İçimizdeki kanser

Hiç ehemmiyet vermediğiniz mini minnacık bir hücre gün gelir habis olur oturursa içinizde, dallanır budaklanırsa içinizin tüm hücrelerine sinsi sinsi, siz farkına bile varmadan..

N’aparsınız ki ?

Aymaz günler geceler boyu rengarenk duygular içinde sefa sevgi bolluğu içinde yaşadığınızı sanarken siz, bir gün düşlerden gerçeğe düşüverirsiniz..

İnsanoğlunun en kolay alıştığı ve yokluğuna katlanamadığı sefanızın korkunç bir eza ve cefadan gayrı bir şey olmadığını görüverip kör gözünüze nihayet batar gerçeğin zehirli dikeni..

Hiç beklemediğiniz bir anda olup bitiverir, oysa çok mutlu sağlıklı iken siz kararıveririr birden dünyanız .. Yediğiniz bu vurgunla sersem tavuklar gibi ordan oraya savrulurken , bu nasıl mümkün, bu nasıl niye benim başıma gelir şeklinde sanki bunu yaşayan ilk siz sadece siz gibi şoktan şoka girer çıkarsınız bir dönem..

Sonra karar vereceğiniz o hayati an gelecektir..

Kimdir erk sahibi?

Hiçbir sağlıklı yaşam koşulunu kabul etmeyen, sizi sefa wallpaperı görüntüsünde yaşam boyu cefaya mahkum eden, sizi şeytanın aklına gelmeyen ezalarla gizliden yiyip tüketerek sahip olmayı hedeflemiş o habis ur mu , yoksa sizin yüreğiniz mi beyniniz mi ?

Bu sorunun cevabı hayatınızın bundan sonrasını derinden etkileyecektir.

O habis kanserli ursa gücün sahibi kısa sürede tükenip yitip gideceksinizdir..

Ama güçlü olan sizseniz gerçekten, yürüyüp gidersiniz o urun yakınından yöresinden...

Tereyağından kıl çeker gibi olmayacaktır elbet bu süreç. Yaşanacaktır , yaşanacak ne varsa en koyusundan, en acısından. O habis ur, gücün kendisinde olmadığını görünce çıldıracaktır zira, saldıracaktır deli divane dört bir yana, sizi ateşin en harına, cehennemin en dibine sokacak, şeytanlara kardeş eyleyecektir. Ama sizin rotanız bellidir, sıhhatinize sevgiden gayrı gıda gerekmeyendir.. Zira siz en sağlıklı, en şeffaf , en doğru dürüst bir yaşam dileyensiniz hayattan...

Herkes gibi kimseden asla farklı olmayan dilekleriniz vardır sizinde dilek ağacınızda asılı... Sevdiklerinizin gözüne sevgiyle bakabilen, gözlerini ezik hasta bir suçlu gibi sevdiklerinden kaçırmayan, yaşamdan anlar çalan hırsızlar gibi köşe bucak saklanmadan, insanca , sağlıklı sevgiyle mutlu bir yaşamdan başkaca bir talebiniz yoktur...

Bunun bedeli hayatınızı sanr_c_ılarla kolayca harcamak olmamalı elbet...

İçinizdeki güce tutunursunuz. Sevgiyi yolunuza ışık eylersiniz, içinizdeki o habis urun size yaşattıklarını affederek en önemlisi ve önceliklisi kendinizi sevip sayarak yaşamınızın iplerini yeniden elinize alır ve geminizin rotasını sağlığa çevirirsiniz...

Sevginin sarıp sarmalayıp iyileştiremeyeceği hiçbir hastalık yoktur...

PArantez içinde elbette sevgi derken, hayatının son on dakikasında on sevgi yaşadıklarını böbürlenerek paylaşanların ifşa ettikleri değil kastım..

Adam gibi insan gibi sevgisini yüreğinde beyninde gerçeğinde yaşayan, her daim sevgisine sahip çıkabilecek gücü yine sevgisinden, yüreğinden alan, sadakatinin gönüllü kölesi, sevgide inkarın infazın olamayacağını bilip sözü özü duygusu bir olan insanlaradır sözlerim...

Bilirim anlayana sivrisinek her daim saz, gerisine c_az gelir...

not1: kanser en çok şekerden hoşlanıp en çok isottan kaçar,

not 2: adı latince yengec kelimesinden geliyor ; vucudun herhangi bir yerine yengec gibi inatcı bir sekilde yapıstıgı icin...