Hayat denen sahnede ve Perde !

Hayat kadere inat mı yoksa ona paralel hatta teslimiyetçi mi gider? Bunu tartıştık dün gece arkadaşlarla, hayatında verdiği emeklere karşı hüsrana uğrayanlara göre, paralel ya da teslimiyetçi, etrafında kendi gibi emekçi vefalı olan şanslılar ise, kadere inat kendi senaryolarıyla devam etmesi gerektiğini anlattılar.
Peki hiç düşündünüz mü sizin hayatınız nasıl geçiyor? Aslında çoğumuz ister kabul edelim ister etmeyelim teslimiyetçi tutumda devam ederiz hayatımıza. Rutinlikler alışkanlıklarımız olarak. Fakat kimisi vardır içinde hep bir mücadele, muhalefet, değiştirmek ister çevrinde olup bitenleri ve hayatını...

Takdir etmişimdir her zaman böyle güçlü kişilikleri... Zor mudur hayata bu pencereden bakmak ve elinizdeki kumanda ile hayatı yönetmek, seçilmiş insanlarmıdır bu kişiler? Hayır, sanmıyorum! Bu insanların karşısına hiç kötüler çıkmamış mıdır? Hiç mi üzücü olaylar yaşamadılar ya da ağlamadılar sizce?
Mutlaka olmuştur değil mi? Peki neden hala umutla ve gülen gözlerele bakabiliyorlar hayata? Tabi ki kendine güvenle, tökezleseler de kalkmışlar ayağa. Kader hayatlarını değiştirmek istese de kötü sürprizler ya da oyunlarla demek ki, onları değiştirememiş yıldırmamış.
Bravo!!! Yaşamımızı sürdürürken belli bir hedef vardır aslında bu hedef için yolulumuz da bellidir. Fakat bu yolda ilerken keskin virajları, işaret levhalarını, ışıklı uyarıcıları bilmeyiz. Burda iş iyi şoför olmaktan, direksiyonu kuvvetli kullanmaktan geçer. Şayet kontrollü bir şoförseniz bu virajları zararsız atlatırsınız hedefiniz için yol alırken...
Fakat panik, korkak, güvensiz olarak çıktınız mı yola, ya bir viraj sizi uçuruma sürükler ya da alkollü bir sürücü size takla attırır. Hadi bakalım kader burda nerde devrede? Sözün özü arkadaşlar, sınav dünyası diyorlarsa bu dünyaya; çalışkan başarılı olan kazanır. Çalışkanlığın ölçüsü ise, kendine güvenmek, mutluluğu beklemek yerine nefes alış verişinde aramak, kısacası hakkını vererek yaşamak, güneşin, doğanın, sevdiklerinin gözlerindeki ışıkta...