Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

Hayallerimizin resmini çizmek

Yüreği güzel dostum; Yaşamdan zevk almak, onu dolu dolu yaşamak an’ı yaşamakla mümkündür. An içinde seyrettiklerinle farkındalığını artırmaktır. Çünkü dün gitmiştir ve ne yaparsan yap, onu geri getiremeyeceksin. Yarına erebileceğinin garantisi yoktur. Elinde tek yaşadığın an kalıyor. Sana yakışan sevgi aynasından seyrederek onun tadını çıkarmaktır. Yarın varacağın noktaya bugün varacaksan yarının olması için bir neden yoktur. O halde bugün ne yaşıyorsan doya doya onu yaşa. Yaşamın çilelerini heyecana dönüştürmek istersen kendine büyük hedefler çiz. Realiteye dökebileceğin, yaşarken bile heyecan duyabileceğin hedefler. 

Yaşam içinde çıktığın her basamağın kendine göre zorlukları olacak, farkındalığın artana kadar orada yaşadıkların seni zorlayacaktır. Hayat, öğrendiklerini aksiyona dönüştürerek ürettiğin, üreterek hayatın kendisine değer sunduğun bir sistemdir. Hayatın, senin gelişmen için ortaya koyduğu engelleri aşman için ortaya çıkardığı zorluklar senin antrenman sahandır. Tekamüle giden bu yolda, eninde sonunda varacağın finish çizgisini göğüsleme heyecanı, ancak zorlukları heyecana çevirecek hedeflerindir. 


Bir konferansa katılmıştım. Konu hedeflerimiz var mı? Hedeflerimize ulaşabileceğimize inanıyor muyuz? gibi soruların cevabını bulmaktı. Konuşmanın sonunda, konuşmacı 350 kişilik salona dönerek hemen ayağa kalkarak üç adet hedefini sayabilecek kaç kişi olduğunu sordu. Salonda çıt yoktu. Ben el kaldırdım ve üç adet hedefimi söyledim. 

  1. ...
  2. ...
  3. Nobel barış ödülünün verildiği salonda Güzel kitabımız Kur’an’ı anlatmak

Konuşmacının bana verdiği cevabı ve benimde ona verdiğim karşılığı hayatım boyunca unutamam. Konferansı veren konuşmacı sanki konuştuklarından haberi yokmuş gibi şu cevabı verdi.
"Hocam belirlediğimiz hedefler ayağı yere basan hedefler olsun" 

Hedefleri gerçekleştirmek için yol göstermeye gelen adamın verdiği cevaba bakar mısın? Hiç tereddüt etmeden şu cevabı verdim. 

SİZ BENİM HAYALLERİME İPOTEK KOYAMAZSINIZ. HAYALİNİ KURABİLİYORSANIZ ONU GERÇEKLEŞTİREBİLİRSİNİZ, HAYALİNİ KURAMADIĞINIZ ŞEYİN HEDEFİNİ OLUŞTURAMAZSINIZ. 

Hala hayalini kurduğum ve resmini çizdiğim bu hedeflerime ulaşacağıma dair içimde en ufak bir kuşku uyanmadı ve ben buna müsaade etmeyeceğim. Sende şartlar ne olursa olursun, hedefine giden yolda çizdiğin resme kimsenin müdahale etmesine müsaade etme. 

Edison’a sormuşlar. Ampulü yapmak için 5000 deneme yaptınız ve hala ampulü bulamadınız, vazgeçiyor musunuz? 

Edison’un cevabı muhteşemdir. “Hayır! Ampulü bulmak için ileriye dönük 5000 adım atmışken nasıl vazgeçerim. “ 

Büyük düşünmememiz için o kadar çok şeyler yapıldı ki, bunları teker teker atlayıp kendinle ilgili şeyleri düşünmene fırsat bile verilmedi. Bu çok kötüydü. Ancak en kötüsü seninde buna teslim olmandı, diretmemendi, senin için biçilen bu elbiseye razı olmandı.
Kötülük yapmakla, kötülüğe ses çıkarmamak aynı şeylerdir. Firavunlar saltanatlarını, zulümlerine ses çıkarmayan bir halkın üzerine kurarlar. Onların içinden zulme karşı çıkabilen cesur yürekler çıkarabilselerdi ya da birkaçı kendisini feda etme cesaretini gösterebilselerdi firavunlar saltanatlarını oluşturacak ortamı bulamayacaklardı. 

UNUTMA! ZULME SES ÇIKARMAMAK, ZULÜM YAPMAKLA EŞDEĞERDİR. 

İnsanlarımız daha ilkokulda ağustos böceği karınca hikâyesiyle eğitiliyorlar. Altı yedi yaşındaki çocuk dimağlarına şu şırınga ediliyor. Karınca gibi hamal olmalısın. Sana layık gördüğümüz karınca gibi çalışarak ancak karnını doyurabilecek kadar kazanç sahibi olmandır. Bir yazın biriktirdiğini ancak bir kış yiyebilir ve seneye kışın karnının doymasını istiyorsan yaz boyunca çalışmak zorundasın. Karınca ne çalışmadan karnını doyurabilir ne de karınca kazandığını artırarak başkasına yardım yapabilir. Oysa ağustos böceği beyniyle üretendir. O, on yaz aç kalabilir, bestelerine kimse itibar etmeyebilir. Bir yaz bir beste yapar ve o besteyle bir ömür lüks içinde yaşayacağı bir hayat kurabilir kendine. Bir ressam bir resmiyle hamallık yaparak bir insanın bütün ömrünce kazanamadığını kazanabilir. 

Kalıplarını sen kıracaksın. Hedeflerine giderken önüne ne çıkarsa çıksın tanımayacaksın. Sen gerçekleştirebileceğin her şeyi gerçekleştirecek ve hedefine bayrağı dikeceksin. Hedeflerine giderken zulüm yapmayacaksın. Bazen hedefine ulaşamayabilirsin. Çokta önemli değildir bu. “Hedefine giden yolda sıkıntılar senin için heyecan olmuştur” Yaşamını dolu dolu yaşamışsındır. Onun mutluluğu bile yeter insana. 

Mutluluk öğrenilerek kazanılan ve bir daha da hayatından çıkmayan bir olgudur. Geldiği yeri terk etmez mutluluk. Seni terk edip giden mutluluk değil hazlarındır. Haz bedensel bir olgudur ve zamanla tükenir. 

Mutluluk ise ruhsal bir olgudur ve öğrenilerek kazanılır. Kesinlikse fiziksel bir olgu değildir. Akşamları evinde sıcak bir çorbayla mutlu olan insanlar gördüğün gibi, lüks bir hayat içinde yaşayan mutsuz insanlarda görebilirsin. Ya da zenginliğini paylaşarak insanların gözlerinde umut ışıkları yakarak mutluluk yurdunda yaşayan zenginler görebileceğin gibi, fakirliğinden durmadan şikayet eden ve elindekiyle yetinme erdemini kazanamamış çok mutsuz insanlar da görebilirsin. Bütün mesele mutluluğu öğrenip öğrenmeme ile alakalıdır. Hazlar anlatılabilir, resmedilebilir ancak mutluluk ne anlatılır ne de resmi çizilir. Sadece mutluluk öğrenilir ve hayatımıza bir kez girdi mi bir daha bizi terk etmez.

İnsanlar mutsuz olduklarının farkındalığına vardıklarında sevinmeliler. Çünkü mutluluğun kapısına doğru yolculukları orada başlamıştır. Bir şeyin olumsuz olanı dünyana girdi ise zıddını arıyorsun demektir. Mutluluk arayışın başladığı için mutsuzsundur. Arayışın muhakkak bir gün bitecektir. Sadece kavuşma anın senin olaylar karşısında çıktığın bilinç düzeyiyle alakalıdır. 

Yüreği güzel dostum; Hedeflerimiz tekamül yolculuğumuzda bizim diktiğimiz kilometre taşlarıdır. Onlar bir sonraki hedefi göğüslemek için bize umut aşılarlar. Umudun varsa gideceğin yolların uzunluğu hiçte önemli değildir. Gittiğin yolu biliyorsan, hedefine giderken saydığın şafaklar er geç bitecektir. 

HAKİKAT YOLUNDA YÜRÜYEN HAKİKAT YOLCULARININ YOLU AÇIK OLSUN. 

SadeceMİM/Mehmet TEKECİ  

 
Toplam blog
: 8
: 499
Kayıt tarihi
: 22.06.11
 
 

11.12.1965 yılında Batı Karadeniz'in güzel illerinden biri olan Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde doğ..