- Kategori
- Gündelik Yaşam
Hastayım, yazıyorum...

Televizyonlara çıkan ünlülere sırf laf olsun diye sorulan “ hobileriniz neler” ve onların verdikleri çakma cevaplar yüzünden!
“hobi” denince aklımıza sürekli kitap okumak, pul biriktirmek ve benzeri şeyler geldi...
***
İş başvuru formlarını gözden geçiriyorum, kargacık burgacık yazıları çözme çabası içerisindeyim.
Formun en sonunda “hobileriniz neler?” sorusuna verilen iki klişe cevap var...
İlki kitap okumak, ikincisi futbol oynamak...
***
İş görüşmelerinde insan formda yazılanlara takılıp, ellerini dizlerinin arasına sokmuş adama soruyor tabii;
“ Hobilerin arasında kitap okumak da var, en son hangi kitabı okudun?”
“ Şu an çok heyecanlıyım, cevap veremeyeceğim”
Bu durumda karşıdakinin heyecanını yatıştırmak için değişik metotlar uygulamak mümkün!
“ Tamam, seni işe aldık! Üç bin TL maaşla pazartesi günü iş başı yapabilir misin?”
“ Yaparım, yapmaz mıyım hiç!”
“ Heyecanlanma şaka yaptım...”
***
Günümüz filozoflarından bazıları “hobi” kavramını vakit öldürmenin asortik telaffuzu olarak yorumluyor...
“Eğlence kültürü olmayan toplumlar origami yapar” diyenler de var.
***
“Hobi” denince akla gelen kavramlardan biri koleksiyonculuktur...
İnsan biriktirmek iyidir fakat genellikle kimsenin aklına gelmez...
Parası olan antika araba koleksiyonu yapar, olmayan sahilden çakıl taşları toplar... Bununla da yetinmez taşları boyar...
İkisi de faydalıdır...
***
Zevk için, keyfi yapılan işlerin bütününe hobi denir...
Bu cümlede “keyfi” parasal karşılık gözetmeden anlamında kullanılmıştır...
Hobilerinden para kazanlar da olduğu gibi, hobileri yüzünden ciddi harcamalar da yapanlar vardır...
Benim yemeyip, içmeyip tüm harçlığımı yurtdışından getirdiğim balık takımlarına vermem, sonucunda günlerce meteliksiz gezmem bazıları tarafından anlaşılamasa da...
Milli Piyango biletlerini biriktirenleri ben gayet iyi anlıyorum...
Psikolog olsaydım, depresyona girmiş çiftlere öfkenizi biriktirin, ya da iki güvercin alın, birbirinize söyleyemediklerinizi küçük kâğıtlara yazın, güvercinlerin ayağına bağladığınız mesajlar sayesine haberleşin demezdim...
***
Yazmak bazılarının işi bazılarının hobisidir
***
Can Dündar, Çetin Altan veya Hasan Pulur... Radyoda yayımlanan bir programa katılsalardı ve “neden yazıyorsunuz” sorusunu cevapladıklarında, bir psikolog tarafından yorumlansalardı!
Psikolog ne derdi? Merak ediyorum...
***
Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik!
***
Yazan arkadaşlara, imkân tanındı da onlar mı yazmadı?
***
Bir gün; “neden yazıyorsunuz?” sorusunun yerini, “neden yazmıyorsunuz?” sorusunun alacağını ümit ediyorum...
***
Siz ne söylerseniz söyleyin, anlattığınız, karşınızdakinin anladığı kadardır...