Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Huzur arıyorsan; samimi ol rahat uyu

Huzur arıyorsan; samimi ol rahat uyu
 

Başlığa bakınca sanki kamyon arkası edebiyatı olur gibi oldu ama değil. Uzun uzadıya “samimiyet” denen duygu hakkında düşündüm.

Nedir bu duygu?

Cıvıklık, insanın özel hayatına müdahale etmek, gerekli gereksiz sorular sormak, laubalilik, vıcık vıcık bi ruh hali, cinsiyetçi laflar, el şakaları, gereksiz bi dışa dönük ruh hali, gereksiz bi neşe durumu ile karıştırılır çoğu zaman.
Sırf bu yüzden çok var olunduğu zannedilen bi duygudur.

Bence samimiyetin kıldan ince kılıçtan keskin bi çizgisi vardır.

İnsanın karşısındakinden önce kendisine samimi olmasını düşünürüm. Kendine yakın mısın? Duygularına. Yakın olmalı. Olumsuz yönlerini bilip, üstüne gitmeli insan. Her olumsuzluğuna bir adım attığında, o adım seni olumluluğa götürmektedir aslında. Cümleler ben yapacaktım, olacaktım, edecektim… “ama o…” “ ama böyle…” “ama şartlar…” “ama engeller…” gibi kelimelerle devam etmemeli.

Kendine dair bütün duyguları bilmekten, kabul etmekten geçer yolu.

Önyargısız, öğrenmeye açık, kabul etmeli, tepki göstermeli, dürüst olmalı, negatif, pozitif olmalı…
Son on yıldır sanıyorum bi pozitif olma hali sardı. Sanki insana dair tek duygu pozitif olmak. Bütün bunlar marketlere kadar sızmayı başaran kişisel gelişim kitaplarından dolayı mı oldu? Bilmiyorum. Sürekli pozitif olma halini pompalıyorlar. Bu bana çok sahte geliyor. Samimiyetsiz. İnsan sürekli nasıl pozitif olabilir ki? Her olay karşısında sürekli pozitif olmak, her şeye salak salak sırıtmak. Bana anormal geliyor. Plastik insan gibi. Çocukluğumuzda okuduğumuz pollyanna romanı da böyle değil miydi? Başına ne gelirse gelsin, ondan bir iyilik çıkarırdı. İşte tam da bu yüzden masal okuyormuşum hissine kapılırdım.


Tamam bardağın dolu tarafını görelim görmesine de, gözümüz boş kısmını da görmeli ki, eksiğimizi bilelim.
İnsan, türüne ait tüm duyguları yaşamalı. Öfke, üzüntü, korku, zevk, sevgi, tedirginlik, şaşkınlık, iğrenme, utanç…
Bütün bunları yaşadığında, hissettiğinde, yüzleştiğinde samimisindir kendine karşı.

Neymiş pozitif, pozitif, pozitif enerji!

Sahte olmadan içinden geçenlerdir.Bazen bazı insanlarla karşılaşırsınız. Oldukça kibar davranıyordur. Ama anlarsınız ki onun doğası kibar falan değil. Sadece maskesidir o. O kadar örnek öğrenci kıvamında, cici, terbiyeli, ağzından bi küfür çıkarken bile “af edersin ama p…. diyeceğim şimdi” der. Anlayınız ki sinsinin, sahtenin şahlanarak at koşturanıdır.
Hemen topuklamanızı tavsiye ederim. Zira sinsi planlarını uygulamaya geçmiştir, size gülümserken…

Bi insan ki; sinirleniyor, bağırıyor, gülüyor, seviniyor, tüm tepkisini olumlu olumsuz gösteriyorsa, o insan sevilesidir. Samimiyet kırıcı olmayı içinde barındırır. Çünkü her zaman size doğruları söyler. Her zaman tercih edilen doğrular değil midir? Samimiyet sırdaştır.

Samimiyetin yok olduğunu, hiç olmadığını anladığımda midem bulanmaya başlar.
İnsan karşısındakine soğuksa soğuk davranmalı, bağırmak geliyorsa içinden bağırmalıdır. Seviyorsan da sevgini belli etmelidir.

İşin özü yalınlık ve basitliktir. Duygular abartısız en yalın haliyle yaşanmalıdır.. Oyunlar oynamadan kendine ve karşındakine…

Bazen samimi davrandığın için pişman olabilirsin. Aslında bazen de değildir bu durum. Sıklıkla desek daha doğru olur. Olsun. Boşver. Pişman olacağım diye gerçekliğini yaşamayacak mısın? Tabii gerçekliğin varsa…

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..