- Kategori
- Kent Tarihi
İnebolu’ da şapka bayramı

Bugün, 25 Ağustos 2007, İnebolu’da bayram vardı. Atatürk’ün İnebolu’ya gelişinin 82. yıldönümü ve Şapka ve Kıyafet Devrinin 82. yıldönümü törenlerle kutlandı. Altmışlı yıllarda çocukken köyden bayramlıklarımızı giyip yaz günü geldiğimiz bayramın bu bayram olduğunu anlıyorum şimdi. Yetmişli yıllarda kimi zaman okula çağrılıp gittiğimiz kimi zaman ailece toplanıp izlediğimiz bayram da bu bayramdı.
İnebolu’nun iki özel bayramı vardır. 9 Haziran 1921’in yıldönümü olan İnebolu’nun kurtuluş bayramı ve 25 Ağustos 1925’in yıldönümü olan Şapka Bayramı.
Bugün sabah erken saatte bandonun çaldığı marşlarla başladı bayram, resmi tören yapıldıktan sonra öğleden sonra 13:30’da deniz kıyısındaki Zafer Yolu üzerinde kutlamaların yapıldığını öğrendim.
Bugün iki hayal kırıklığı yaşadım.
Saat 13:30’da kutlama alanına gittiğimde ilk hayal kırıklığı çok az izleyici olmasıydı. Çocukluk yıllarımda bütün o yolun dolduğunu anımsıyorum. Bugün o kalabalıkları bulamamak hep aklıma takıldı gün boyunca. Fotoğraf çekmek için Sanayi ve Ticaret odasının önündeki beton platform üzerinden töreni izledim. Tam yanımda duran ve İstanbul’dan yalnızca bu bayram için gelmiş yaşlıca bir hanımın endişeleri yanındakiyle konuşmasına yansıyordu. Kulak misafiri olduğum bu konuşmalardan sonra hem ilginin azlığı hem de oralarda dolanan kara çarşaflılarla ilgili görüşlerimizi paylaştık.
Denizde uzakta demir atmış, Donanmamızın bir gemisi vardı. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri İnebolu’ya çok ilgi gösteriyorlar. İnebolu halkının Kurtuluş Savaşındaki katkılarına teşekkürlerini bu ilgileriyle ifade diyorlar. Türkocağı binasının restorasyonu, İnebolu’ya çeşitli anıtlarını kazandırılması Silahlı Kuvvetlerimizin katkılarıyla oldu.
Tören başlamadan önce tüm okullardan ikişer öğrenci bayrağımızı ve okullarını flamalarını ellerine almışlar bekliyorlardı. Protokoldekiler gelince bu bekleyiş sona erdi. Bando marşlar çalmaya başladı, yakıcı sıcağın altında çoğu koyu renk elbiseli bir grup yolun başında arabalarından indiler ve yürümeye başladılar.
Küçük yerlerde törenlerde her yana baktığımızda tanıdıklar vardır. Protokolde tanıdık kişiler vardır, seyirciler aşina yüzlerdir, öğrenciler ya bir komşu ya da bir tanıdıktır, programı sunan bir akrabadır. Sunuş güzel olunca sevinirsin. Bugün de öyleydi.
Atatürk için saygı duruşu ve bandonun çaldığı İstiklal marşından sonra törenin en sıkıcı bölümü başladı. Belediye Başkanı, İnebolu Kaymakamı ve Kastamonu Valisi uzun konuşmalar yaptılar. Özellikle valinin konuşması uzadıkça izleyiciler iyice sıkıldı. Konuşmalardan sonra çok güzel bir program izledik. Atatürk’ün İnebolu’da yaptığı konuşmalardan bölümler okunduğunda etkilenmemek olanaksızdı.
Ülkemizin çeşitli bölgelerinde gelen halk oyunları ekipleri güzel gösteriler sundular. Mersin, Zonguldak, Edirne, Giresun’dan gelen gençler yörelerinin oyunlarını oynadılar. Ülkemizin çeşitli yörelerinin güzel oyunlarını izlemek çok güzeldi ama günün ikinci hayal kırıklığını burada yaşadım. Ülkemizin birçok yöresi vardı ama İnebolu yoktu. Heyamola ekibini arayan yalnızca ben değildim.
Sırası gelen ekiplerin gösterilerini izlerken sırası geçenleri izlemek çok ilginçti. Çalan müziğin havasına kendilerini kaptırmışlar, denizin hemen kıyısında, çalan müziğin yörelerinin oyunlarını kendi kendilerine oynuyorlardı.
Türkocağı binasında Atatürk’ün balmumu heykelinin açılışı vardı. Tören tamamlandıktan sonra binaya girdim (1). Güzel bir heykel ve güzel bir köşe olmuştu. Heykeli yapan Yılmaz Büyükerşen de törene katılmıştı.
Akşam hava karardıktan sonra önce havada yavaş yavaş yükselip göğün derinliklerin kaybolan ışıklar göründü. Havai fişek gösterisi İnebolu üzerinde rengarenk bir renk cümbüşü yarattı.
Şimdi gece yarısı ve artık sessizlik var. Hareketli bir bayram gününün gecesinde bir sessizlik. Havai fişeklerin dumanı dağıldı, gökyüzünde ay batıya doğru ilerliyor, iki gün sonra dolunay olacak.
(1) İnebolu’da Atatürk’ün balmumu heykeli: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=59673