Hodri meydan!

Milliyet Blog’da yarış başlamıyor efendim! O yarış, başından beri vardı zaten. Sadece “ödüllendirme” söz konusu… Çam sakızı çoban armağanı işte. Okurlar belirleyecek haftanın bloğunu ve onlar da ödül kazanacak, mesele bundan ibaret.

Niye rahatsızlık duyuluyor, anlamıyorum. Bu telaş niye? Varsa eğer belirlediğiniz bir çizgi, sizi rahatsız etmemesi gerekir bu yarışma!

Yarışanlar veya yarışmak isteyenler, bugüne kadar ne yapıyorlarsa onu yapacaklar yine. Yazılarının üzerine mum dikecek halleri yok! İsteseler de yarışma için yazı yazamazlar zaten. Yazabilselerdi eğer, bugüne kadar çoktan yazarlardı.

Sinema yazmam ben… Berlin’de filmler, bir ay önceden girer vizyona… Türkiye’ye oranla.

12 sene yarı profesyonel futbol oynadığım halde bu konuda da yazmam.

Akdeniz mutfağını iyi bilirim ve kendime ait menülerim olduğu halde aklımdan bile geçmez bir yemek tarifi vermek.

Yazanları kınamıyorum ama benim çizgim belli. Biraz hüzün, çokça mizah. Biraz da düşündürebilirsem okurumu, yeter de artar bana.

Şimdi, “Okur seçecekse” haftanın bloğunu, bir zahmet yazının altına yorumunu da yapacak. Niye seçtiğini bir güzel anlatacak. Okur da sınavdan geçecek yani. Yorumsuz yazı meyvesiz ağaca benzer, bilirsiniz.

Bu da naçizane bir öneri işte...

Yok öyle tık tık da tık tık!

Var mısınız?