İktidar HSYK seçimlerini kazanamazsa, halkın önüne sandığı koyup referanduma mı gidecek?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilip yukarı çıkmasıyla birlikte yeni bir söylem başladı “Yeni Türkiye”

Sahi, Türkiye’de yeni bir şeyler mi başladı?

Bu soruya evet demek mümkün!

Örneğin; anaokulları ve kreşlere “Mescit” açılması yeni! İlkokul çocuklarına başörtüsü yeni! Demokratik bir seçimde çıkacak sonucu önceden dizaynetmek için yapılan değerlendirme yeni! IŞİD’e terör örgütü demek yeni! Hükümetin yerine Çankaya’dan ülkeyi idare etmek de yeni!

Peki, yeni olmayan ne var?

Aslında her şey çoook eski, yeni geriye dönüş var. Bu geriye gitmeye de iktidarda büyük bir özlem var!

Bu günkü yazımıza bu yeniliklerden birisinden bahsederek devam etmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi iktidar partisi 12 yıldır halka ne anlatıyor?

Sandık ve milli irade...

Peki, şimdi ne diyorlar?

Sandıkta kazanırsak sonuçlara saygılıyız, kazanamazsak seçimi gayri meşru sayarız...

Gördüğünüz gibi ne kadar demokratlar değil mi!?

Gelelim konunun özetine:

Yeni HSYK üyelikleri için seçim süreci başladığında iktidar partisinden hâkim ve savcılara büyük müjde gelmişti.

Neydi o müjde?

 “Hâkim ve Savcıların maaşlarına 1.155 lira zam”

Zamla ilgili yasa teklifi Meclis Başkanlığına verilmiş, ancak ne zaman gündeme alınacağı açıklanmamıştı. Genel kanaat teklifin HSYK seçimlerini etkilemeye yönelik olduğu, seçim sonuçlarına göre gündeme alınıp alınmamaya karar verileceği yönündeydi...

Yani, istediğimiz sonuç çıkarsa zam var, yoksa yok şeklindeydi!

Hâkim ve savcılar teklifle gelecek asgari ücretten bile fazla zammı düşünürlerken HSYK seçim süreci başladı. Hakim ve savcılar bir taraftan kullanacakları oyu düşünürken, öbür taraftan da alacakları ek zammı hayal ediyorlardı..!

Ve ilk raunt!

İktidarın listesi Yargıtay kontenjanı için yapılan seçimi kaybetti!

Nasıl olurdu?

Bu işte bir yanlışlık olmalı değil mi?

Ve ilk demeç AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’dan geldi.

“Bizim istediğimiz yapı oluşmazsa, yapılan seçimleri tanımaz, HSYK’yi gayri meşru sayarız.”

Ardından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın gürlemesi geldi..!

“Kaderimizi 12 kişinin seçimi değil, 55 milyonun seçimi belirler.”

Ve sonunda bir zamanların hızlı muhalifi, şimdilerin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş sazı eline aldı..!

“Yargı bağımsızlığı millet iradesinin üstüne çıkamaz. Hukuk da milli iradeyi yok sayamaz.”

Gördüğünüz gibi demokrasi kahramanları yongayı hep kendilerinden yana yontuyorlar! 9 yaşındaki çocuklara türbanı taktırırken özgürlüklerden bahsedenler, özgür iradeyle verilen oyları yok sayacaklarını açıklamadan çekinmiyorlar.

Kuvvetler ayrılığını görmezden gelip, her şeyi “milli iradeye” bağlayan zihniyet, HSYK seçimleri öncesinde gezdikleri bölgelerdeki adliye koridorlarında, başsavcıların makam koltuklarını işgal ederken, başsavcıları da el pençe divan durduruyorlar. Sonra da bu başsavcılar biz bağımsız yargının temsilcileri “Cumhuriyet’in Savcılarıyız” diye böbürleniyorlar.