Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '13

 
Kategori
Deneme
 

Her dem rüyamda görüyorum sizi...

Susan, hep sessiz, konuşmayan; en gerekli durumlarda bile haykırmayan bilinçsiz bir kuşak yetişiyor beki de…

Görmeyen, düşünmeyen; ağlamayan, gülmeyen; kör, sağır, dilsiz insanlarla nereye gidiyoruz?...

Komşu komşuya dargın sanki. Hemşerilik, yurttaşlık unutulmuş gibi. Sevgililer dillerini yutmuş adeta.

Kız annesiyle, oğlan babasıyla; çırak ustasıyla, öğrenci öğretmeniyle konuşamıyor. Çocuk arkadaşıyla nasıl konuşacağını bilememenin şaşkınlığı içinde…

“Şey yani!”

“Anlatamıyorum!”

“Nasıl söylesem bilmem ki!”

Hep böyle diyorlar… Yıllardır bu dünyadalar. Nice sıralar eskittiler…

Dertlerini, sevinçlerini, kaygılarını; duygularını paylaşabilmeliler. Yazılı ya da sözlü olarak düşüncelerini anlatabilmeliler. Bir şiir okuyabilmeliler, bir türkü söyleyebilmeliler yüreklice…

Günler, geceler; haftalar, aylar; kim bilir kaç mevsim geçti. Nice yaşanmışlık var.

 “Arkadaş! Susma! Anlat, konuş artık!...” demenin anlamı yok, biliyorum…

Yüreklerinde yangınlar, su baskınları, yer sarsıntıları, depremler var; benlikleri altüst... Daha ne kadar dayanabilirler bütün bunlara? Bilmiyorum ama çok üzülüyorum bu duruma…

Çocukluğumu hatırlıyorum... Biraz solmuş, silik bir siyah beyaz fotoğrafın kahverengi tonları...

Nemli tütün kokusu genzimi yakıyor… Dedem hasta yatağında Mevlana’yla, Yunus Emre’yle, Süleyman Çelebi’yle söyleşiyor…

Üç kıtaya yayılan İmparatorluğu anlatıyor ziyaretine gelenlere. Tarih, coğrafya sohbetleri yapıyor; çocuklara, gençlere vatan sevgisini, adalet duygusunu aşılamaya çalışıyor.

Mahallenin Gelin Bacısı, babaannem bahçeden gelmiş. Eteğinde çiçeği üzerinde mevsim sebzeleri. Bir türkü mırıldanıyor, ama ne türkü! İçinde aşk var; hasret, gurbet, vuslat var…

Akşam yemeğini pişiriyor taş ocakta...  Bir yandan da havuz başındaki çiçeklere su veriyor. Fesleğenle, ıtırla, küpe çiçeğiyle, karanfille, camgüzeliyle, begonyayla ayrı ayrı selamlaşıyor…

Konuşuyor onlarla, muhabbet ediyor sıcacık: “Güzel kızım nasılsın? İyi misin? Rahat mısın? Bir sıkıntın var mı? Aman da kızımın çiçekleri pek güzel olmuş... Aferin yavrum, aferin sana… Hep böyle ol…”

Bir zamanlar kurtla kuşla, çiçekle böcekle konuşurdu bu toprağın insanları…

O insanlar nerede?... Gördünüz mü onları?... Seslerini duydunuz mu?...

Kurdun, kuşun derdiyle dertlenen; ağustos böceğiyle şarkı söyleyen; kelebeğin, uç uç böceğinin sevinciyle neşelenen; tabiatla haşır neşir o insanları çok özledim…

Güzel insanlar! Ey sevgili gönül dostları! Her dem rüyamda görüyorum sizi desem, inanır mısınız?...

 
Toplam blog
: 54
: 877
Kayıt tarihi
: 30.06.10
 
 

Kamu yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. İletişim, medya sektöründe çalışıyorum... Yazmayı se..