Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '12

 
Kategori
Öykü
 

Harikulade kızlar ve geceler “haklı…”

Harikulade kızlar ve geceler “haklı…”
 

“Haklıydın.” dedi yanımdan geçip hızla içeri girerken. Parfümünün peşinden gittim. Çantası yatağın üzerinde, kendi pencere önündeydi. Sonra bir sigara yaktı ve pencereden dışarıdaki gri havaya baktı.

“Neden geldin?” diye sordum. Cevap yok. Canı isteyince konuşurdu. Bir dakika sonra konuşmaya başladı.

“O’nun hakkında haklıydın.”

“Kimden bahsediyorsun yavrucuğum?”

“O işte! Şarkıcı! Bana yavrucum deme!”

“Lanet olsun! Biliyordum! Onda ters bir şeyler olduğunu biliyordum!” dedim.

“Evet, söylemiştin.”

Yağmur başlamıştı. Gök yarılmış, sular kalın bir perde gibi iniyordu şehrin üstüne. İnce bir flaş çaktı sonra ve gökyüzü fotoğrafımızı çekti. Ardından sert bir gök gürültüsü. Camlar titredi. Eskişehir’de bahar aylarında bazen olurdu. Dikkatimi dışarıdaki felaketten sıyırdım ve sordum:

“Neymiş merak ediyorum?” dedim yatağa kendimi sırt üstü bırakırken. Bir yaprak gibi keyifle düştüm yatağa.

Müge’yi müzik grubunda şarkı söyleyen bir adama kaybetmiştim. Çok kadın kaybetmiştim başka erkeklere, çok. Yaşlı İtalyan’a bir kez. Ama bu defa hergele yakışıklı, havalı adamdı. Sahnede şarkı söylerken yılan gibi kıvrılır, inler, dar siyah kotuyla iki büklüm olurdu. Kızlar onun bu hareketlerine bayılırdı. O hergele de Müge’ye bayılmıştı. Ama biliyordum onda ters bir şeylerin olduğunu. Söylediğimde kıskançlıkla suçlanmıştım.

Haklı olmanın verdiği keyifle ellerimi enseme koydum ve Müge’nin gelişine memnun bana anlatacaklarını beklemeye başladım.

“Bunu nasıl söyliyeceğimi bilmiyorum.” dedi.

“Bırak dökülsün kelimeler yavrucuğum.”

“Bana yavrucum deme! Hep haklı çıkmak hoşuna gidiyor dimi?”

“Hey! Beni terk eden sendin! Burada kaybeden biri varsa o benim! Şimdi anlatıcak mısın?”

“Bak bu aramızda kalsın. Burası küçük şehir biliyorsun.”

“Biliyorum.” dedim sırıtarak.

“Benden şey yapmamı istedi…”

“Ne yapmanı? Söyle şunu allah aşkına!”

Karnımı tutarak gülüyordum. Sonra yataktan düştüm. Bu sırada yağmur bıçak gibi kesilmişti. Kancık bir hava vardı dışarıda.

“Tanrım! Biliyordum bu işte bir i....nelik olduğunu…” dedim yerde sırtüstü yatarken. Gülerken konuşmak zordu.

“Ne yapıcağımı bilemedim. Midem bulandı. Öylece kaldım. Sonra çıktım evden. Nereye gidecektim. Kime anlatıcaktım bilemedim. Aklıma sen geldin.” dedi.

“Doğru olanı yapmışsın yavrucuğum.” dedim gülmeye devam ederken.

Yatağa çıktım sonra. Müge de yanıma uzandı. Bir süre daha güldüm. Aklıma geldikçe kıkırdıyordum. Sonra öpüşmeye başladık. . Her zaman hazırdı zaten. Neyse, elma gibi soydum onu. Bir tek çorapları kaldı üzerinde. Oracıkta gördüm işini. Yatakta, sonra yere düşerken havada, yerde devam ettik bir süre. Gök gürlerken, şimşek çakarken. Hiç acımadım. Başkasının kadınıydı artık. Şefkat gösteremezdim. Savaşta tecavüz! Başka erkeklerin acıması yoktu kadınlarımıza. Bizim de olamazdı.Dizlerim soyulmuştu. Daha önce böyle bağırdığını hiç duymadım.

“Sormayı unuttum. Ayrıldınız mı?” dedim tavanı seyrederken.

“Hayır.” dedi.

“Ayrılmayı düşünüyor musun?”

“Bilmiyorum.” dedi.

Sonra uyuduk. Kapı sesiyle uyandım. Gitmişti. Bir not vardı yatakta.

“Gidiyorum. Sanırım bu son görüşmemizdi. Kendine iyi bak. Müge.”

Bayılırdı kısa notlar yazmaya. Çekmeceye diğer notların arasına koydum. Sonra pencereye gidip sokağı izlerken kaşındım. Hava açmıştı. Mavinin açık bir tonu vardı. Asfalt üzerindeki küçük gölcüklere düşüyordu gökyüzünün rengi. Güzel bir yaz olacaktı. İçimde bir an için iyi bir şeylerin çiçek açtığını hissettim. Sonra sarı taksi su sıçrattı kaldırımdaki güneşime.


 

 
Toplam blog
: 57
: 122
Kayıt tarihi
: 25.04.12
 
 

İnsan ve hayvanı bir severim. Saygıdan hoşlanmam. Zımparalanmış köreltilmiş sevgiden de.. Kib..