Haydi hıdrellez kutlamaya... 5 Mayıs'ta Gündoğdu'ya

Ne kaldı ki şunun şurasında.

Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz… Hooop iki gün sonra hıdrellez.

Ne zaman ki Hicri takvimde Kasım 121 çeker. İşte o gün Miladi takvimde 5 Mayıs’a tekabül eder.

Hızır ile İlyas’ın yeryüzünde buluştukları varsayılan bu gün, şenliklerle kutlanır. Dilekler dilenir.

Ben bilmem! Eskiler öyle derler. Rivayet bu ya!  Hani bir gün değilmiş o buluşma.  Hayatın ab-ı hayat sembolü, bereket, bolluk ve zenginlik sunan Hızır ile İlyas peygamber 3 gün içinde buluşurlarmış o tarihte. Ama ne zaman bilinmez. Rivayet işte…

Hep umut. Hep umut… Ümit ve kurulan hayaller. Dilenen dilekler. Ama hep güzel ve iyilik içeren dilekler.

Hıdrellezin tarihine bakıldığında; kimileri eski bir Türk geleneği olduğunu söylemekteler. Gerçek şu ki hıdrellez, her yörede türlü türlü, farklı şekillerde olsa da kutlanmakta yüzyıllardır. Ortodoksların Aya Yorgi ve Katoliklerin de St. Georges günü olarak kutladıkları Hıdrellez Gününün; UNESKO tarafından ‘’İnsanlığın somut olmayan kültür mirası’’ listesine alınması için 2010 yılında çalışmalara başlanılmıştır.

Hadi Hıdrellezde neler yapılır? Ne dilekler dilenir? Bildiklerimi anlatayım sizlere.

Gün, yerini geceye bırakmaya başladığı saatlerde yani gün battıktan sonra ki ‘’Mavi Saat’’ diye adlandırılan saatlerde, başka bir deyişle alaca da denilebilecek zamanda; dört yol ağzından, yedi tane karınca yuvasının ağzındaki kumlardan birer çimdik alınıp, bunları bir minik torbaya koymanız ve o torbayı dağılmayacak şekilde derleyip, cüzdanınızın içinde taşımanız halinde, bolluk ve bereketin eksik olmayacağına inanılır. Hele ki bu günlerde de hayli ihtiyacımız varken! Maaşların ve asgari ücretin kuş gibi kaldığı, masrafların dağ gibi yüklendiği bu zamanda, uygulamakta fayda var.

Evlerdeki erzakın bulunduğu kapların ağzı açılarak, bolluk ve bereketin onlara da ulaşması sağlanır.

Bazı yörelerde, genç kızların bahtının açılması için dualar edilir ve çeyiz sandıkları açılır.

Hızır’ın gülü çok sevdiği söylenir ki bu nedenle dilekler, bir kâğıda yazılıp, bükülür, katlanır ve gül ağacının dalına asılır. Gülün kırmızı olmasında fayda var. Hani son günlerde kırmızı yasak ya! Özellikle kırmızı gülün adı var diyerek, dilekleri asmak gerek…  Yine gül ağacının altına bir çubukla veya küçük çakıl taşları ile dilenen nesnenin veya eşyanın resmi çizilir toprağa. Bırakın orda kalsın çizdikleriniz. Tabiatın türlü canlıları zamanla izale ederler. Bu arada Hızır’da uğrar belki kim bilir?

Gül ağacının üstüne asılan dilekler, sabahleyin veyahut da gece vakti denize atılır. Elbet bu ritüeli denizin kıyısında olamayanlar, deniz olsa bile denizi yıllar var ki görememiş olanlar ne yapacaklar? Yakınında deniz, dere, çay veya göl olmayanlar da çeşmeden akan suya tutacaklar dilek kâğıtlarını ve sonra saklayacaklar bir sonraki hıdrelleze kadar.

Çareler tükenmez. Çaresizseniz… Çare sizsiniz. Çareyi arayıp bulacak olan yine sizsiniz.

Yıllar yılı hıdrellez gecelerinin en muhteşem görüntülerini, yakılan ateşler üzerinden dilek dileyerek dualar eşliğinde atlayan, şarkılarla neşe ile bu geceyi şölene çevirenleri İzmir’de gördüm ve yaşadım.

İşte bu… Her yönü ile aydınlık, pırıl pırıl, demokrasi aşığı bu harika şehirde yaşamanın ayrıcalığı olsa gerek.

Bu yıl da hıdrellez, İzmir’in her yöresinde kutlanacağı gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesinin ‘’ Roman Ateşi Festivali’’ kapsamında; 5 Mayıs akşamı, İzmir- Gündoğdu Meydanında saat 21.30 da kutlanacaktır.

Dileklerin yazıldığı kâğıtların denize bırakılması geleneğini yeniden yaşatmak adına; 2000 adet ışıklı deniz feneri denize, 2000 ışıklı balon da gökyüzüne bırakılacaktır.

Ayrıca, Balkanların ünlü klarnet ustası İvo Papazov’un da  ezgileri ile geceye renk katması program kapsamındadır.

Haydi… Ne duruyorsunuz? 5 Mayıs’ta Gündoğdu da hıdrellez kutlamaya ve dileklerimizi denize bırakmaya ne dersiniz?

Ben oradayım… Ya siz?

Hepimizin, her birimizin ve herkesin dileklerinin gerçekleşmesi  temennisiyle.

Ayşen Arslangiray Kura