İlk yarı değerlendirmeleri: Kayserispor

Yabancı hayranı gibi görünmek istemem ama bundan on beş sene önce ligimizde top koşturan Shota ile son on üç yılını yurt dışında ve bunun da son iki senesini Louis Van Gaal ve Dick Advocaat gibi futbol entelektüellerinin yardımcılığı ile geçirmiş Shota arasında dağlar kadar fark var.

Sezonun ilk yarısını kendi potansiyelinin ve beklentilerin üzerinde bir mevkide tamamlayan Kayserispor’un bu başarısında elbette Tolunay Kafkas’ın, hatta Ertuğrul Sağlam’ın önemli bir payı var ama bu iki isim de sarı kırmızılıların Shota ile yakaladığı başarıya ulaşamamıştı.

Kayserispor’un kadrosunun, ancak bir büyük takımın bir transfer döneminde harcadığı para kadar değeri olduğu düşünüldüğünde, başarı kaynağının sadece futbolcular olmadığı net bir şekilde görülüyor. Shota’nın programlı çalışmaları ve motivasyon başarısı, yönetimdeki idare ciddiyeti ve yirmi yaşındaki Furkan’dan otuz yedi yaşındaki Souleymanou’ya kadar sahaya çıkan her futbolcunun her şeyden önce kendi emeğine saygısı, sarı kırmızılıları ligin en sempatik takımlarından biri haline getiriyor.

Kayserispor’un futbol anlayışını kısır veya sıkıcı bulabilirsiniz fakat elindeki futbolcular itibariyle savunmayı ön planda tutmaktan başka bir çaresi olmayan ve bu sistemi neredeyse kusursuz uygulayarak geride kalan on yedi maçta rakiplerine sadece on iki gol şansı veren Kayseri ekibi, bu sayede, son beş haftasında tam on puan kaybetmesine karşın, ilk yarıyı dördüncü sırada bitirmeyi başardı.

Sarı kırmızılılar için ikinci yarı en büyük zorluk Kadıköy, Avni Aker, İnönü ve TT Arena statlarına gidilecek olması. Bu nedenle, en azından ilk yarı sonundaki yerini korumak için, Shota’nın öğrencilerinin bu maçları en az hasarla atlatmanın yanı sıra özellikle evindeki maçlarda kayıp yaşamamaları gerekiyor.

Bugünden bakıldığında gerek örnek stadı ve taraftarı, gerek aklı başında teknik direktörü, gerekse özverili futbolcuları göz önüne alındığında Kayserispor için sezonu ilk dörtte tamamlamak hiç de imkânsız değil.