Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

İhanetler gizli kalmaz.. Er geç ortaya çıkar..

İhanetler gizli kalmaz.. Er geç ortaya çıkar..
 

Eşbaşkan ve o tarafın tarafı, bu tarafın tarafı..


Meşhur fıkradır bilirsiniz..

Karadenizli bir vatandaşın mezar taşında şu yazıyormuş: Hastayım dedim inanmadınız, hastayım dedim inanmadınız.. Ne oldi?..

Gelinen nokta, Ne oldi? noktasıdır..

PKK’ya yakınlığı ile bilinen Dicle Haber Ajansı (DİHA) PKK-RTE görüşmelerini “Görüşmelerin iç yüzü Erdoğan’ı yakacak” başlığıyla İnternet’te yayınladı.

İddialara  ve ortaya çıkan ses kayıtlarına göre, o zaman Başbakanlık Müsteşar yardımcısı ve şimdi ise MİT Müsteşar’ı olan Hakan Fidan’ın özel temsilci sıfatıyla katıldığı, MİT Müsteşar yardımcısı Afet Güneş’in de katılımıyla Oslo’da  PKK ile bir görüşme yapılıyor. Bu görüşme,  RTE’nin zaman zaman ısrarla inkar, ama sonradan devletin temsilcileri görüşmeler yaparlar diye itiraf ettiği görüşmelerden sadece biri. Diğer katılımcılar, Koordinatör ülke (Ki tahmin ediyorsunuz ABD) temsilcisi ve Abdullah Öcalan’ın vekili Sabri Ok,  KCK’lı Mustafa Karasu, KCK’lı Kongre-Gel başkan yardımcısı Zübeyir Aydar..

Anlaşılıyorki Kordinatör ülke, birilerini bu görüşme için zorlamış ve temsilcisini gönderip dinleme aygıtlarınıda kurduktan sonra, hadi bakalım görüşün demiş..

Şimdi devletin Genelkurmayının, MİT’inin, başbakanlığının dinlenmesinin ve burada devletin acizliği, (ya da çaresizliği)  yeri geldiğinde bu dinlemelerin bir tehdit, bir şantaj olarak kullanılması ayrı bir konu. Bu konuda 9 yıldır AKP hükümetine bu işleri yapmayın, yarın sizde böyle bir kanunsuzluğun mağduru olursunuz diyenleri haklı çıkaran, bu sözlere kulak tıkayan AKP’lileri bu kadar açık bir şekilde suç üstü yakalatan ve mos mor eden bir durum.. Bu durum aynı zamanda, hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde cezaevlerini dolduran anlayışın icabı olarak, ilerde AKP’nin meşru gördüğü bu hukuksuzlukların kullanılıp, cezaevlerine doldurulacak olan AKP’lilerin başına geldiğinde tekrar hatırlanacak. O zaman mos mor olmakta kurtaramayacak AKP’lileri.. Bizden söylemesi.. Neyse bunların her biri sayfalarca anlatılabilecek birer yazı konusu. 

Gelelim görüşme kayıtlarına;

Sabri Ok,  “Biz istiyoruzki ; kısa sürede bu sorun çözülsün, böyle 6-7 yılda değil.” Yani bu işi bir an önce çözün, 6-7 yıl bekleyemeyiz. Onlara göre, çözümün ne olduğu ve nasıl çözüleceği, PKK ve KCK dayatmalarında var.. Burada Başbakan’ın özel temsilcisinin bunlarla görüşmesi çok büyük hata, ama mademki görüştü, ne demesi gerekir sizce?. “Bu iş sizin dayatmanızla kesinlikle olmaz, silahı bırakın gelin teslim olun, devlete sığının, Üniter yapıdan taviz vermemiz kesinlikle söz konusu olamaz”

Ama ne diyor Afet Güneş, “Yani neresinden bakarsak bakalım, çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden, Anayasa Değişikliğinden Öcalan’ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Bunların 3 ayda, 5-8 ayda 1 senede tamamlanabilmesi söz konusu değil.” Yani zaman verin biz bu taleplerinizi sindire sindire, hazmettire hazmettire gerçekleştireceğiz, bu iş için verdiğiniz süre çok kısa..

PKK ve KCK temsilcilerinin tutuklama ve gözaltılardan yakınmaları üzerine Hakan Fidan, “ Ben bunları gittiğim zaman İçişleri Bakanı ile uzun uzun görüşeceğim. ... Geliştirilen Özgürlük alanı açıldı. Bu özgürlük alanı içersinde örgütün alt birimleri, eski alışkanlıklarından hareketle ‘daha fazla mevzi kazanalım, daha fazla örgütlenelim’ mantığı içersinde, bir noktaya kadar hani tolore edebiliyorsunuz; çünkü dediğim gibi alandaki valiler, emniyet müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizi bilmiyorum, spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz; Şu adam düşmandır, şu adam şeydir...” Yani her türlü örgütlenmenizi, her türlü özgürlük isteğinizi tolore ettik, normal karşıladık.. Ve rahat çalışabilmeniz için bölgeye “çok değerli” yetkililer görevlendirdik.Yine de bir şikayetiniz varsa ve birileri size düşmanlık ediyorsa, gidince İçişleri bakanı’na söylerim diyor.

Hakan Fidan konuşmanın bir başka bölümünde,  “Bu ekibin yeni üyesiyim, Afet Hanımında dediği gibi, yaklaşık bir ay önce İmralı’da Sayın Öcalan’la bir araya geldik. Müsteşar yardımcısıyım ama Sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim” ... “Çözümün daha siyasi içerikli, daha farklı bir boyuta taşınması ihtiyacı hasıl olunca Sayın Başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi.” diyor.

Fidan bu konuda Başbakan’ın önemli bir siyasi risk yüklendiğini, ama bundan yakınmadığını, çekinmediğini, sadece bir kaç bakanın bu konuda başbakan’ı uyardığını anlatan laflar ediyor. Öcalan’la 2 saatten fazla görüştüklerini, konuları karşılıklı tartıştıklarını, siyasetin ve şu anda hizmet ettikleri siyasetçinin (RTE) ne düşünmekte olduğunu elinden geldiğince aktarmaya çalıştıklarını anlatıyor. “Sizden aldığım persfektifide tabi oraya yansıtacağım.” diyor.

Görüşmede Öcalan’ın konuşmasını çok uzun tutması ve sürekli not alması üzerine Öcalan’a kısa konuşması için yalvardıklarını itiraf ediyorlar.. Devletin Başbakanı’nın özel temsilcisi, Öcalan’a “kısa kes” diyemiyor. “Sayın Öcalan yalvarırız, kısa kesin lütfen” diyor. Bu da gelinen noktadaki acizliğin bir başka işareti.

Burada üzerinde durulması ve kesinlikle unutulmaması gereken nokta, bu görüşmecilerin RTE adına orada bulunmalarıdır.

CHP’li İnce’nin belirttiği gibi, daha önce RTE bu PKK ile ilgili görüşmeler için;  “Bizim 4 kez bunlarla, bir araya oturduğumuzu, söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir” demişti. Fakat daha sonra her zamanki gibi çark ederek; “Biz görüşmüyoruz, devlet görüşüyor.” açıklamasını yapmıştı. Anlaşılan DİHA’nın elinde böyle bir ses kaydı olduğu kulağına fısıldanmışki sonradan çark etmiş. Burada Kılıçdaroğlu’nun ve MHP’li Oktay Vural’ın “Kim şerefsizmiş ?.” sorusu akla geliyor..

Bu görüşme kayıtlarından ortaya çıkan sonuçlar..

Devletin herhangi bir mahremiyetinin kalmadığı, ülkemizde her türlü mahrem görüşmelerin ve görüntülerin kaydedilmesinde baş rol oynayan ve bunları yandaş medyaya servis etmekten çekinmeyen CIA ajanlarının, gerektiğinde bu şantaj konularını AKP aleyhinede kullanabileceklerinin ispatlanması ve bu konuda her ne kadar Eşbaşkan olunsada ABD’ye güvenmenin çok büyük bir gaflet olduğunun anlaşılması.

Ve belki de bu kaset şantajı ile bir çok PKK eyleminin ve “Kürt Açılımı’nın” devlet tarafından hoşgörü ile karşılanmasının sağlandığının ortaya çıkması.

Ve tabiki “Biz görüşmedik, şerefsizler, ispatlayın, kafamı bozmayın” efelenmelerinin koskoca birer yalan olduğunun gün gibi sırıtması..

Ortalık bu kadar toz duman içindeyken nerede RTE ?.. BOP projesi kapsamında yönetimleri değişen Arap ülkelerinde boş “kahramanlıklar” peşinde.

Sadece Habur’un mimarı Beşir Atalay çıkıyor bu konudaki eleştirileri “fırsatçılık” olarak nitelendiriyor. Ülkenin bölünmesi ile ilgili tartışmalarda taraf olmak “Fırsatçılık” mış..

Ama ister Atalay olsun ister RTE..  Biliyorlar mı acaba ?..  Yarın sıra kendilerine gelecek ve o zaman İran’a karşı Malatya’da konumlandırdıkları Füze Kalkanı Projeside kendilerini kurtaramayacak..

Saygılar..

15.09.2011 

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..