Hukumetime Inaniyorum...

İnanıyorum…

Binlerce haksızlığa uğramasına rağmen, canla basla hizmet mücadelesine devam eden Başbakanıma, Bakanlarıma ve Cumhurbaşkanıma İNANİYORUM ve destekliyorum. Ekonomik krizlerden aldıkları Türkiye’mizi bugün dünyanın en büyük on yedinci ekonomisi yapan, atamalardan sağlık sistemine kadar birçok saçma yapılaşmayı düzelten, insan hakları ve ülkenin daha ileri gitmesi için gece gündü çalışan Hükümetime güveniyorum ve inanıyorum.

Youtube’da, Facebook’ta, Myspace’te ve bilumum birçok sosyal içerikli sitede beni temsil eden insanlara küfür edenlerime esefle kınıyorum. O kendini bilmezlere sadece ve sadece sunu soyluyorum: küfür etmek ifade özgürlüğü değildir ve yapabiliyorsanız insanca yorum yapın ve daha iyi nasıl olur onu gösterin. Bir, bakan ya da başbakan yaptıkları icraatlardan dolayı mesuldür ve yapılan yanlışlara muhalefet edilmesi haktir. Lakin ona küfür etmek, o lidere oy verenlere ayak takimi demek, çözüm sunmaksızın eleştirmek ya da âli Cengiz oyunlarıyla önüne tas koymaya çalışmak ne Hak’ça nede kula açıklanabilecek bir davranıştır.

Laikliğe ve de Cumhuriyete sadece kendilerinin sahip çıktığını düşünen, AKP ve ona oy verenleri potansiyel rejim düşmanı ilan edip halkı kutuplara ayırmak suretiyle çıkar elde etmeye çalışanlara sunu belirtmekte fayda vardır: bu Cumhuriyette, Türkiye’de sizin olduğu kadar, küçümsediğiniz, hor gördüğünüz AKP’li olanlarındır da. Akli basında olan hiçbir AKP’li nede başka bir partili, Cumhuriyetin 80 yıllık kazanımlarından vaz geçer. Türkiye’nin daha önceki dönemlerde Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu, Türk-Kurt gibi ayrılmasına vesile olanlar ayni oyunu bu sefer Laik-Dindar seklinde oynamakta ve islemeye başlayan düzenimize çomak koymaktadır. Oyunlara gelmeyelim diyerek oyunları bozamayacağımız aşikârdır. Lakin bu hic birsey yapamayacağımız anlamında gelmez elbette. Bizleri meydanlara çağıranlara hemen geliyorum cevabi vermeden, gerçekten başka partiyi desteklemiş olan komsum, marketim, manavım, doktorum, öğretmenim ya da arkadaşım gerçekten Cumhuriyet düşmanımı diye sormak faydalı olacaktır. Adim gibi eminim ki, bu soruyu sorduğunuz yüz kişiden 90-95’i meydanlardakileri yalancı çıkaracaktır.

Kendini yasama, yargı ve yürütmenin yanında dördüncü kuvvet olduğunu varsayan medyamız ise çoktan kutuplaşmışlardır. Bizleri kendi taraflarına çekmek için her turlu yol mubah görülmüştür. Özellikle Necmettin Erbakan’ın “Kartel Medyası” diye tanımladığı kısım ise sırf bir yerlere şirin görünmek için yalan haber yapmakta bir sorun görmemektedir. Yalan haberi yakalandığında ise, gazeteciliğin dürüstlüğü gibi fason özürlerle halkı uyutmaya çalışmaktadırlar. Hangi yetkiyi nerden aldıkları belli olmayım, karanlık güçlerle işbirliği yapan medyamızın battığı bataktan çıkması zor görünmektedir, fakat onlara rağmen Turkiye'nin geleceği insanlar olarak ayık olmalı ve oyunları bozmalıyız.

İlk basta da ifade etmekten şeref duyduğum gibi, şimdiye kadar hiç oy vermediğim ama devletimi en iyi şekilde temsil etmeye çalışan Hükümetime, Başbakanıma ve her turlu haksızlığa metanetle yaklaşan Cumhurun Reisi Abdullah güle inanıyorum, güveniyorum. Türkiye’nin bu hükümetle daha iyiye gideceğine hem dua ediyor hamda INANIYORUM.