Huysuz ihtiyar sendromu..!

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Hac ve Peygamberimiz hakkında söyledikleri için, içinde Halk geçen bir partinin üyesi olarak, Halkından özür dileseydi ne olurdu..?

“İsteyerek veya istemeyerek bir sürç-i lisan eyledik affoluna” deseydi, bir tür sempati bile kazanabilirdi.

Ya da Genel Başkan Sayın Baykal, Önder Sav’a bunu telkin etseydi: “Madem bir halt ettin, çık halkından özür dile..!” deseydi, ne olurdu..?

Özür dilemek de bir erdemdir, denir.. Ama her erdem gibi, galiba bu özür erdemi de kolay elde edilmiyor.. Yapamadılar; insanlarından özür dileyemediler..

Bunun yerine, bir “kulak” operasyonu ile, “suç bastırma” ya çalışıyorlar..

Ancak bu kulak operasyonunun da tersine döneceği anlaşılıyor. Olay incelendikçe, gerek Deniz Baykal’ın, gerekse Önder Sav’ın, özür dileyerek bile kurtulamayacakları bir boyuta gidiyor.

Sadece içerde konuşulanlardan değil, dinleyen ve dinlediklerini Vakit Gazetesine servis edenin de bir CHP’li olmasından..

İhtiyarlar korosundan oluşan “CHP Politbürosu” hangi atraksiyonu sahneye koysa, sonunda baltayı taşa vuruyor..

Bu burnundan kıl aldırmayan “huysuz ihtiyar narsizmi” CHP’nin sonunu getirecek..

İhtiyara saygı nostaljisinin de bir sonu vardır nihayet…!

CHP’li insanlar, daha ne kadar tahammül edecek bunlara…?