Hususi Pasaport Hamilleri dikkat!!!!!!

Kırılan "ONUR" fikrini ihtiva eden aşağıdaki yazıma başlamadan önce, ünivesite eğitimim sırasında Roma ve Batı Edebiyat Tarihi dersinde, kendileri ve eserleri hakkında bilgi sahibi edindiğim büyük düşünür ve yazarlardan CİCERO'nun " ERDEMİN ARMAĞANI ONURDUR", VOLTAİRE'nin ise, "ŞEREF, ERDEMİN PARMAĞINA TAKTIĞI BİR PIRLANTA YÜZÜKTÜR" söylemlerini anımsadım.

Nisan ayı sonunda, eski görev yerim Almanya' ya bir aylık bir seyahat gerçekleştirdim. Soğuk ve yağmurdan  göz açamadığım cihetle, günlerimin pek renkli geçtiğini söylemek mümkün değil.

Söz konusu seyahatim, daha Düsseldorf havaalanından girişte, görevli polis memuru bayanının tarafıma karşı gösterdiği tavır ve ifadeler düzleminde tatsızlıkla başladı.

Bugüne kadar fasılalarla diplomatik pasaportlarla,  gelip geçerken farkına varmadığımız bir sorunun,  emeklilikten sonra taşıdığımız hususi pasaportlarla ortaya çıkabileceğini tahmin edemezdim.

Bayan polis, niçin Almanya'ya geliyorsunuz dediğinde, oğlumu ziyaret amacıyla dedim. "Oğlunuzun sizi buraya davet ettiğine dair mektubunuz var mı" dedi. Ben de kendisine, "böyle bir gereksinimin olmadığını, hususi (spezial) pasaport hamillerinin vizeden muaf olduklarını, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın, başta Almanya olmak üzere, yılda 3 ay, birçok AB ülkesine vizesiz olarak seyahat edebileceklerini," hatırlattım. Yine de ısrarla, davet mektubunuz var mı, yok mu, sorusunu tekrarladı, bu defa, "bu ülkeden 6 ay önce Muavin Konsolos olarak ayrıldığımı belirterek (bu açıklamam karşısında, evet biliyor ve görüyorum dedi), buranın vize ve ikamet mevzuatını bildiğimi, davet yazısı ibraz etmeme gerek olmadığını, bu itibarla böyle bir yazıya gereksinim duymaksızın buraya geldiğimi, bu soruyu tevcih etmesindeki amacın ne olduğunu, böyle bir soru sormaya hakkının bulunmadığını" belirttim. Görevli polis; "Gerekli görürsem, sorabilirim" diyerek, damgayı vurdu ve bizi geçirdi.

Bu sorunla karşılaşan sanatçı Kenan Işık'ın kim 500 milyar ister adlı programda büyük bir üzüntü ile, daha ağır biçimde, onur kırıcı muameleye tabi tutulduğunu nakleden sunumunu, daha sonra internet ortamında izlerken, daha da rikkate geldim ve bu konudaki açıklamaları bilahere Ankara'ya döndüğümde nakletmeyi görev saydım.

04 Haziran'da dönüşümüzde,  bir erkek pasaport polisine içimi döktüm. "Bu davranışın, hususi pasaport hamillerine karşı gösterilmesinin, haksız ve hukuksuz bir davranış olduğunu" dile getirdiğimde, kendisi bana, "siz AB ve Schengen ülkeleri dışından olduğunuz için, birisinin geçiminizi ve sosyal güvenliğinizi tekeffül ettiğini bildiren belge göndermesi, aksi takdirde, bu ülkede kalacağınız süre için yeterli miktarda dövizi ibraz etmeniz gerekir," açıklamasını yaptı. Kendisine yeterli miktarda dövizimiz olduğunu, bu konuda, bir açıklama yapmadığını sordum, boynunu büktü.

İşte onurlu ve yıldızı parlayan, sözde AB ülkelerinin "ne olur artık sizi de bu birliğe üye yapalım" diye peşinde koştukları, gelişmiş Türkiye'nin, emekli Muavin Konsolosunun başına gelen ve üzüntüsüne sebep olan gelişmeler.

Haydi bizim yeterli lisanımız vardı da, meramımızı anlatabildik. Ya yabancı dil bilmeksizin yurt dışına giden hususi pasaport hamilleri ne yapar? Gazeteler kamuyu ve Dışişleri, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Gn. Md.lüğü, Dış Temsilciliklerimizi bu konuda niçin bilgilendirmezler? "Yoksa, konu daha önce açıklandı da, öldüren bir iş yoğunluğu içerisinde ben mi atladım," diye diğer meslektaşlarımla konuyu irdeledik. Onlar da bu saçma uygulamadan bilgisi bulunmadığını bildirdiler.

Yanlış hatırlamıyor isem ve yeni bir karar ihdas edilmediyse, AB ülkelerinden İngiltere ve Yunanistan'ın, esasen Hususi Pasaport hamillerine vize rejimi uygulamaktalar. Ancak, diğer ülkelere gidecek vatandaşlarımız vize muafiyeti kapsamında, elini kolunu sallayarak pasaportlarını ceplerine koyup seyahate çıkmadan önce, yukarıdaki açıklamalarımı göz önünde tutmalarını tavsiye ederim.

Öte yandan, üst dereceli Türk devlet memurlarının ve devletimizin onuru kapsamı bağlamında, Dışişleri Bakanlığımızın, Çalışma Bakanlığımızın ve Sosyal Güvenlik Kurumumuzun, "akdedilen sosyal güvenlik anlaşmaları çerçevesinde, esasen devlet memurlarının sosyal güvenliklerinin devletin güvencesinde bulunduğunu, bu itibarla, sigorta ve sosyal güvenliklerine ilişkin, kendilerine, bir belge ibraz etmeleri uygulamasından imtina edilmesini (bu meyanda, yurtdışına çıkacak devlet memurlarının, SGK'dan, yurtdışına çıkmadan önce, acil durumlarda Alman Sigorta Kurumu AOK nezdinde tedavilerinin bir bedel ödenmeksizin yapılması gerektiğini tekeffül eden AT/11 veya 12 belgelerini alarak gitmelerini tavsiye etmekteyim) ilgili ülkelere bir nota ile bildirmelerinin yerinde olacağını düşünmekteyim.

Saygı ve selamlarımla.

Refik BAŞDERE