Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

31 Ekim '18

 
Kategori
Anılar
 

Hislendim

Bir kamu kuruluşunda ziyaretteyim. Çay içme süresinde masanın üzerinde gördüğüm renkli bir derginin kapağının ön sayfasına baktığımda, derginin adı beni son derece duygulandırdı. “Dağların Kenti Hakkâri” eski sayı bir dergiydi bu. Dış kapağı son derece güzel dizayn edilmiş. Ön kapağın en üstünde "Türkiye Cumhuriyeti’nin Yetmiş Beş Yılı" yazıyor ve ay yıldızlı şanlı bayrağımızın göklerde dalgalanış görüntüsü var. Yanında Hakkâri ilini simgeleyen karlı dağların ve güneşin yer aldığı amblem…
 
Kapağın diğer bölümü ise iki sütundan oluşan meçhul asker anıtı. İki sütün arasına Komando için yazılmış kitabe… En altta, Milli Şairimiz Mehmet Akif’in bir dörtlüğü… Derginin arka kapağının dışı derginin sponsoruna, içerisi de bir ölü teröristin fotoğrafı ile pişmanlık şiirine ayrılmış. Öldükten sonra teröristin cebinden çıkan iki dörtlük şiiri yayınlanmış. Merak ettim, elime alıp sayfalarını karıştırdım ve önce bu şiiri okudum. 
 
Şiir şöyle: 
Pişman etme anam doğduğum güne 
Mutlu olmak hakkım olsa bile 
Bir zalim düşürdü beni bu hale 
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar 
 
İster miydim soğuklarda dağda yatmayı 
Anaların yüreğine ateş yakmayı 
Veren kahrolsun elime silahı 
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar 
 
Derginin içerisinde, sayfalar arasında gezindikçe yürek dağlayıcı resimler ve isimler göze çarpıyor. 864 şehidin rütbesi, adı soyadı, birliği, memleketi ve şehit düştüğü yerler yazılı tam 18 sayfa… Burnumun direğini sızlatan, gözyaşlarımı boşaltan şehitlerin adlarını tek tek okudum. Türk Bayrağının fon olarak yer aldığı sarı sayfalarda adları payidar kalmış, nice gencecik suretler solmuş, fidanlar ayazda kurumuş. Bizim evlatlarımız delikanlı çağlarında dünyadan göçmüş. 
Onlar bu vatan için, bu topraklar için kanlarını döktüler. Biz onlar için hislenip, vefalı iki damla gözyaşı dökmüşüz çok mu? 
General, subay, astsubay ve erler dizi dizi inciler sayfaların her birinde. Bu vatan için canlarını vermiş, kanlarını akıtmışlardı, ama sanki bakışlarıyla yine gülümsüyorlardı. 
Bu vatan öyle bir vatan ki, değil bir avuç toprağını almak, tozunu bile alamazlar biz de böyle yiğitler olduğu sürece… 
Mübarek insanlar, mübarek şehitler bu topraklar için, gençliğini hiçe sayıp, severek ölüme koşuyorsa, bizim topraklarımız hep bizim kalacaktır, kimseler hainlik düşünmesinler. 
Allah tüm şehitlerimizi nur içinde yatırsın. Resimlerine baktıkça, isimlerini okudukça her biri için ayrı ayrı elem duydum, yüreğim dağlandı. Gözlerim ağladı. Analarına da helal olsun böyle güzel evlatlar doğurdukları için. 
 
Ben ülkemin doğusunu, güneydoğuyu hiç görmedim. Çok arzulamışsam da hiç gitmek kısmet olmadı. Konya’dan, Ankara’dan ötelere doğru Çorum'a, Amasya'ya, Merzifon'a kadar gitmişliğim var. Sonrasında Karadeniz'e hiç kaçamadım. Oralardan da doğuya geçemedim. Oğullarım Van'da, Mardin'de, Erzincan'da askerliklerini yaptı. Bana kısmet olmadı o yörelerimize gitmek, tarihi zenginlikleri görmek; vatan uğrunda ömrünü toprağa verenlerin görev yaptıkları yerlerde bulunmak, adım attıkları her karış toprağı dualı avuçlarıma almak,  koklamak hiç kısmet olmadı. Oraları hiç  göremedim. 
Şehitlerimizin toprağa düştüğü yerleri görmek, o yerlere yüz sürmek ben de bir tutku. Hele hele Hakkâri’yi, bu dergiyi inceledikten sonra gidip görmeyi çok arzuluyorum. 
864 şehit verilen Hakkâri ilimizde, bu kahraman şehitlerin anısına, unutulmamaları, gelecek nesile ithaf olunmak üzere Hakkâri dağ ve Komando Tugay Komutanlığı tarafından yaptırılan anıta “Güneşi yükseltenler” adı verilmiş. 
 
Sayfaları çevirmeye devam ediyorum. Aslında hangi sayfadan daha ne fotoğraflar ve yazılar çıkacak, yüreğimi görüntüler nasıl kanatacak merak ediyorum. Şehitlerimizin listesinin yer aldığı orta sayfalardan bir önceki beşinci sayfada Şehit Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gülyaman’ın şehit olduktan sonra üzerinden çıkan şiir ile fotoğrafı var. İşte beni benden alan , beni yaslı kılan o şiiri aynen yayınlıyorum. Bu vatan için ölmekten korkmayan Zekeriya Gülyaman anacığına göndermeyi düşündüğü, ama fırsat bulamadan şehit düştüğü topraktan, kendinden geriye kalan dizelerde şöyle demiş: 
Komando olmak gururumdur 
Olur ya bir çatışmada ölürsem 
Arkamdan yas tutmayın. 
Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım, bedenimden komandomu çıkarmayın. 
Onlar benim gururumdur, ölünce kefenim olacak. 
Başımdan mavi beremi çıkarmayın, 
O benim şanım şerefim olacak. 
Ayağımdan botları çıkarmayın 
Onlar daha nice yollar aşacak. 
Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek. 
Elimden tüfeğimi almayın, 
O benim mezarıma sembol olacak. 
Yaramın kanını silmeyin, 
Ahrette hesabı sorulacak. 
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın, 
O benim madalyam olacak. 
 
İşte böyle, yüreğinde hissederek okuyanın boğazına düğümleyen dörtlükler. Bu vatanın savunmasında birileri gözünü kırpmadan ölecek, birileri de o ölenler sayesinde rahat yaşayacak. Rahat yaşarken umursamaz derece olmasın bu rahatlık, fırsatçılar zayıf an kollarlar; buldular mıydı da bu anı, gözümüzün yaşına aldırmazlar. 
 
Gelin bu vatan için biz de elimizden geleni yapalım. Düşmanın karşısında gerektiğinde nasıl güçlü ve kahraman olabileceğimizi her zaman vurgulayalım. Biz boş vermişlik içinde olursak, bu şehitlerimizin kanları da boşuna dökülmüş olur. Günah değil mi? Onlar da birer baba yiğit, ana yavrusuydular ve en az bizler kadar yaşamaya hakları vardı. Ruhları şad olsun..Kahraman Ordumuzun Hakkari’de görev yapan mensuplarına yönelik ve şehitler anısına böyle böyle bir dergi çıkaran Hakkari Valiliğini kutluyorum. Ve vatanımızın refahı için görev yapanlara minnet duyuyor, şehitlerimize gani gani rahmet diliyorum… 
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..