Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

IMF… Dünya Bankası…Türkiye…

IMF… Dünya Bankası…Türkiye…
 

IMF… Dünya Bankası…Türkiye…

Zaman sürekli akıp gidiyor. Akarken de her şeyi değiştiriyor. Davranışlar, politikalar, yöntemler yeni trendlere uygun bir biçimde sürekli revize ediliyor. Global politikalarda tabii ki bu değişimden nasibini sürekli alıyor. Uluslar arası sermayenin değişmeyen tek amacı ise girebildiği her yerde en çok ve en kolay karı elde edebilmek. Bu uğurda insanın hiç değeri yoktur. Sadece iyi kar etmek önemlidir ve bunun içinde her türlü aktörler kullanılabilir. Örnek olarak ABD nin ırak işgalini gösterebiliriz. Bu olayda uluslar arası sermaye ABD ni aktör olarak kullanmıştır ki, günümüzde bu amaç için bir orduyu kullanmak uluslar arası sermayenin en son kullanacağı yöntemdir. Çünkü savaş ister istemez kazanç materyallerine de zarar vermektedir.

Yirminci yüzyılın ortasından beri Dünya Bankası(DB) ve IMF uluslar arası sermayeye, kazanç materyallerine zarar vermeden sömürü olanakları vermektedir. Sömürülecek ülkeler devamlı takip edilerek gerektiğinde her türlü müdahale yapılmaktadır. Başka bir deyişle, uluslar arası sermayeye borçlu ülkeler, işbirlikçi iktidarları sayesinde daima bu kuruluşlar tarafından yönetilirler. Bu iktidarların en ufak bir sapma girişimleri bile en ağır bir şekilde cezalandırılır. 1950 den sonraki siyasi tarihimizde (27/mayıs/1960 devrimi hariç) bunun örnekleri bolca mevcuttur.

IMF ile stant by anlaşması olmadığı dönemlerde kimse sanmasın ki, ülke iktidarların tercihi doğrultusunda yönetiliyor. Dikte edilmiş olan kurallar uygulandığı sürece adı geçen kuruluşların size karışmaması, hatta sizi övmesi kimseyi aldatmasın. En ufacık bir sapmada gereğini yaparlar. Onlar için insanın hiçbir değeri olmadığı için, politikacıların ne söylediği ile hiç ilgilenmezler. Sadece yaptıkları önemlidir.

Türkiye son dönemde Kemal Derviş ile aleni olarak IMF yönetimini uygulamaya başladığında, seçim mitinglerinde sayın Erdoğan’ın “IMFyi kovacağız” diye net ve açık tavır alışı hala kulaklarımızdadır. Ancak mevcut sistemi harfine dahi dokunmadan uygulamış, bu sayede statik ve tüketim amaçlı bol yabancı sermaye ülkeye gelmiş, tabiri caizse ülke bir lale devri yaşamıştır.

Gelen ekonomik kriz, yaşanan lale devrinin bitimidir. Tiyatronun bu perdesi kapanmıştır. Şimdi uluslar arası sermaye yeni bir sahne için IMF kanalı ile devrededir ve yeni bir IMF programı için diretmektedir. Göründüğü kadarı ile hükümet buna direniyor. Acaba öylemi? Artık IMF yi istemiyor muyuz?

Sır gibi saklanan IMF programının basına sızan bazı maddeleri – ki AKP bu maddelere karşı- durumun hiçde öyle olmadığını gösteriyor. Söz konusu edilen maddelerden biri, vergi toplamanın özerkleştirilmesi, ikincisi de belediyelere aktarılan paralarda kısıntı.

İkinci maddeden başlarsak; iktidar her şeye rağmen popülaritesini kaybetmiş, ve siyaset tarihinin tozlu raflarına doğru yola çıkmıştır. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak isteyenler (belkide kendilerini suçlu hissediyor ve korkuyorlar) oynuyabilecekleri kozları kendilerince uygun zamanda oynamaktadır. Türban konusu, ergenekon davası, AB ye giriyoruz imajı yaratma oyunları, bunlardan bazılarıdır. Halkı kendi tarafında tutabilmenin en kestirme yollarından birini de belediyeler olarak görmektedirler. Belediyelerin bu konuda açıkça kullanıldığı aşikardır. Bazı bakanların “Bizden olmayan belediye zor hizmet eder” şeklindeki cumhuriyet tarihinde görülmemiş tehditleri, sayın başbakanın sanki genel seçimlerde oy isteyen siyasi parti başkanı gibi, üstelik yasal olmamasına aldırmadan mitingler düzenlemesi belediyelerin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Diğer maddeye iki açıdan itiraz edilebilir. Birincisi IMF ikidebir hükümetlerle uğraşmaktan bıkmış vergi toplanmasında hükümet etkisini azaltmak, bu sayede çıkarlarını oluşacak kurumla daha rahat koruyabileceğini düşünüyor olabilir. İkincisi de hükümetin vergi konusunu silah olarak kullanmasına son verecek bir durumdur ki, AKPnin bunu kabul etmesi çok zordur.

Bu önlemler yerel seçimler için geçerli olamaz. Öyle ise IMF ikiyıl sonraki genel seçimleri düşünüyor. Görülüyor ki, ağırlığını iki yıl daha artarak devam ettirecek olan ekonomik kriz dış borçların çevrilmesinde zorluklar doğuracak. Bu da IMFnin işine gelmiyor.

Bir yandan ekonomik kriz ile düşen popülarite bir yandan elden alınmak istenen en önemli silahlar. Bu genel seçimlerde AKPnin sonu olur.

Başta da belirttiğimiz gibi uluslar arası sermaye insanı düşünmez. Partileri ise hiç düşünmez. Yeni partiler, yeni Kemal Derviş’ler her zaman bulunur.

Ta ki, Atatürk devrimlerine sımsıkı bağlı, halka doğruları anlatıp birlikte bu sorunları aşacak bir iktidar gelene kadar.

Esen kalın. 15/3/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..