Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '10

 
Kategori
Deneme
 

Hayalet...

Acılar pusuya yatmış gizleniyorlar karanlıkların ardında... Ve sen göz bile kırpmıyorsun çıkmasınlar diye ortaya... Kalbini kapatmış bekliyorsun masallardaki çocukluk kahramanını. Oysa çoktan senden uazklaşıp kaybolmuş başka başka insanların arasında. kör bir inatla parmağını bile kıpırdatmadan gelicek diyorsun. Gelecek beni kurtarmak için...

Minik bir kanoya atlayıp tek başına kürek çekerek engelleyecek herşeyi... Koşup bu topraklardaki acıları takip ederek beni bulacak, dönerken bütün izleri yok edip kahramanı olacak bu masalın... Gelmedi... Bekledin ve gelmedi...

Güneşin bile değmeye zorlandığı tertemiz topraklara pervasız dökülüyor gözyaşların. Acılar gizlendikleri yerden birer birer yaklaşıyorlar aynı bir örümceğin avına yaklaşması gibi yavaş ve ağır... Beyninin romatizması azıyor birdenbire. Rutubetli çürümüş eskiden kalma bir rüzgar esiyor ansızın biryerlerden. Savuruyor harmanlıyor bütün anılarını...

Hala onu ilk gördüğün günki gibi hatırlıyorsun masum ürkek... O kacaman gözlerini sana dikmiş, seni dinliyor umutla. Öyle saf öyle temiz hiç gitmeyecek hep seninle olacak sanıyorsun. Hep konuşuyor anlatıyorsun şehri, insanları, ağaçları, aşkları hayal kırılıklarını... Onun büyüleyici ve adeta dokunulmaz bir güzelliği vardı dokunmaya kıyamaz sadece bakışlarınla bedenini okşar, sever ve onunla sevişirdin... Oysa seni sadece dinlerdi. Yemek yemiyor kendine bakmıyor uyku uyumuyordun yinede enerjin içine sığmıyordu. Sürekli konuşuyor anlatıyordun...

Şimdi korkuyla susuyorsun... Güneşin kar toplamsı gibi sustukça acı biriktiriyorsun içinde... Çırpınarak kapatıyorsun kalbini vücudunun yeraltı bölgesine. Artık seni dinlemiyor sende konuşmuyorsun zaten. Hergün aynı saatte evinden çıkıyor toprak yolları aşıyorsun. Güneş göz kırpıyor bulutların ardından. Uzaktan mezarlığın o kapkara yüksek duvarı görünüyor. İçin ürperiyor titriyorsun... Sonra mezarlığın kapısından içeri girip sıra sıra mezarların arasında geziniyorsun. Öldüğü halde bunu kendisinden bile gizleyen sevgiline ulaşıyorsun. Karşısında çığlık çığlığa susuyorsun. Gözlerini kapatsanda musluktan fışkırırcasına akıyor gözyaşların... Sevdiğinin mezarı önünde daima diz çöküyor aynı hıçkırıklarla ağlıyorsun...

O tanıdık bildik rüzgar esiyor yine...Ve sen yine sevdiğinin hayaletiyle dönüyorsun evine...

 
Toplam blog
: 8
: 582
Kayıt tarihi
: 02.01.10
 
 

1981 İstanbul doğumluyum. İktisat mezunuyum... Bir ev tekstili firmasında tasarım bölümündeyim.....