Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Holivuttan yardım paketi!

Holivuttan yardım paketi!
 

Alt yazıya gerek var mı?


Sevgili vatandaşlar diyerek seslenmek istiyorum ama istatistiki bilgilere baktığımda vatandaşlardan ortalama 150-200 tanesi benim buralarda ne dediğimle ilgileniyor. Ama ossun, fiyakalı bir giriş cümlesi kurmak istiyorum, o nedenle şimdi susun ve dinleyin.

Evek. Sevgili kafası karışık yurttaşlar. Domuz kıripi, pekaka şenlikleri, G.D.O tohumlanma bombardımanını aynı 30 gün içinde bünyesine sindirmek mecburiyeti ile karşı karşıya kalmış zavallı konfüyzt insanları.

Yani kendi adıma şeyettiriyim valla "gündem" o kadar bir "ana haber bülteni" süresinde değişiyor ki, ortama bir yazı yazmak istesen ertesi gün bakıyorsun gündemden düşmüş zaten. Tam hah oturup grip yazayım diyorsun, daha yazına imza atmadan bir bakıyorsun, tükürsen toprağına, kuşpalazı yetişecek neredeyse, kalitesinde verimli toprak ülkesi memlekete, GDO tohumları sokma gayretlerine imza günleri çıkmış.

O nedenle, bugünkü yazımın gündem dışı olmaması için ne yapabilirim diyerek-ten, dedim ki, gel hepsini ortak bir noktada buluştur. Sen de kurtul, seni okuyanlar da vakit kazansın. Vakit de kazansın.- kendi çapında.

Hepimizin iyi kötü, hayatında hiç değilse bir iki adet Amerikan filmi seyretmişliği vardır. Bütün film boyunca başak tarlalarında koşturup duran bir çocuğun resmedildiği Polonya yapımı sanat filmlerini tercih edenler bile, en az bir kere bakmıştır bir Amerikan yapımı aksiyon/ aşk/ gerilim/ ya da romantik komedisine ki, beğenmeyip tercih etmemiş olsunlar değil mi?

Nuri Bilge Ceylan bile, kendi yaptığı durağan, toplasan 10 tane fotoğraftan ibaret filmlerinden içine rehavet çöktüğünde alıp bir DVD, ( evde kimse görmeden gizli gizli) seyrediyordur. Yani.

Bir ülkenin edebiyat, müzik, sinema, tiyatro gibi sanat dalları, o ülkenin toplumundan, kültüründen, beşeri ilişkilerinden izler taşır, bildiğimiz üzere; izleri bırak çoğu zaman karbon kopyasıdır sanat, insanın.

Bu şahane tespitten sonra konuya duhül oluyorum ki, ben misal, Amerikan filmi seyreden biri olarak, hayatımda hiç oralara gitmemiş olmama rağmen ( gitmem de zaten: 1- uçaklardan, hele iki saati aşan uçak yolculuklarından haz etmem 2- uzak yere leylekler gider) memleketi, örf ve adetlerini, New York' tan Manhattan adasına giden vapur saatlerini hani nerdeyse, bilebiliyorum.

Bu filmlerden Amerika ilgili hangi değerli bilgilere sahip olduğumuzun üzerinden şöyle bir -teğet- geçersek:

Örneğin, çoğumuz biliriz ki, bu memleket toprakları, Lora İngıls şapkalı, uzun etekli kadınlar, onların kovboy şapkalı kocaları ve sümüklü çocuklarının içinde olduğu bir beyaz brandalı at arabası ile oraya buraya ( erken gelen oturur felsefesi ile) kazık çakmaları ve bu kazıklar arasına tel germeleri ile pay edilmiştir. Anafikir : Bireyler kendi haklarını kendileri alır.

Başlarından ne savaşlar, ne acılar geçmiştir. O Vietnam, O körfez savaşı yok mudur, oralarda savaşan her Amerikan gazisini yataklarından sıçratan bir kabusları vardır. Anafikir: Vatandaşın başına ne geliyorsa hep bu 3.Dünya ülkelerinin b.k yemesi. Bir huzur vermezler gençlerimize. İlla rambo yapacaklar, evlerinde uslu edepli oturan evlatlarımızı.

Şehir merkezlerindeki kiliseleri, bilge ve doğru yolu göstermek için çırpınan rahiplere ve romantik düğünlere ev sahipliği yaparken kasaba kiliselerinde yangınlar çıkar, ruhlar dolaşır, oğlancı rahip kaynar. Anafikir: Dini saptıranlar köy ve küçük kasaba insanı cahil halktır.

Evrende ne kadar başka gezegenlerin taşıt aracı, ne kadar başı boş dolanan meteor, kendine yuva arayan öldürücü bir mikro organizma, kendini Mesih zanneden kafayı yemiş varsa hepsi ne hikmetse bu topraklara düşer. Anafikir: Allah dağına göre kar verir. Başka memleketlerin başına gelse bu felaketler b.ku yemişti Dünya. Allahtan bize geliyor da gelişmiş teknolojimiz, bir tuşla bomba imha edebilen diz üstü bilgisayarlarımız, mikroorganizmaları alt eden bembeyaz laboratuarlarımız, konuya vakıf belediye başkanlarımız, efbiay teşkilatımız, herşeyimiz var allaha şükür, altından kalkabiliyoruz.. Gat Biles As. Papaz.

Ortama akan ne kadar esrar, kokain, ot, çer, çöp varsa hepsi Güney Amerikanın başının altından çıkar. Ülkeye kaçak tarihi eser sokanlar Türk Mafyasıdır. Uçaklara, müzelere bombaları hep Müslümanlar koyar. Striptiz klüplerinin haraçlarını toplayanlar Japon Mafyasıdır, çok değerli bilim adamlarını kaçırıp onlara Amerika aleyhine nükleer bomba yaptıranlar( genelde mahsen gibi bir yere hapsederler bu 13 numara gözlüklü, sabah akşam beyaz önlüğünü, onca esaret hayatına rağmen üzerinden çıkarmayan profesörü) Rus mafyasıdır. Genetikle de onlar oynar zaten. Anafikir: Kardeşim işte insanlık çığrından çıkmış, kadir kıymet bilmek kalmamış. Biz mevlanalık yapıyoruz, kim olursan ol gel diyoruz memlekete, onlar besle kargayı oysun gözünü muhabbeti çekiyorlar bize. E bize de hak doğuyor o zaman gidip bu memleketleri bombalamak için . Demi ama yani. Yok yok, minnettarlık ölmüş azizim. Aziz Nikolasım yani.

Ama ne hikmetse Amerikan başkanlarına suikast düzenleyen sıradan bir Amerikan vatandaşı, akli dengesizliği nedeniyle suçsuzdur. Onu bu havalar mahvetmiştir. Hiç bir cezai ehliyeti yoktur. Anafikir: Kesin Rusların beyin yıkamasıdır.

Amerikalı hemen hemen her çocuğun ortak bir sorunu vardır. Sene sonu gösterilerine işlerinin yoğunluğu nedeniyle gidemeyen, ya da geç kalan ebeveynler. Anafikir: vatandaş ülkesine o denli kendini adamıştır ki, yani hesap edin, kendi çocuğunu bile ihmal edebilir yeri gelir. Yani böyle bir vatan sevgisidir. Böyle bir milliyetçilik topudur bu, at duvara geri gelsin.

Örnekleri çoğaltabiliriz ama gerek yok. Şu üç-beş satırdadn da gördüğümüz gibi zavallı adamlar aksiyonla kalkıp, aksiyonla yatıyorlar. Şimdi bunlar dertlerini zincir yapıp birbirine eklesinler mi, yoksa film yapıp rahatlasınlar mı? Sorarım size. Haklılar. Bence.

Hal böyleyken, adamların memleketinde gazı hiç bitmeyen ocaklar böyle harıl harıl yanarken ( filmlerden gördüğümüz kadarıynan!!!!) du bakalım şu Türk filmlerine nooluyo oralarda diyorlar mesela. Biz böyle elemle kederle boğuşuyoruz, bak hayatımız film oluyor. Bunlar ne alemde aceba? Kap getir şuradan vizyonlarına girenleri seyredelim diyor Başkan bey, yaverine.

Kaseti bir koyuyorlar, 1973 den beri değişmeyen bir klasik karşılarında, sırtında yatağı ile Haydarpaşa garından inen bir doğulu, öbür kasette, bütün film boyunca kumsalda oturup ufka bakan bir kadın, diğerinde kendi filmleri ile dalga geçmeye çalışan üç beş salak ellerinde testere ya da damacana ile oradan oraya koşmakta, diğerinde genelevden kurtulmaya çabalayan bir kadın....

Sonra koyuyor kafasını iki elinin arasına ve diyor ki "kardeş bu memleket bitmiş, çeçe sineği mi sokmuş bunları, başka dertleri yok mudur bu milletin. Birşeyler yapmak lazım.

Verin bakayım oradan bana 100 gr kuş gribi, azıcık ta içine domuz şeyinden serpin, kulak memesi kıvamına getirin, yoksa başka türlü yemezler bunlar...Hah götürün şimdi bunu Kapıkule sınırından rüzgarı da hesap ederek serpin oralara. Azıcık aksiyon gelsin abi memlekete... Sonra paralarının değerlerini düşürün ki şöyle ahali banka manka soysun çaresiz kalıp, ya da iflastan dolayı yaratıcı bir kaç intihar senaryosu belki çıkar...ya da ne bileyim başka memleketlerle fit sokun aralarına, musevilere falan çemkirsinler mesela, organize edin bir şeyler işte, herşeyi de benden beklemeyin..."

Sonra beklemeye koyuluyorlar, bakıyorlar bir iki ay sonra filmlere, hala tık yok... Issız adamlar geziyor Beyoğlu sokaklarında gevrek gevrek....

Aaa tamam diyor, bu insanlar dürt dürt uyanmıyor. Şu GDO paketini sallayın o zaman aşağıya gitsin, nasılsa bunların bağışıklığı vardır. Bir şeyler olmaz. Hem uyuyana yılan bile dokanmaz.( su içen miydi o, yoksa?) diyor.

Sonra biri çıkıyor UYUMA diye sesleniyor millete. Türkçe hem de. Alt yazısız. NEFES' le. Yine uyanamıyoruz. Yine uyanamıyoruz..

Yoksa valla bu komplolar kötü niyetli değil, film sektörümüzü harekete geçirmek için yapmıyorlarsa namertler. Adamlar çalışıyorlar bizim için, can hıraş.

 
Toplam blog
: 30
: 2105
Kayıt tarihi
: 10.01.07
 
 

1967 doğumlu. İ.Ü Psikoloji lisans, İ.Ü Davranış Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi aldı. Halkla ilişki..