Hasan’ın pabuçları...

Rüzgâr var...

Deniz; kırmızı bayramlıklarını giymiş, üzerini kirletmemesi tembihlenmiş, haşarı kız çocuğu kadar sakin...

Güneş; bulutların arasına saklanmış “ cö” deyip insanları korkutmak için bekliyor...

Sahil; kalabalık...

Mustafa’nın beyazdan griye dönmek üzere olan plastik taburelerinden bir tanesine oturuyorum... Şansıma taburenin bir ayağı kırık!

Çay; mangalın üzerinde yeni demlenmiş...

Benden başka dört kişi daha var...

İnsanlar cümle kuramayacak kadar yorgun...

Kimi gazetenin bulmacasına dalmış, kimi cep telefonundan mesaj gönderme derdinde...

Birinin ayakkabıları yeni... Ayakkabıları görünsün diye pantolonunun paçalarını kıvırmış...

Birinin gömlek düğmeleri göbeğine kadar açık, kirli fanilası ve altın kolyesi görünüyor...

Birinin elinde tespih...

“ Hasan! Ayakkabıların yeni mi lan?”

Hasan pabuçlar fark edildiği için mutlu.

“ Dün hediye geldi...”

“ Dün anneler günüydü Hasan, sana ne diye hediye geldi?”

“ Bizim büyük kız anasına entari almış...” Ayaklarını öne doğru uzatıyor “ Bana da bunları almış...”

Cümlesini bitiriyor, keyiften bir sigara yakıyor...

“ Mustafa, yap gönüldeşlere benden birer çay, arkadaşa da yap”

<ı>Arkadaş benim...

<ı>“ Ulan Hasan ayakkabılar görünsün diye mi sıvadın göbek deliğine kadar paçaları?”

Hasan kıpkırmızı oluyor, ne desin bilemiyor...

“ Yapmadı belediye bizim mahallede yolları, her yer çamur! ”

Gönüldeşleri Hasan’a gülüyor...

Hasan dalgın...

Kaşla göz arasında masadakilerden biri kalkıp Hasan’ın deri, simsiyah, parlak, büyük kızının hediye aldığı ayakkabıların üzerine, bütün gücüyle basıyor...

Hasan şaşkın, olduğu yerde hopluyor, tabureden aşağıya düşüyor...

Hasan’ın yenileri tozlu...

Hasan kırgın...

Gönüldeşler gülerken yerlere yatıyor, çay bardaklarından bir tanesi hengâmede düşüp kırılıyor...

İçim burkuluyor ama onlar gönüldeş, ben arkadaş olduktan sonra...

Hasan’ın yüzü allak bullak oluyor, göz bebekleri büyüyor, titreyen elleri beline gidiyor...

“Tabanca mı yoksa” derken!

Hasan’ın avuçlarında ütülü bembeyaz bir mendil beliriyor...

Mendile tükürüp, düştüğü yerden kalkmadan pabuçları silmeye başlıyor...