İddia oynayan adamlar

Bilmem hiç iddia bayisine girdiniz mi veya iddia oynadınız mı, ama özellikle maçların başlayacağı dakikalara 3-5 dakika kala bulunmuş iseniz, buralarda bir yoğunluk görürsünüz.

Ve birşey de görürsünüz, genciyle yaşlısıyla, bir elleri kafalarında düşünüyor vaziyette, diğer elleri maç listesindedir. Ve bu halleriyle, bir şans oyunu oynuyor değiller de sanki zor bir matematik problemini çözüyorlar veya memleket meselelerine yazılı bir yorum getiriyor gibi görünmektedirler. Kuşkusuz, ikisi de değidir, yaptıkları sadece "tahmin"de bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra, düşünmeden edemezsiniz acaba bu vaziyeti, zamanında bir "kitap" üzerinde almış olsalardı, yine aynı bilinç ve ciddiyetle o kuponu doldururlar mıydı diye?

Kim bilir belki de bir Türk heykeltraş çıkmalıdır ortaya ve Rodin'in "Düşünen Adam" heykeline nispet edercesine ama aynı zamanda da bu heykelin konseptini içinde barındıran "İddia Oynayan Adam"ı yaratmalıdır; bir eli heykeldeki gibi başında diğer eli ise kalem tutmuş bir şekilde kağıt parçasının üzerinde.

Şaka bir yana, tabi ki, tüm bu para kazanmak için yapılan uğraşları anlamak gerekir, tüm bu uğraşlar salt bir "heves" olarak açıklanamaz. Eğer istedikleri parayı kazanırlarsa, kara geçeceklerdir, böylece ya takistler ödenecektir veya borçlar kapanacaktır.

İddia oynayan adamları gördükçe umudu görüyorum. Umut ki, insanı tüm duygular terk etse insanoğlunu terk etmeyen umut. Pandora'nın kutusu da açıldığında sadece kutuda kalan umut olmamış mıydı?

Her seferinde içinde taşıdıkları bu umut, onları kaybettikleri parayı hissetirmiyor bile. Şansın onlara güleceğini umut edip dolduruyorlar kuponu hızlıca. . .

Şans onlara belki gülecektir belki gülmeyecektir, ancak her iki durumda da insanlar sahip oldukları umutları sayesinde kuponları doldurmaya devam edeceklerdir

"Ya tutarsa, ya tutarsa, ya bir de tutar denk gelirse" sözleri eşliğindeki melodinin kafalarının içinde yankılanmasıyla beraber.