- Kategori
- Felsefe
HİS VE AKIL
HİS
His, egomuzda hissettiğimiz duygudur. Egomuzu okşayan her his bizim için hazlandırıcı, zevklrndirici ve istenirdir. Egomuzu okşamayıp tırmalayabnlar; madden ve manen can yakıcı, ıstırap vericidir.
His, egomuzun dışından gelerek egomuzu etkileyen ve onu edilgenleştiren dış güçtür. Tek seçenekli; ya olumlu ya da olumsuzdur. İnanmak da tek seçeneklidir. İnanmak istediğinize inanır, inanmak istemediğinize inanmazsınız. Aklınızı da yalancı şahit haline getirebilirsiniz sırf inanmak inanmamak hislerinizin etkisiyle...
His hiçbir kişisel çaba gerektirmeden kendiliğinden oluşur. Bu nedenle pek çok kişinin, toplumların çoğunluklarının tembelliğinin gözdesidir. Pek çok birey; bilgisi becerisi, karakteri hakkında yeterli bigi edinmeden; "Herkes bilgili, becerili, dürüst dediğine göre doğru kişidir" inancıyla tanımadıklara kişilere oy vermektedir. His; "Evet" ya da "Hayır" sonuçlarından biriyle gelen çözülmüş sınav sorusudur, kopyedir. His, onay değil itaat ister.
İnsanları yönetenler, yönetilenlerden itaat isterler. İnsanları yönetenler, Tanrının da insanlardan itaat beklediğini söyleyerek, yönetimlerini meşrulaştırmaya çalışırlar.
AKIL
Hissin zıddı akıldır. His kendi çözümüyle gelirken; aklın insan çabasıyla çözülecek en az dört bilnmeyeni vardır:
1. Kim yaptı? Özne mi? Nesne mi?
2. Nasıl yaptı? Ayrıntıları nedir?
3. Niçin yaptı? Amacı nedir?
4. Ne zaman nerede yapt? Zamanı mekanı nedir?
His tüketken, akıl üretkendir. His sunulanla yetinirken, akıl iğne ile kuyu kazarak bilgi üretir. His çocukça, akıl erişkince yetenektir. Hissin olumlu olumsuz etkisi altında kalmayan objektif aklın dört bilinmeyen sorusunu his için de sorabiliriz.
1.His nedir? Özne mi? Nesne mi?
2.His neleri nasıl yaptırır?
3. His neyi amaçlar?
4. His nerede ne zaman etkindir?
Dinlerin Allah olarak adlandırdığı İnsanüstü Güç; insan değil ki, insanlardan itaat istesin. Aksine insanlara akıllarını kullanarak bilgilerini becerilerini artırıp geliştirmelerinin özgürlüğünü vermemiş midir?