- Kategori
- Evcil Hayvanlar
Hayvana eziyet ve ilahi adalet

Bizim evin hemen yanındaki boş arsaya inşaat başladı. Arsanın yanında eski metruk bir ev var, kimse oturmuyor. İnşaatın sahibi tanıdık, eczacı Faruk. Temel kazısına başladılar, sabah kalktım gürül gürül makina sesleri, kuş cıvıltıları içindeki güzelim Haliç manzaramızın tadını kaçırdılar. Pencereden seslendim: Faruuk! Oğlum bu nası inşaat yahu? Hani bir kurban kesmeden iş mi olur? Faruk efendinin umuru değil: Boşver abla ya, kan görmye dayanamam! Gülüştük, eh sen bilirsin arkadaş. Mahallenin kedilerini bir telaş aldı, düzenleri bozuldu kuzucuklarımın. Benim Topiğim ve arkadaşı SARMAN var, dünya tatlısı gerçek bir sarman. İkisine pencerem hep açıktır, sarmanım gelir topikle ne oyunlar halının üstünde, beraber gezerler dışarda.
İnşaatın üçüncü günü, gece beton makinesi geldi. Haydaa! Gece yarısı beton dökecekler, yahu kediler! dediysem de dinletemedim. Saat 02.00 de bitti beton işi, benim topik korkudan hiç çıkmadı o gece. Sarmanı arıyoruz yok, bi daha sarı kedi var o da yok. Komşum Sabahat teyzeyle bizi bir telaş aldı, çıktık Sarman arıyoruz, yok. İnşaatın oralarda arıyoruz, cılıız bir miyav! sesi, aman Allahım! Pilli lambayı bir tuttum Sarmanım karnına kadar betona batmış, diğer sarı kedi de aynı şekilde.
Teyzeyle beraber betona bata bata girdik çıkardık ikisini de, garip yavrularım korkudan ve şaşkınlıktan gözleri büyümüş. Aldık ikisini de, eve getirdik. Yıkıyoruz ama tüylerine yapışmış, çıkmıyor beton.
Ertesi sabah bu Faruk geldi, artık allah ne verdiyse saydım sayıştırdım. Adam pişkin, kızma abla ya! diyor. Kardeşim günah bu hayvanlara, bak vebal altındasın. Al şu kedileri, yolla bir veterinere, senin yüzünden bunlar acı çekiyor! dedim. Yok umurunda değil, ee ALLAH seni bildiği gibi yapsın ne diyeyim? Sabahat teyzeyle taksi tuttuk, götürdük veterinere. Beton taş gibi, çıkmıyor. Veteriner de bişey yapamadı, bunları sık sık ıslatın yumuşadıkça makasla kesin dedi.
Sarmanım yavrum yatıyor, usulca ıslatıp makası elime alıyorum delleniyor, canı yanacak sanıyor. Diğerini de Sabahat teyze aldı evine. Saatlerce uğraşıyoruz, çıkmıyor pis beton. Öyle masum bakıyor ki yüzüme, içim yanıyor Sarmana. Topiğim hep başucunda arkadaşının, ayaklarını yalıyor, kendince çıkarmaya uğraşıyor o da betonları.
Kurban olduğum Allah, öyle yüce ki, öyle hesabı denk ki! İki gün sonra, sabaha karşı saat 5 de bir gümbürtü ile fırladık yataklarımızdan. Aman Allahım! deprem gibi, her yer yıkılıyor adeta. Dışarı çıktık bir baktık, inşaatın yanındaki o metruk ev yerle bir olup inşaatın içine ve yola doğru yıkılmış. Yoldaki beş araç paramparça, yıkılan binanın yanındaki dükkanın yarısı çökmüş. Ortalık savaş alanına dönmüş, tüm mahalle sokaktayız.
Faruk efendi, boşverdiği iki masum kediciğin acılarının bedelini yaklaşık 60.000 lira araçların ve dükkanın hasarlarını karşılayarak ödedi, bu yeter mi bilmiyorum Allah katında ama, ben ona öfkeyle söylediğimde başını yere eğdi: Valla doğru söylüyorsun be hocam! diyebildi.
Şimdi Sarman ve tüm mahalle kedilerinin bayram günleri, sevgili Faruk efendiden hergün beş kilo haşlanmış tavukları, en ünlü markaların kedi mamaları geliyor. Tosun gibi oldu kuzucuklarıım! Sarman'ı çağırıyor yanına sokakta öyle komik ki: - Ulen deyyus gel bakıyım, var mı bi isteğin? Affettin mi beni? Aman gözünü seveyim Sarman affet oğlum! diyor. Sarman canımın içi, yılışık, adamın ayaklarına sürüyor kafasını ona sevgi gösterisi yapıyor. Yan gözle de pencereden baktığımı bilip bana bakıyor.
Aslanım Sarmanım benim! Küçücük varlığıyla kocaman adamlara hayat dersi veriyor ya, Ey güzel Allahım! Sen nelere Kadirsin!..