Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İlkel Düşünceden Kritik Düşünceye

İlkel Düşünceden Kritik Düşünceye
 

Düşünme çeşitleri


Bilindiği üzere, İnsanın en önemli özellik ve aktivitelerinden biri çok çeşitleri olan düşünmedir. İlkel insanın düşüncesi, ayının karşısında “işte bir ayı, şimdi beni yiyecek” derken edilgen; “bir araç yapıp kendimi savunmalıyım” derken etkin; araç yapmak için sivri taş ile sopayı bir araya getirmeyi düşünürken sentezcidir. Bunların tümü de somutun düşüncelerinin ürünü olduğundan İlkel insan somut şeyleri düşünüyordu. Konuşmanın başlayıp gelişmesi bilgi birikimini hızlandırıp, insanı soyut düşünmenin kıyısına ulaştırdı. Ama soyut düşüncenin gelişmesi için, uygar toplum döneminde sınıf farklılaşmasını, din adamları sınıfının doğuşunu, tapınak okullarının açılmasını beklemek gerekiyordu. Karmaşık sorunları çözmenin (veya çözdüğünüzü sanmanın, ya da iyice kördüğüm etmenin) bir yolu, onları daha yüksek soyut düzeylerde ele alarak, o sorunları karmaşıklaşmadan önceki geçmişlerinden tutturarak kavramaya çalışmaktır. Toplumlarda somut düşünmenin ilerlemesi için bile anımsama, düşleme yetmedi, iletişim gerekliydi. Aynı zamanda, İlkel insanın düşüncesinin benzetmeci, simgeci ve sınıflandırıcı olduğu söylenebilir. Sosyolog Durkheim, somut bir hayvan ya da bitki (totem) simge kullanılmadıkça ilkel insanın karmaşık klan örgütünü kavrayamayacağını söyleyip, buradan giderek, insanın totemine, tanrısına tapınırken aslında toplumuna tapındığı sonucuna varan bir din açıklaması geliştirmiştir. Gerçekten ilkel toplulukların kendilerini çoğu kez yedikleri bir hayvan, bitki ya da çevrelerinin bir doğal özelliği ile adlandırdıklarını görürüz ki buna “totem” denilmektedir. Zamanımızın bilimsel düşüncesi de simgecidir. Ama ilkel insanın simgeci düşünüşü soyutu somut ile anlatma zorunluluğundan doğmuş iken, zamanımızın simgeci düşünüşü ise, tam tersine, genel ve karmaşık somutları ve soyutları basitleştirerek anlatmak ihtiyacı doğmuştur. Benzetmeci, simgeci ve sınıflandırıcı düşünen ilkel insanın düşüncelerinin başlıca konusunu, kuşkusuz en önemli sorunları, geçim, savunma ve üreme sorunları oluşturuyordu. Mağara ve kaya resimlerinde hayvanların bolluğu, av sahneleri, düşüncelerinin bir konusunun geçim ve (hayvanlara ve doğaya karşı) savunma; abartılmış gebe kadın heykelcikleri, öteki önemli konusunun üreme olduğunu yansıtmaktadır.

İlkel topluluklarının kafalarında “boyun eğme, yalvarma, yakarma, dize, ayağa kapanma” kavramları yoktu. Bu kavramlar yöneten, yönetilen farklılaşmasının ortaya çıktığı eşitsiz, sınıflı uygar toplumda oluştu. Uyrukların yazgısı nasıl kralın elinde ise, insanların ve tüm varlıkların yazgısını elinde tutan bir yaratıcının ve cenneti cehennemi ile sınıflandırılmış öte dünya kavramlarının eklenmesiyle, dinsel düşünüş tamamlanarak, tarımsal üretimin egemen olduğu uygar toplumların düşüncesi olacaktı. İlkel topluluktan uygar topluma dönüşümde, düşünüşte sihirsel düşünüşten dinsel düşünüşe bir geçiş oldu.

“Zekâyı kullanarak bilgileri bir araya getirmek ve gerçeğin anlaşılması için gösterilen zihinsel etkinlik”, düşünmek olarak bilinir. Klasik tanımıyla insanı diğer canlılardan ayıran aklın bir fonksiyonu olan düşünme,  Aristoteles’e göre ise, insanı hayvandan ayıran belirgin bir özniteliktir, kişinin bağımsız ve kendine özgü eylemidir. Düşünme, karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama yetisidir. İnsan için sadece “düşünmek” yetmez, aynı zamanda bir şeyi kritik düşünmek gerekir. Dolayısıyla bilinçli bir düşünme, problemi çözmek ve vereceğimiz kararları doğru bir şekilde verebilmek için önemlidir. Kritik düşünmeyi anlamak için Kritik kelimesini anlamak gerekir. İngilizce karşılığı olan “critical” , etimolojik olarak Yunanca “critic”, “kritikos” ya da “kritike” sözcüklerinden türetilmiş ve Latinceye “criticus” olarak aktarıldıktan sonra, farklı dillerde “yargılama, değerlendirme, ayırt etme” anlamında kullanılmaya başlanan bir kavramdır. Diğer bir ifade ile kritik, herhangi bir şeyi iyi veya kötü yönleri açısından değerlendirme anlamına gelmektedir. Çağdaş öğrenme kuramının önemle vurguladığı temel insan özelliklerinden biri kritik düşünmedir. Kritik düşünme kavramının ise Sokrates’e kadar dayandığı bilinir. Kritik düşünme; araştırma, sezgi, mantık ve deneyime dayanan, evrensel değerleri olan bir süreç olarak her yönlü düşünmeyi, bazen de karşıt düşünmeyi gerektirir. Temelinde; kendi düşüncelerimizi gözlemleyebilme ve bunları anlamlandırabilme yeteneği yatar, sorunları daha bilinçli olarak çözme ve etkili karar vermeyi sağlar.  Kritik düşünme, bilgi ve zekâmızı bir konu hakkında en mantıklı, rasyonel ve doğru sonuca etkin bir şekilde varmak için kullanmamızı sağlayan ve akılcı düşünmenin önündeki sayısız engeli tanımlayıp üstesinden gelmeye teşvik eden süreci, düşünmeyi analiz etme ve değerlendirme sanatıdır.  Konunun olumlu ve olumsuz taraflarını değerlendirmekten, olaya objektif bir açıdan bakabilmek için güçlü ve zayıf yanları tanımlamak gerekir. Kendi düşüncemizi ve başkalarının fikirlerini daha iyi anlayabilmek ve düşünceleri açıklayabilme becerimizi geliştirmek için gerçekleştirilen aktif, organize ve fonksiyonel olan bilişsel süreçtir, kritik düşünme.

Bizler, bağımsız ve derinlemesine akılcı ve doğru düşünebilmek demek olan kritik düşünebilmeyi becerebiliyor muyuz?

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..