Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '14

 
Kategori
Felsefe
 

Huri ve Gılman diğer dinlerde neden yok ? (1)

Huri ve Gılman diğer dinlerde neden yok ? (1)
 

Muhammet (sağda Burak'ın üstünde) ile Cebrail (solda) cenneti ziyaret ediyorlar. Aşağıda huriler ve gılmanlar.. (15.yüzyıl Miraçname minyatürü)


Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de oradaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili

Ömer Hayyam

Yunan mitolojisinde  çıplak genç kız, peri veya hurilere “nemf” (Nymphia) denir. Bunlar günlerini çeşitli eğlence ve zevkler peşinde koşarak, örgü örmek, dans etmek, şarkı söylemek ve sularda yıkanmakla geçirirler. Nemflerin yaşadıkları yerler ormanlar, bahçeler, bağlar, pınar başları, su kaynakları, ırmaklar, vadiler ve serin mağaralardır. Bu bağlamda Yunan mitolojisindeki nemfler ile İslam’ın hurileri arasında büyük benzerlikler vardır. Huriler de nemfler gibi çok güzel, “memeleri tomurcuklanmış”, ölümsüz genç kızlardır ve altlarından ırmaklar akan cennet bahçelerinde yaşarlar:

“Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var. Bahçeler var, bağlar var. Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var. Dopdolu kadehler var.” (Nebe: 31-34)

"Müttakiler güvenli bir yerde; bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar. Böylece biz onları, siyah, iri gözlü hûrîlerle evlendirmişizdir" (Duhan: 54).

"Onlar koltuklara yaslanıp kurularak, birçok meyveler ve içecekler isterler. Ve yanlarında da bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş (utangaç bakışlı) yaşıt dilberler vardır" (Sâd: 51, 52).

(Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar. Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar. Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle. Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. Beğendikleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, iri gözlü hûriler saklı inciler gibi, dalbastı kirazlar,  meyve dizili muzlar, uzamış gölgeler, fışkıran sular. Pek çok meyve arasında tükenmeyen ve yasaklanmayan. Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler. Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık). Onları bâkireler yaptık. Hep yaşıt sevgililer,” (Vakıa: 15-23, 28-37)

Gözleri iri ve siyahı çok siyah, beyaz kısmı da çok beyaz olan bu hurilerden her mümine  mükafat olarak 2 adet, bir kısım ulemaya göre ise 72 adet verilecektir.

HURİLERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

İslam Ansiklopedisinin yorumuna göre Cennette hurilerle birlikte mümin kadınlar da olacağı anlaşılıyor. Bu kadınlar kimi yorumculara göre cinlere eş olacaklardır. Hadiste şöyle der: "Cennet ehlinden her birinin iki kadını vardır ki, vücutlarının şeffaflığından baldır kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür” (Buhârî, Bedül Halk, 59, Sıfâtül Cennet). Nitekim bu huri ve kadınlara daha önceden hiçbir erkek dokunmamış olacağı gibi,  hiçbir cin de dokunmamış olacaktır:

“ Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.  İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır.  Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.” (Rahman:  56, 58, 70, 72, 74, 76)

Prof. Süleyman Ateş’in çevirisi daha gerçekçi ve açıktır:

“Onlardan bakışları kısa (yalnızca kocalarına bakan) öyle dilberler de var ki bunlardan önce onları ne insan ne de cin kanatmamıştır. Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. Onlarda da iyi huylu, güzel kadınlar vardır. Çadırlara kapanmış içerisinde hûriler vardır. Bunlardan önce onları ne insan ne de cin kanatmamıştır. (Cennettekiler) yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.” (Rahman:  56, 58, 70, 72, 74, 76)

Bu dilberlere kimse “dokunmadığı” ya da “kanatmadığı” için bunların kızoğlan kız olduğu yüzde yüz kesindir. Yaşar Nuri Öztürk ise çevirisinde “kanatmak” yerine “kirletmek” yüklemi kullanılmıştır. Ancak, cennetteki cinselliği "kirletmek" olarak yorumlamanın pek doğru olamayacağı kabul edilmelidir. Cennete gidecek  mümin kadınlara “ne” verileceği tartışmalıdır. Bir kısım ulema cin derken bir kısmı da bunlara erkeklikleri güçlü genç oğlanlar verileceğini savunur.

CENNET SEKS ARENASI MI?

Tüm bu apaçık anlatımlara rağmen “Kuran’daki İslam” isimli eserinde Prof. Yaşar Nuri Öztürk cennetin bir seks arenası olarak görülmemesi gerektiğini söyler, cinsel ilişki olamayacağını savunur.

İyi de Sn Öztürk her şey ayan beyan ortada zaten. “Kanatmak, kirletmek” söz konusu ise, “memeler tomurcuklanmış” ise,  cinsel ilişki nasıl olmaz? Bu nedenle, Öztürk’ün, sui generis, yorumu ancak kendisi için bir temenni olabilir. Müminlerin, hurilerin ve gılmanların sonsuza dek yaşayacakları cennet ortamının nasıl olduğunu Sn Öztürk’e bir kez daha anımsatalım:

Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.  Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.  (Bu cennetler) yemyeşildirler. İkisinde de her türlü meyve, hurma ve nar vardır. İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. Bunlardan önce onlara ne insan, ne de cin dokunmuştur. Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.” (Rahman Suresi: 54, 56, 58, 62, 64, 68, 70, 72, 74, 76)

“(Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir. Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.  Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.” (Saffat Suresi: 44-49)

GILMANLAR

İslam inancında cennetteki hurilerin yani sıra cennettekilere hizmet eden, şarap sunan  “gılman” denilen, sakiler, erkek çocuklar, oğlanlar vardır. Bunlara erkek huri anlamına gelen “hur” da denilmektedir. Gılman “gulam”ın çoğuludur. Gulam Arapçada “erkek çocuk, oğlan” anlamında olup cinsel bakımdan henüz ergen olmamış  –kadınların değil-   erkeklerin cinsel zevkine hizmet eden oğlan çocuk anlamına da gelir. Nitekim, Türkçedeki “kulampara” sözcüğü “gulampare” (oğlan parçası) den gelir.  Bu sözcük Türkçe argoda “oğlancı, sübyancı”  anlamlarında kullanılır.

Bu noktadan hareketle Kuran Surelerindeki  “sedefleri içine gizlenmiş inci gibi gençler” veya "sedeflerinde gizlenmiş inciler gibi gılmanlar" tanımlarını mercek altına almak  gerekir. Tur Suresi gılmanlar şöyle tanımlar:

“Onlara canlarının istediği meyveler ve etlerden bol bol verdik. Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma. Kendilerine ait bir takım hizmetçiler de onların etrafında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.”  ( Tur Suresi 22-24, Elmalılı)

Ayntabi Mehmet Efendi çevirisinde aynı ayetler daha belirgin bir ifade ile anlatılır. Cennetteki gılmanlar "hiç el dokunmamış" incilere benzetilir:

”O muttakilere arzu ettikleri meyveleri ve etleri bol bol veririz. Onlar Cennette, aralarında dolu şarap kadehleri teati ederler. Onda ne boş söz ve ne günaha sokma yoktur. Hizmetleri için de kendilerine mahsus, hiç el dokunmamış, güya sedeflerinde gizlenmiş inciler gibi gılmanlar etraflarında devreder”. (Tur Suresi: 22-24)

Huriler için de kullanılmış olan bu "hiç el dokunmamış" yani "kirletilmemiş" söyleminin cinsel içerikli olduğu açıktır. Bu hiç “el dokunmamış inciler gibi gılmanlar”a herhalde bir el dokunmadan duramayacaktır değil mi?

Buna rağmen, bazı çağdaş İslam yorumcuları kadın erkek eşitliğine kanıt olarak, cennette erkeklere verilecek huriler karşılığında, kadınlara da gılmanların, yani, oğlanların verileceğini safça ve çaresizce öne sürerler. Ancak, oğlanların henüz erkekliği gelişmemiş olduğundan cennetlik kadınların cinsel arzularını gidermesi pek mümkün olmamalı.

O halde, "gılman" denilen oğlanların cennetteki işlevi nedir? Değişik cinsel fantezileri, arzuları tatmin etmek ve cennettekilere hizmet etmek mi? Bu durumda eğer cennette eşitlik söz konusu ise “hizmetçi” nasıl olabilir? Hizmetkarlık, hizmetçilik, uşaklık  köleci, feodal toplum yapılarının kalıntısıdır. Cennette feodal düzenin artığı sosyal statüler olabilir mi?

ALTIN BİLEZİK/GÜMÜŞ BİLEZİK

Kuran’ın İnsan Suresi bu gerilime son noktayı koyar. “Sedef içinde saklı inci” gibi parlayan gılmanların bir de kadınlar gibi “gümüş bilezikler” takmasıyla cinsel fantezi tamamlanır:

“Hizmetlerinde her dem terü taze çocuklar dolaşır. Sen görünce onları sanki saçılmış inciler sanırsın. Ve ne tarafa baksan (tarif edilemez) bir nimet büyük geniş bir mülk (ve saltanat) görürsün.  Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır. Ve gümüş bilezikler takınırlar. Ve Rableri onlara gayet pak, tertemiz içecekler içirir.” (Ayntabi Mehmet Efendi Çevirisi - İnsan Suresi: 19-21)

"Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın. Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.  Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir." (Elmalılı - İnsan Suresi: 19-21)

Prof. Süleyman Ateş’in çevirisi “taze çocuklar” ın bilezik taktığını kamufle etmeye yöneliktir. Cümleler sanki tüm cennet ehlinin "gümüş bilezik" taktığını ima eder şekildedir:

”Çevrelerinde de öyle ölümsüz gençler dolaşır ki, onları görsen, kendilerini saçılmış inci sanırsın. Orada nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.  Cennet ehlinin üstlerinde yeşil ipekten ince ve kalın giysiler var. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirmiş ve şöyle demiştir,  Bu sizin ödülünüzdür. Çalışmanızın karşılığı verilmiştir” (Süleyman Ateş çevirisi, İnsan Suresi: 19-21 )

Oysa, cennet ehli  gümüş değil "altın bilezik" takar ve "incilerle" bezenirler (Kehf 31,  Hac 23, Fatır 33). "Gümüş bilezik" sadece gılmanlara özgüdür:         

Etraflarında her dem taze çocuklar dolaşır ki sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.  Orada herhangi bir yeri gördüğün zaman büyük bir nimet, bol bir ihtişam ve saltanat görürsün Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri de onlara gayet temiz bir şarap içirmiştir” (Hasan Basri Çantay Çevirisi - İnsan Suresi: 19-21)

T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı  Ayntabi’nin “taze çocuklar”  veya "gılmanlar" terimini “genç nedimler” olarak çevirir:

”O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.  Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.  Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir” (T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı çevirisi,  İnsan Suresi: 19-21)

İnsan Suresi 19-21 ayetlerin Fransızcası şöyledir:“ Des enfants doués d‘une eternelle jeunesse s’empressent a les servir; la blancheur de leur teint égale  a l’éclat des perles.  L’or et la soie forment leur habits. Des bracelets d’argent sont leur parure.” (Le Koran, Savary)

Türkçesi: “Sonsuz bir gençliğe sahip çocuklar cennetliklere canla başla hizmet ederler;  tenlerinin beyazlığı incilerin parlaklığı gibidir. Altın ve ipekten elbiselerle kuşanmışlar, gümüş bileziklerle süslenmişlerdir.”

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..