen kulak kabarttım ne diyorlar diye; “Efendim, rektör seçimleri varmış. Oylamalar yapılmış. Listeler hazırlanmış ve YÖK tarafından Sayın Cumhurbaşkanına sunulmuş. Bir tanesinin isminin karşısında ‘Eşi çarşaflı’ yazıyormuş. Ama aday evli değilmiş. Koskoca adamlar böyle bir yanlışlığı nasıl yaparlarmış. Yoksa işin içinde başka bir şey mi varmış.” En yüksek daldaki kuşlardan birisi derin bir ah çekti; “Bu insanlar mizah da bilmiyorlar. Doğru Aziz Nesin’den sonra mizah yazarı gelmedi ki…” Bizi böyle hafife almalarına kızdım; “Siz benimle dalga geçersiniz. Yeminizi biraz daha geciktireyim de görün” diye söylenmeye başladım. Sözlerimi hiç dikkate almadılar. Hatta beni dinlemediler bile. Zaten beni görmüyorlar konuşup duruyorlar hem de kahkahalar atarak. Sözlerine eklentim varsa Arap olayım.

Neymiş eğitimli hem de doktor olan birinin çocuğu olmuş. Doktorlar engelli olacağını, solunum güçlüğü çektiğini söylemişler. Kendisi de doktor olan baba bir tartışma başlatmış. “Çocuk yaşasın mı, yaşamasın mı?” diyerek. Sonra babanın yolu günlerden bir gün oradan geçerken Amerika’ya düşmüş. Sonra yanındaki arkadaşıyla birlikte gittiği bir evde, nefesi kuvvetli birinden okunmuş bir altın almış. Daha memleketine ulaşmadan çocuğu iyileşmiş. Dönüşte çocuğunun iyileştiğini fark edince hiç şaşırmamış, nefesin kendinden önce çocuğuna ulaşmasına… Az kalsın unutuyordum bu baba Kuzey Kıbrıs’ta “Tüp Bebek Merkezi” kuracakmış. Sorunları varmış. O da bir nefesle çözümlenivermiş.

Dedikodu bitmiyor. Arada beni de tehdit ediyorlar. “Ya yemimizi verirsin ya da biz de laf çok devam ederiz konuşmaya.”

YÖK’e yeni başkan atanmış O da türbanın yasaklı olmasına karşıymış. İşin ilginç tarafı bu yasaklı türbanın yasağını da kaldırıverecekmiş.

Ve hatta; Başbakan YÖK Başkanına “Aman hoca dikkat et bir şey söylersin ipimizi çekerler…” demiş. Şimdi bizim bahçedeki kuşlar bana soruyor; “Kim çekecek ipi? Şu Fazıl Say’ın dediği %30 mu? Hadi canım sende…” deyip dalga geçiyorlar…

Türkiye’ye birisi gelmiş. Kral mıymış neymiş. Uçağın kapısında falan karşılanmış da sonra otele ziyarete gidilmiş bir ödül verilmiş.

Hani kanadı düşük olan çapkın kuş var ya bıyık altından kıs kıs gülerek; “Sen biliyor musun? Tesettür giyimin öncülerinden Adapazarılı Zümrüt Giyim’in sahibi seksi iç giyim imalatına başlamış. Ben en çok tesettürlü gecelik arayan kadınlara şaştım kaldım. Bir türlü tesettürlü gecelik ve tesettürlü iç giyimi anlayamadım. Sen anladın mı?”

Bahçemdeki kuşlar çok dedikoducu, gazetelerden önce haberleri onlardan duymak içimi sıkıyor. Çünkü sonradan söyledikleri doğru çıkıyor. Ben de “bundan sonra bahçenin sınırları dışına çıkarsanız size yem vermeyeceğim” deyince hep birden bağırmaya başladılar; “Özgürlük yok mu?” diye. Çaresiz sustum ve yemlerini verdim.