Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hüzün hazanla elele vermişti

Hüzün hazanla elele vermişti
 

Sararan yaprak gibi düştü, sonbaharın ilk hüznü...


Sararan yaprak gibi düştü, sonbaharın ilk hüznü.
Az kaldı küslüğünün başlamasına doğayla çiçeklerin,
Öbek öbek taşırken dereler, düşen yaprakları…

Yaprak nereden bilsin, kaderinin derenin insafında olduğunu
Dere nereden bilsin, toprağın kendini yutacağını..

Bir kuş uçtu, döne döne süzülerek havada
Acaba zamanı mıydı göç yollarında kanat açmanın…
Karıncalar telaş ederken kuru yapraklar arasında..

Daha da kızarmıştı, dalın en ucunda kalan elmalar
Görenler, olgunluğun verdiği ağır başlılık zannederken
Rüzgârın salladığı dalında, yaşadığı hazanın korkusuydu, .

Önce yağmur damlaları vurdu dallara, yapraklara, çiçeklere
İşbirlikçi rüzgâr, çoktan almıştı soğuğun desteğini yanına...
Damlalar hınçla çarparken sular süzülen yüzüne,
Biiraz daha çekti omuzlarını, sırılsıklam olmuş ceketinin içine..

Önce hafiften bir titreme hissetti, içinden yükselen..
Islak elleriyle silmeye çalışırken gözlerine giren suyu
Ilık nefesi şefkatle yalayıvermişti üşümekten moraran parmaklarını.
Koltuk altlarına soktu, azıcık sıcaklık çalsın diye üşüyen ellerini…
Göğsüne bastırdığında, telaşlı çırpınışını hissetti yüreğinin..

Önce kuytu bir yer aradı, korunmak için yağmurdan
Ilık bir oda düştü aklına, çıtırdayan alevlerin duvarlarında yansıdığı
Burnuna çay kokusu geldi, ürpererek çektiği soğuk havada.
Çıtırdayan odunların alevi vururuken yüzüne,
Uzattı ellerini boşlukda, bir avuç sıcak yakalama umuduyla.

Sıcak simitten yükselen susam kokusu, çoktan filörte başlamıştı kestane kokusuyla
Bir gülümsemeyle tatmaya çalıştı çarpan yüreğinin yaşattığı mutluluğu
Sıcak çayın boğazını yakışını hissetti, yudumlamaya çalıştığı yağmur damlalarında…

Tam keyfini çıkarmaya başlamıştı ki bir anlık mutluluk sandığı özlemlerinin
Haşin rüzgâr daldan düşen yaprakları çarptı olanca şiddetiyle yüzüne
Kızaran elma çoktan teslim etmişti kendini, dalını sallayan rüzgâra
Sert damlalarının toprakta açtığı oyukları kaplayan çamurlu sular dere olurken
Selleşen sular önüne katmakta gecikmemişti sığındığı çatıın altını…

Havadaki mutluluk kokusu dağılmış, çay bayatlamış, simit soğumuş, kestaneler ıslanmıştı.
Giderek artan, tenindeki ürpermenin benliğini kaplayan titremeye dönüşmesiydi.
Keyifliydi, yaşadığı bir anlık mutluluğun verdiği gülümsemeyle
Yürürken ıslak dalların sarktığı soğuk sokaklarda...

Yine o şarkı takılmıştı diline..

“Yağmurdan ellerim… üşüyor yüreğim…
Bu kara bulutlar, kan kardeşi gözlerimin…
Sebebim sensin….  “


Rüzgar biraz daha sertleşmiş, yağmur biraz daha hızlanmış, kararan hava biraz daha soğumuştu
Ama artık üşümüyordu.. Mırıldanarak devam etti yoluna...
Bir çoğumuzun yapmakta olduğu gibi... nereye gittiğini bilmeksizin... .. . bir çoğumuzun yapmakta olduğu gibi..  .  b

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..