Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Herif cart diye vurdu…

Herif cart diye vurdu…
 

Eveleyip gevelemiyor…

“Sabrını” hiç ortaya koymuyor…

Haber vermeye, uyarmaya gerek duymuyor…

Bakıyor uçak hava sahasına girip çıkmış, tekrar geldiğini görünce de hiç düşünmeden çekmiş vurmuş… Hem de hava sahasının dışında…

Bunun anlamı ne?

Kurallara niye uymadın, uyarı dahi yapmaya gerek görmeden arkadaş, cart diye çekip vurdun?

Şu anda günlerden Pazar ve saat de 18:30…

Başbakan, başbakanlık resmi konutunda “Başbakan” şapkasıyla CHP ve MHP genel başkanları ile görüştü, BDP ile de görüşmesi sürüyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına göre, muhalefet iletilen, bilinenin dışında bir şey değilmiş, öyle söylüyor.

Anlaşılan o ki, başbakan muhalefet partilerine “Devlet” olarak düşündüklerini anlatmamış.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında bir tespit yapıyor: “Bu saldırının Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığındaki hükümetin Suriye politikasına karşı bir misilleme olduğu kuvvetle muhtemeldir. Suriye’nin bu saldırısının Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Bıçak kemiğe dayandı, artık sabrımız tükendi’ şeklindeki söylemlerinin bir blöften ibaret olduğu algısını başta Suriyeli muhalifler olmak üzere bütün dünyaya taşımak amacında olduğu ihtimal dâhilindedir.”

Bu tespit doğru mudur?

Bakacağız… Olay daha iyi kavramamız, başbakanın ne düşündüğünü ve tavrının ne olacağını öğrenebilmemiz için Salı günü yapılacak “Gurup Toplantısını” beklememiz gerekecek.

Eğer “Huylu, huyundan vazgeçmez” deyişi doğru ise, muhtemelen başbakan, gurup toplantısında yine esip yağacak, o kadar. Çünkü “Ayniyle mukabele” olması mümkün değil. Yine Esat yönetimine veryansın edecek, Suriye kalkına sıcak mesajlar gönderecek.

Yani… Kılıçdaroğlu’nun tespiti bir anlamda doğru olacak.

Değilse…

Suriye’nin Türk uçağını “Sudan nedenle” çekip vurması, aklın alacağı bir şey değil.

Hem uluslararası kurallar açısından, hem de Türkiye-Suriye ilişkilerinin geleceği açısından.

Elbette Türkiye de savaşa girecek kadar dolduruşa gelecek değildir.

Ama…

Bunun hesabı, bir şekilde ve mutlak sorulacak, bedeli de ödetilecektir.

Örneğin Fırat’ın sularını olabildiğince kısıtla mesela…

Birecik barajından sonra Suriye topraklarına giren Fırat Nehri, Suriye’nin büyük yerleşim yerlerinden Al Rakka, Deyrizor ve Ebu Kemal şehirlerini geçerek Irak topraklarına girer. Geçtiği coğrafyada büyük deltalar oluşturan Fırat’ın suları, bu bölgelerde ziraat için olmazsa olmaz ve Suriye için büyük önem taşır.

Yapabileceğimiz başka ne var? Bu konuda Rusya ile papaz olamayacağımıza göre. Ya da İran ile…

Elbette yapabileceğimiz “Şeyler” askeri olmayacak. Ama iki subayımızı kaybettiğimiz ile kalacağız. Tabi iki şehidimizin kaybı yanında maddi kaybımız devede kulak sayılır, ondan hiç söz etmeye gerek bile yok…

Bir de şu var…

Bu olay, başbakanın “Karizmasında” bir “Çizik” olarak kalacaktır…

25 HAZİRAN 2012
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..