Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '19

 
Kategori
Tıp
 

Hipokrat Andı

İnsanlar ne zaman başka birinden sağlıkları ile ilgili yardım istemişler veya o kişiler hangi tarihten itibaren insanların sağlıklarıyla ilgilenmiş, kendilerini bilen kişi olarak düşünmüş ve her nasılsa yardım etmiştir?

İlk insanlar, sağlıklarını nasıl korumuşlar veya hastalığı bilinmeyen bir maraz olduğunu düşünüp, ondan vaz mı geçmişler.

Bu ve bunun gibi sorular hepimizin elbette aklına gelenlerden birkaçı.

 

Kabul görmüş ilk tıp büyüğü Aesculapius’muş.

Bunu nereden biliyoruz. Mitlerden elbette…

Anonim halk yaratmalarının en eskisi mitler olduğu için onlara başvuruyoruz. Mitler ’de ilkel insanların dünyayı anlamaları, yorumlamaları ve çabaları hikayelerle anlatılır. Biz genelde bu anlatılara mitoloji deyip geçeriz. Oysa terimi kutsal hikayeleri inceleyen bilim dalı da olduğundan gereken ilgiyi gösteririz. Tarih öncesi dönemlerden söz edilir, inançla ilgili olması da asırlara meydan okumasına sebep olmuş, süregelişini sürdürmüştür.

 

Birçok bilinmeyeni öğrendiğimiz, Homeros’un İlayda’sından öğreniyoruz.

Elbette mitolojiden söz ediyorum. En eskiler, ilkler denildiğinde mitoloji ile bir bağlantı mutlaka ortaya çıkıyor. Sebebi çok basit çünkü. Eskiler mitoloji adı altında hatırlanıyor.

 

“Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” demekte… Önce Zeus'un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen Asklepios daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilmiş.

Tıp amblemlerinde yer eden, temeli doğu kültürüne dayanan ve tarihi M.Ö. 3000'lere uzanan yılan figürü de Asklepios ve O'nun asası ile bütünleşmiş.

Asklepios sözcüğünün grekçe “Askalabos” sözcüğünden geliyormuş.

Bu da yılan anlamına geliyormuş.

Asklepios'un şifa veren gücünü yılandan aldığı, halkın da adaklarını Asklepios'a değil de bu yılana sunduğu söyleniyormuş.

 

Onun içindir ki;

Yılanlı asası ile Asklepios tıp tarihinin önemli dönemeçlerinden birini tutan bir sembol olarak yerini almış… 

Şimdi başka çok önemliden söz etmek istiyorum.

Hippocrates’dan…

 

Tıbbın babası olarak kabul gören ise Hippocratesolmuş.

M.Ö. 460–450 yılları arasında Kos adasında doğan ve babası da doktor olan Hipokrat'ın tıbba katkıları ve getirdiği felsefe dünya tıp çevrelerince hâlâ kabul görmüş. Bunun için hekimler mezun olurken

“Hipokrat Andı” yemini ederlermiş.


Hippocrates’in yaşadığı dönemde sanatçılar ve entellektüeller çok ilgi görüyorlarmış.

Hippocrates, Anadolu’da çok gezmiş, sonunda İstanköy adasına dönmüş, hekimliğini sürdürmüş.

 

Bu arada onunla Çağdaş olan Eflatun Protagoras adlı yapıtında Hipokrat'tan "Koslu Asklepiades" olarak bahsediyormuş.

Ayrıca, Hipokrat'ın öğrencilerini para karşılığında eğittiğini ve hekimlik alanında Polykleitos ile Phidias'ın heykelcilikte kazandığı üne yakın bir ün kazandığını da söylüyormuş.

 

Eflatun, "Phaidros" adlı yapıtında, Hipokrat'a, tıbba felsefi bir yaklaşım getirmiş ünlü bir Asklepiades olduğunu ve insan vücudunu bir bütün olarak ele aldığını anlatıyormuş.


Aristoteles'in öğrencilerinden Menon, yazdığı tıp tarihinde Hipokrat'ın hastalıkların nedeni konusundaki görüşlerine özel bir yer vermiş.

Hipokrat'ın temel hastalık kuramı; yanlış beslenme sonucunda sindirilemeyen bazı artıkların buhar çıkardığı, bu buharların vücuttan atılamayarak hastalıklara yol açtığı şeklindeymiş.

 

Hippocrates tarafından yazıldığı kabul edilen "Corpus Hippocraticum" (Hipokrat'ın Toplu Yapıtları) adlı yapıtı milattan sonra onuncu yüzyıldan kalmaymış.

Bu yapıtta; batıl inançlar, büyülü şifa yöntemleri reddedilerek bir bilim dalı olan tıbbın temel ilkeleri öğretilmiş.

Hipokrat'ın çağında hekimler "Asklepiadlar" denen (hekimlik tanrısı olarak kabul edilen Asklepios adından türemiştir) loncalarda toplanırlarmış.

Hekimlik babadan oğula geçermiş.

Genç hekimler loncaya alınırken günümüzde de geçerli olan fakat bazı değişikliklerin yer aldığı ünlü "Hipokrat Yemini" ederlermiş.

Eski Hipokrat Yemini'nde tıp tanrısı olarak kabul edilen Asklepios adına yemin edilirken, yeni yeminde kutsal inançlar üzerine yemin edilmekteymiş.


Hipokrat'ın ölümünden sonra Kos Adası Hekimlik Okulu'nun bütün buluşları Hipokrat'a mal edilmiş.

 

Bunun yanı sıra;

Bazı hastalıkları Hipokrat ilk kez tanımlamış.

"Sopalanmış parmaklar" adlı hastalığa

"Hipokratik parmaklar" denilmekteymiş.

Çünkü ilk kez Hipokrat bu hastalığın tanımını yapmış.

Diğer tanımladığı hastalıklar ise; "akciğer kanseri", "akciğer hastalığı", "siyanotik kalp hastalığı’ymış.

Hiçbir şey elbette kolay değil.

Elbette geçmişleri var ve bu insanlar insanlık için büyük çabalar sarf etmişler.

Bunun için isimleri tarihe geçmiş, bunun için yad ediliyorlar.

Ne güzel asırlara meydan okumak,

Ne güzel neredeyse her gün dünyanın her yerinde adından söz ettirmek.

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....