Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Hayvanların yaşama hakkı

Hayvanların yaşama hakkı
 

Çağları değiştiren yazılar 

Bu yazı hayvan severler tatmin olsunlar diye yazılmadı. 

Hayvanların da bizim gibi yaşamaya, her ne kadarsa ömürlerini tamamlamaya hakları olduğu konusunu yazmak benim için bir insanlık testidir. Burada anlatacağım şeyler kendi görüşlerim olup hiç kimse uymak ya da kabul etmek zorunda değildir. İleri sürülecek savlar insanlığın karşılaşmadığı ya da kızgın ateşlerle tepki gösterdiği, dudak büküp alay ettiği türden aykırı iddialardır. Söyleyen ciddiye alınmayacak, meczup ya da deli denilip belki de taşlanacaktır.

Hayvanları sevdiklerini söyleyenlerin hayvanların kesilmesini kabul etmeleri ya da bu anlamda bir tepki ortaya koymamaları, sevgilerinin yalan olduğunu gösterir.

Zaten sadece kesip yediğimiz ya da yük taşımada kullandığımız, belki en fazla hayvanat bahçelerinde seyrettiğimiz hayvanları okullarımızda hücre yapılarına kadar öğrenmeye gerek yoktur. Onları nasıl besleyip semiz hale getireceğimiz, kolayca kesebilmek için bıçağı neresine vuracağımız ve en güzel ızgaralık eti hayvanın neresinden elde edeceğimiz gibi konular daha önemlidir. Okullarda hayvanlarla ilgili dersler onlardan yararlanma amacımız doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. Bu anlamda hayvanların güzelliğini övmek, gözünü, kaşını, tüylerinin yumuşaklığını vs anlatmak, onlara şiirler yazmak manyaklıktır. Şu anda hayvanların bizi ilgilendiren yönü etlerinin yumuşak ve lezzetli olup olmadığıdır.

Çok seviyorum diyorsun, sonra kesip yiyorsun. İnsanların bu akıl almaz sahtekârlığı, sokak köpeklerini belediye zabıtalarının elinden kurtarmaya çalışan hayvan severlerin bu işten yorulup acıktıklarında kuzu döneri yemeye gitmeleri ikiyüzlülüğün boyutlarını göstermesi bakımından ibret vericidir.

Her şey kutsal kitaplarda hayvanların yenebileceğini söyleyen ayetlerde düğümleniyor. İnansın inanmasın insanlar kutsala karşı gelemezler. Oysa aynı kutsal kitaplarda çağın gereklerine göre yaşanması gerektiğini anlatan ayetler de vardır. Dinlerin ortaya çıktığı çağlarda insanların yiyebilecekleri tek şey hayvanlardı. Ben eminim ki ilk insan, yenilir mi diye taşları, ağaçları bile denemiştir. Kutsal kitaplar insanlığa indiğine göre yaratanın hâşâ dünyanın halini bilmemesi düşünülemez. Tanrı kitabında hayvanları yemeyin, taş mı yiyin diyecekti? Kurbanla ilgili ayetler ayrı tutulmalı. Sahibi olduğu hayvanları çok olan varlıklı kimselerin kurban kesmeye mecbur tutularak bu sayede fakir insanların da açlıktan ölmemeleri ( O zamanın insanlarının pilav ya da dolma yeme ihtimalleri olmadığını lütfen göz önünde tutunuz) sağlanmıştır.

Bugün artık şartlar değişmiş ama yüzyılların uygulamaları devam etmektedir. Din zaruret nedeniyle hayvanların etini helal etmiş, sosyal adaletin sağlanması için hayvanların kurban edilmelerini ibadet olarak ortaya koymuş, son olarak da insanoğlunun açgözlülüğü hayvanların kesilip yenilmesini ticaret haline getirmiştir.

Doğrudur; din hayvanların kesilip yenilmesine cevaz vermiştir ama o gün ihtiyacımız vardı, bu gün yok. O gün tek yiyeceğimiz et idi, bugün etyemezsek ölmeyiz herhalde. Kurban konusunda ise kurban ibadetini hayvan kesmek yerine işte parasını bir fakire vermek vs şekillerde ibadetin yerine getirilmiş sayılıp sayılmayacağının tayini hususu ulemaların işidir. Ama öbür taraftan kurban kesmek yerine parasını bir fakire verenler ibadetleri geçerli olur mu olmaz mı Allah bilir, günahları sevapları kendilerine ait olmak üzere kendi hallerine bırakılmalıdır.

Hayvanlar kesilip etlerinin yenmesi konusunda, işte çok fazla doğuruyorlar, tarlada patates yetiştirir gibi binlerce, onbinlerce üretebiliyoruz; bu nedenle onları tüketerek ihtiyacımızı karşılamamız doğal kabul edilmeli şeklinde düşünenler ve kendilerini haklı görenler mutlaka vardır. Ama bunun mantıklı bir neden olmadığı ortada. İnsanlar da çok fazla doğurabilirler ki belki de dünyamızda şu an insanların sayısı hayvanlardan daha az değildir. Onları da kesip yiyelim o zaman. Yani böyle gerekçe olmaz. Çok ürüyorlar, kesip yemezsek baş alamayız. Kolayı var; hayvanlara da doğum kontrol hapı kullanırsın.

Burada asıl sorun hayvanların bizim gibi olup olmadıklarının tespit edilmesidir. Sadece akılları yok diye onları özellikli canlılardan( insanlar) ayrı tutmak, insan denen canlının hayatına önem verirken hayvanın hayatını hiç kale almamak doğru olmayabilir. Onların akılları yoksa içgüdüleri var ki bu belki de bizdeki akıla karşılık olarak yaratan tarafından hayvanlara verilmiş bir asli özelliktir.

Hayvanları insanların seviyesine çekmeye çalışırken birileri “Bitkiler de canlı, madem öyle onları da yemeyelim de açlıktan ölelim” diye sözüm ona bizi çıkmaza götürüp pes ettirecekler. Madem bitkiler de söylediğiniz manada canlı varlık, örneğin pırasayı kökünden keserken ağlayıp, inliyor mu? Ama bir kuzuyu keserken tıpkı insan gibi mer mer meliyor çünkü senin duyduğun acıyı o da duyuyor.

Hayvanlar akıl ve şekil dışında bizden hangi bakımdan farklılar? Bizdeki akıl yaratanın hikmeti olarak hayvanlarda içgüdü şeklinde tecelli etmiş olabilir. Ayrıca canlıların ayrıcalıklı ve değerli olması için illa da bize mi benzemeleri lazım? Yarın öbür gün, belli mi olur, uzayda canlılara rastlarsak ve bunlar da farklı olursa bize benzemiyorlar diye kesip etlerini yiyecek miyiz?

Hayvanların bizim gibi canlılar olduklarını bilsek bile yine de kesip yer miyiz? Hiç şüpheniz olmasın. Biz insanlar yenebilir olduğumuzu bilsek içimizden bazılarını bile yeriz. Yani yamyamlık bize yabancı değildir. İnsanların böyle konularda davranışlarını başta inandıkları din olmak üzere, devlet ve toplum belirler. Din hayvanlar kesilip yenebilir diyorsa akılları karşı çıksa bile kesip yerler. Yani insanlar için referans çok önemlidir.

İşte bu referanslar sadece hayvanların kesilip yenilmesine izin vermemişler ayrıca sınırlama da getirmişler. Bazı hayvanların eti yeniyor bazılarının yenmiyor. Bir mantıklı gerekçeleri de yok. Öyle demişler gitmiş. Örneğin koyunla eşek arasında nasıl bir fark olduğunu ben merak ediyorum. Koyun neden yeniliyor; eşek neden yenilmiyor? İkisi de ot yiyor. İkisi de geviş getiriyor. Eşekler ayrıca taşımada kullanıldığı için sayıları azalmasın yoksa yükümüzü kendimiz taşırız diye sırf bu nedenle yenilmiyor olabilir diyeceğim ama aynı pozisyondaki örneğin öküzün eti yeniliyor. Bence bir ilk çağ gurmesi hayvanların etlerinin tadına tek tek bakmış ve beğendiği hayvanların etleri yenir, beğenmediklerine de yenmez demiştir.

Yani hele de özellikle bu ayrımda hiç mantık yok. Domuz gerçekten pis ama sanki tavuk pek mi temiz? Dikkat edilirse eti yenmez denilen hayvanların iki özelliği var. İlki, onları işlerimizde kullanıyoruz. İkincisi, eti yenmeyenler genellikle tehlikeli hayvanlar. Bulmuşsun savunmasız kuzuyu, vur boynuna bıçağı. Kaplanı kesip yesene göreyim kim kimi yiyormuş.

Bence işte bunun eti yenir, şunun yenmez denilmesi hiçbir bilimsel temele dayanmayan uydurma kocakarı masalı. Bana “örneğin eşeği niye kesip yiyim, üzerine binerim beni taşır” de ya da “örneğin kurttan korkarım, istesem de kesip yiyemem” de. Sahtekâr herifler sizi! Yenmezmiş! Öyle bir yenir ki, tıpan almıyor!

Et olmadan yaşayamayacağımız, sağlık açısından et yemenin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğu doğru mu? Çünkü eğer bu teori çürütülürse hayvanların kurtuluşu için geriye şu bir kısım manyakların “Hayvanlar çok ürüyorlar, sonra baş edemeyiz” şeklindeki manyakça endişeleri kalıyor ki ağızlarına biber sürerim, konu hallolur. Et olmadan yaşayamayacağımız konusu bilimsel olarak kanıtlandı mı? Mc Donalds patronları ta Himalaya dağlarının eteklerinde hamburger şubesi açıyorlarsa elbette biz salak dünyalılar da et olmadan yaşayamayız! Koskoca fil sadece otla yaşıyor ama.

Hayvan sever denilen kişilerin bunca uzun yazıda bir kelime bile yer almaması Kerim Korkut’un dahi olduğunun kanıtıdır çünkü hayvanlar en çok bunlar tarafından istismar ediliyor. Kuşları sevdiğini söyleyen adamın Amanoslarda keklik avına çıkması beni deli ediyor.

İsteyen güler geçer, isteyen akıl hastanesinin adresini verir; ben hayvanların da bizim gibi olduklarını düşünüyorum. Giderilmesi imkânsız bir hata, dehşetengiz bir bitmez katliam, çağlar boyu devam ediyor olabilir. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..