Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Hayat bu ... Bazıları böyle yaşar

Hayat bu ... Bazıları böyle yaşar
 

HAYAT BU...BAZILARI BÖYLE YAŞAR


Heyyyy gidi felek kimine kavun, kimine kelek!

Haftanın belirli günlerinde pazar kurulur. Semt pazarları. Herkesin mutlaka uğradığı, daha çok da dar gelirlilerin uğradığı yerler. Pazarcılarımız vardır, sabahın erken saatlerinde kurulur. Çoğu kendi ürününü getirir satar. Severiz çok renklidir. O sesler barışmalar. Hoş bir sededadır hayatımızda herkesin bir anısı vardır. Sabahtan erkenden kurulan tezgahlar aynı telaşla toplanır kararırken Mevsim dönüyor. Gitgide soğumaya başladı havalar. Erkenden de kararıyor artık. Günün geceye kavuşmaya başladığı saatlerde; pazarcı esnafında bir telaş, tezgâhları, çadırları toplama derdinde her biri. Kasalar içinde kalan satılmayacak ürünler dökülür tezgah kenarlarına.

Bir anne gördüm o telaşın arasında. Yanında biri kız, biri erkek sımsıkı tutunmuşlar annelerinin eteğine. Kadın iki büklüm, elindeki torbaya; pazardan arta kalanları doldurmaya çalışıyordu.

Gözümün önüne o upuzun masalardaki envai çeşit kebapların başında oturanlar geldi. Masada yok yok! Salata, et ve daha neler neler... Ye yiyebildiğin kadar! Ne kadar yiyeceksin ki midenin alabildiği kadar! Sonra kral sofrasındakiler; yenmeyenler çöpe!

''O'' kadının evinde belki bu akşam lahana çorbası vardı. Atılan yapraklardan. Belki yarın gece de bir kaç dal kereviz ve havuç pişecek. Belki ertesi gece de doyacaklar zeytin taneleriyle. Hayat devam edecek, gece kör karanlıkta pazardan atılanları toplayıp, pişirmekle. Ya sonra? Allah Kerim! ''Aç mezarı yok ya!'' demiş, atalarımız. Aç mezarı yok da sürünenler çok!

Pazar çıkışı kalabalık. Hiç farkına varmadan yaptığı alışveriş baya çok olmuş. Elim kolum doldu. Hay! Aksılık dolmuşta baya uzakta. Ne yapsam diye düşüürken, yanıma bir bey yaklaştı. Sessiz yüzüme bakmadan. ‘’size yardım edebilirim’ sese döndüm baktım. Yaşlıca bir bey yanaştı. Üstü başı tertemiz, elinde bir iki torba yiyecek.

Baktım yüzüne gözlerini kaçırdı. Sessizce ‘’ lütfen ekmek alacağım. Sebzeyi de kalan sebzeleri topladım.’’Sözlerini bitirmesine fırsat vermeden,  yavaşça ‘’ peki’’ dedim dolmuşa kadar gelince nereye diye sordum. Yakındı bana, dolmuşcuya iki kişi alın dedim. Dolmuşa bindik poşeti elinden alırken avucuna baktı. Bu çok der gibi baktı.   'Olsun varsın, olsun! Yaşasaydı belki, babam da o yaşta olacaktı muhtemelen. Babama mı benzettim ne? Gözlerim dolu dolu oldu.

Dolmuştan benden önce indi. Sadece gülen gözleri ile baktı. Bu kez gördüm gözlerini. O evinin yolunu tuttu. Ben de evimin. Kiminin evinde aş kaynarmış, kiminin dert! Kimse bilmezmiş, yaşayanlardan gayrı. Bacalar hep tütermiş! Yanan dertleri olması dileği ile…

Gülseren Akdaş 

 
Toplam blog
: 140
: 595
Kayıt tarihi
: 31.08.10
 
 

18.03.1950 yılında Samsun'un Bafra ilçesinde dünyaya gelmiş. Altı çocuklu bir işçi ailesinin üçün..