Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Hatalarım...

Hatalarım...
 

“Sen de benim hatalarımdan birisin/ Sen en büyük günahların bedelisin/ Senin için harcanan zamana yazık/ Sen en güzel duyguların katilisin” Sezen Aksu’nun bu dizeleriyle kim bilir kaçımız içimizi acıtan, yüreğimizi dağlayan “hata”larımızı güzelleştirip teselli bulmuşuzdur. Tıpkı bir başka şarkısında; “Bir melodiden, bir filmden geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor” dediği gibi.

Hata yapmak… İnsanca, insana özgü ama… Ama anlatması, paylaşılması, hele kabul edilmesi daha da zor. Yine de hatalarımı sizinle paylaşmaya karar verdim. Bunun için yaz tatilimden beri uğraşıyorum ama bir türlü uygun bir zaman bulup yazamadım ki benim için en uygun zaman hafta sonu oğlumun evde olmadığı saatler. Ama hafta sonları Ankara’da sevgilimle buluşunca… birkaç hafta geçiverdi. Amanın gene ne yaptım ben, kendimi öyküme kaptırıverdim. Sevgilisiyle; Çınar’ıyla buluşan ben değilim ki; Sevda. En son “Maviye sevdalı çınar” öykümü tekrar okuyunca böyle oldu, ne yapayım.:)

Az değil, doksan dokuz adet günce yazmışım bugüne kadar ve hepsini yeni baştan okuyup hatalarımı düzeltmeye karar verdiğimde, mevsimlerden yaz, aylardan hazirandı. Şimdi sonbahar. Yetmeyen vakitlerimde, yeniden güncelerimi okumaya ayırabildiğim zamanlar beni bugüne kadar oyaladı ama sonunda bitirdim. İşte şimdi sizinle, yüzüncü güncemde, yazılarımda görebildiğim ve düzelttiğim hatalarımı paylaşmak istiyorum. Evet, romantik bir paylaşım değil ama hata hatadır. En azından yazı hatalarını tuşa basarak düzeltebiliyorsunuz.

Yazım hatalarım:

— En çok bileşik kelimeleri yazarken hata yapmışım; ayırıvermişim: akşamüzeri (akşam üzeri), akşamüstü (akşam üstü), birçok (bir çok) gibi.

— Bileşik olmayan kelimeleri de birleştirivermişim; yanı sıra (yanısıra), kim bilir (kimbilir) fark etmek (farketmek), zapt ettik (Zaptettik)… gibi.

Fethiyeliyim demek yerine Fethiyeli’yim demişim.

Tırnak içine yazdıklarımı ayrı birer cümle gibi değerlendirip ona göre noktalama işaretlerini koymam gerekirken, bazen bunu uygulamış, bazen cümleye büyük harfle başlamış ama sonra noktalamamışım.

— Bazı özel isimleri; özellikle Hıristiyan kelimesinde olduğu gibi özellikle din belirten isimleri cins isim gibi küçük harfle yazmışım.

—“Yok” kelimesinden sonra virgül koymayı unutmuşum ya da “ama” kelimesinden sonra gereksiz yere virgül koymuşum. (Bazen gereksiz virgül koymuşum bazen de virgül koymayı unutmuşum.)

—Kelime hatalarım olmuş; ç yerine c; çiçekçi/ çiçekci yazmak gibi.

Özel isim kısaltmalarından sonra nokta koymuşum; Milliyet Blog: MB yerine, MB. Yazmışım.

—Bazı kelimeleri yanlış yazmışım; aferin yerine aferim gibi. Bunu özellikle Türkçe olmayan kelimelerde yapmışım ki bir kez daha Türkçemize sahip çıkmanın önemini anladım.

— Ve itiraf ediyorum, dahi anlamına gelen “de” ve “da”yı, ayrı yazmasına ayrı yazmışım ama maalesef sert ünlü uyumuna uydurup “te” ve “ta” yapmışım. Üstelik bunu, yazılarımı düzeltmeye başladıktan sonra yazdığım güncelerimde de yapmışım ki inanamadım! Bu o kadar iyi bildiğim bir kural ki! Demek ki, “sert ünlü uyumu” beni daha çok etkilemiş:)

Güncelerimi emek verip okuyan sevgili arkadaşlarım, dostlarım, sevgili okurlar, ben yazılarımı onlarca okuyarak yayına almama rağmen yine de hatalarım “yok” denecek kadar az değildi. Yeniden düzelttim ama biliyorum ki yazıyı yazan tekrar okusa da hatalarını görmeyebilir çünkü “doğru” okur. Bu yüzden eğer yazılarımda dilbilgisi hatalarıma rastlarsanız, lütfen yazın; seve seve düzeltirim. Şimdiden sonsuz teşekkürler.

Sevgiler aydınlık şehrimden yansıyan mavilerle…

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..