İdeale Yaklaşabilmek...

Bir aralar tartışılıyordu...

İdeolojilerin sonu mu geldi diye? Veya ideolojiler artık toplumsal hayatta önemini yitiriyor mu?

Yoksa... İdealler mi ön plana çıkıyor?

Seçimlerin ardından Sayın Taha AKYOL, “Üç Türkiye” adlı makalesinde, çevre-merkez; çevre-kenar didişmesinin zamanı geçmedi mi diye soruyordu...

Evet... Türkiye’de 16 yıldır değişmeyen tek şey, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu gerçeğidir.

*

AK Parti, Türkiye’yi dönüştürüyor. Geleneksel siyaset modeline yaslanarak, herkesin kendince kabul edip etmemesine bağlı olarak “hizmet odaklı” siyasetle, memleketimiz, “modernleşiyor”.

Türkiye, cumhuriyet devriminden beridir modernleşme azminden hiçbir zaman ödün vermemiştir. AK Parti, her ne kadar “rejim” karşıtı gösterilirse de gösterilsin, Türkiye’yi sosyolojik olarak bir dönüşüme tâbi tutmaktadır.

AK Parti toplumun geleneksel değerlerine tutunarak, ülkeyi sosyolojik olarak da ekonomik olarak da değiştiriyor.

*

Burada önemli olan AK Parti’nin Türkiye’ye hangi gözle baktığıdır! Yani siyasal iktidar, memleketimizde hizmet odaklı siyaset uygulayarak “ideolojilerine” mevzi mi kazanmakta?

Veya, cumhuriyet rejiminin idealleri çerçevesinde gerçekten de AK Parti, Türkiye’yi daha müreffeh yapmanın mı peşinde?

Esasında AK Parti bu hususta çokça sorgulandı. Tutumlarında olsun, uyguladığı politikalarda olsun, yasal değişiklikler de olsun; hep siyasal iktidarın “zihniyeti” sorgulanmıştır.

İdeolojik olarak “Siyasal İslam’a” yatkınlığı bilinen ve kendilerini muhafazakâr demokrat olarak takdim eden AK Parti’nin, Türkiye’nin modern ve muasır “cumhuriyet” idealine olan bakışı gerçekçi midir?

Önemli olan bence de artık “idealler” çerçevesinde bir ve bütün olarak, Türkiye’yi daha yüksek standartlarda ülke yapabilmektir.