Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '22

 
Kategori
Dünya
 

Hem doğulu hem batılı olmak

Bu nedenle, ne tam Batılı olabildik ne de tam Doğulu Kalabildik...

Ancak bir "sentez" oluşturabildik; yani Batı ve Doğu arasındaki farklı birimleri belirli ilişkiler yumağı biçiminde birleştirebildik.

Bu "ikilemi" hep yaşadık; ve hala da yaşıyoruz...

*

Türkiye'nin Doğu ve Batı arasında bir "köprü" olduğu öteden beri söylenir. Siyasi ve sosyal görüşü ne olursa olsun, herkesin katıldığı mecazi anlamdaki bu "köprü" değerlendirilmesinin bir nedeni, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyasından kaynaklanan jeopolitik ve jeostratejik özelliği ise, diğer nedeni de, Doğu ve Batı gibi farklı kültüre sahip iki dünya(!) arasında yer almasıdır.

Bir Ayağı Avrupa'da(Batı'da), bir ayağı Asya'da(kimilerine göre Doğu'da; kimilerine göre Ortadoğu'da; ve de daha sınırlayıcı görüştekilere göre ise İslam ülkelerinde) bulunan bu köprüyü, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemeye başladığı dönemden bu yana Batılılar, Doğu'ya egemen olmak için ele geçirmek istemişlerdir.

Pek çok hatasına rağmen, coğrafi konumunun verdiği özelliği iyi kullanan Osmanlı, bu köprüyü, bazan Doğu ile Batı; bazan da kendisi ile Batı arasında bir "denge unsuru" olarak kullanmış ve İmparatorluğun çöküşünü bir süre geciktirmiştir.

*

Şimdi Biraz Gerilere Bakalım...

İkinci Abdülhamid:

Aklı Batı'da ve gönlü Doğu'da Bir Osmanlı Hükümdarı... Ne Batılılaşmanın düşmanı ne de onun taraftarı olmuştur. 

Kesin bir tarih vermek kerekirse, Tanzimat Dönemi ile başlayan Osmanlı'nın batılılaşma hareketi İkinci Abdülhamid döneminde de devam etmiştir. Abdülhamid, batıya açılırken "milleti kendi köklerinden koparmadan" ve kendi benliğini kaybetmemiş, kültürüne, gelenek ve göreneklerine bağlı; "batıyı taklitten çok batıyı anlayacak" modern teknolojiyi kullanacak bir kuşağın yetiştirirlmesine çalıştığı söylenebilmektedir.

Abdülhamid, bu konuda ne yaptıysa kendini zorunlu hissettiği ve kaçınamadığı için yapmıştır(1).

*

M.Kemal ATATÜRK:

M.Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilan edildiği gün(29 Ekim 1923), Fransız muharriri Maurice Per Pernit'e verdiği demeçte aynen şöyle demiştir(2):

"Biz daima  şarktan garba doğru yürüdük...Memleketimizi asrileştirmek  istiyoruz. Bizim mesaimiz, Türkiye'de garbi bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyet'e girmek arzu edip de garbe teveccüh etmemiş millet hangisidir? Vücutlarımız şarkta ise, fikirlerimiz garba müteveccih kalmıştır".

Peyami Safa, "Aramızda müfritler müstesna hepimiz hem doğulu, hem de Batılıyız" demiştir. Belki de bu nedenle, "Bizi Batıya giden bir gemiye bindirdiler; ama gemi Batıya giderken gözlerimiz Doğu'ya dönüktü" demiştir(3).

*

Recep Tayyip Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, geçtiğimiz Eylül ayında, Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın, 22'nci Devlet Başkanları Zirvesi'nde, "Türkiye en Batı'daki Asyalı, en Doğu'daki Avrupalı olarak mustesna bir konuma sahiptir. Ata yurdumuz Asya ile ilişkilerimizi her alanda güçlendirmeye çalışıyoruz(3)" şeklindeki sözleri, bana, hem Osmanlı Dönemi'in hem de Cumhuriyet Dönemi'nin, Batı ve Doğu ile olan ilşkilerini hatırlattı(4).

*

S O N U Ç :

Artık şüphe kalmamıştır; Türkiye, "Avrupa-Asya" ya da "Doğu-Batı" arasındaki, "Kültür ve Siyaset" köprüsü'nün kontrolunu elinde tutmaktadır...

Türkiye, "bölge ülkesin" kimliğini artık geride bırakmış; "sözü dinlenen" ve "yaptıkları merakla izlenen" bir "dünya ülkesi" olmuştur.

Bunun kıymetini bilmeliyiz.

 

cdenizkent

 

------------------------ :

(!) Mecaz anlamıda kullanılmıştır; "Batı Dünyası" ve "Doğu Dünyası" demek istenmiştir.

(1) Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İstanbul: 1987, s.185

(2) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, 3.Cilt, "Kültür Üzerina", Ankara: 1989, s.91

(3) Peyami Safa, Doğu-Batı Sentezi, 3.b. İstanbul: 1987, s.12,162

(4) CNN TÜRK, 17 Eylül 2022 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..