Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '18

 
Kategori
Siyaset
 

İngiltere Başbakanı May’in Muhafazakar Partideki Ekim 2018 Konuşması (III)

İngiltere Başbakanı May’in Muhafazakar Partideki Ekim 2018 Konuşması (III)
 

Muhafazakârlar olarak ülkenin tümünü dikkate alan bir parti olmalıyız.

Bugün, geçmişte Partimizi hiçbir zaman desteklemeyen, oyunu İşçi Partisine veren milyonlarca insan, ana muhalefetteki İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn'in yaptıklarından dehşete kapılmıştır.

İşçi Partisine oy verenler; iyi, ılımlı ve vatansever bir partiyi, ulusal menfaati en öne alan partiyi desteklemek istiyorlar. İlgilendikleri konularda çözüm sunan ve Britanya’nın tüm çeşitliliklerine uyum gösteren bir partiyi arıyorlar.

Bu ülkedeki herkese, aranan bu partinin Biz Muhafazakârlar olduğumuzu göstermeliyiz. Geçmişimizi en iyi koruyan ancak değişimden korkmayan bir parti. Öyle bir parti ki vatansever fakat şovenist (aşırı milliyetçi) değil. İş yapmanın önemine inanan ancak işletmelere hesap sormaktan da korkmayan bir parti. Hükümetin iyi şeyler yapabileceğine inanan ancak hükümetin her ihtiyacı karşılayamayacağını bilen bir parti.

Hayattaki başarınıza inanan, ancak bu başarınızın kimi sevdiğinize, inancınıza, cildinizin rengine, ailenizin kimler olduğuna veya nerede büyüdüğünüze göre tanımlanmayıp, Sizin yetenekleriniz ve sıkı çalışmanıza bağlı olduğuna inanan bir parti.

Öyle bir Birlik Partisi ki sadece dört gururlu milletten değil, tüm insanlarımızdan oluşan bir Birlik partisi. Öyle bir Parti ki birkaç kişi için değil, çok sayıda kişi için değil ama sıkı çalışan ve elinden gelenin en iyisini yapan herkesin partisi. Ve Biz ideolojiye takılan değil, kalıcı ilkeleri motivasyon edinen bir parti olmalıyız.

Bana göre tüm insanlarımızı kucaklayan parti üç kavramla ifade edilebilir. Güvenliği öne alan, Hürriyetlere sahip çıkan ve Fırsat Eşitliğini sağlayan  bir Parti.

Ülke dışından gelen tehditlere karşı güçlü savunması olan, içerdeki tehditlere karşı iyi korunan bir güvenlik politikası. Toplumu koruyan, polis kuvvetlerimizin cesur erkek ve kadınları tarafından desteklenen bir güvenlik politikası. Bireyler ve aileler için güvenlik politikası; iyi bir işte çalışma imkanı, kendinize ait bir evinizin olması ve yaşlılıkta huzura sahip olmak. Ve özgürlüğün temelini teşkil eden bir Güvenlik. 

Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hareket özgürlüğü. Hükümetin sizin için yaptıklarından ziyade, Sizin kendiniz için karar verebilme özgürlüğü. Büyükanne ve büyükbabalarımızın, atalarımızın  tiranlığa karşı savaştığı özgürlük. Sovyetler Birliği çöktüğünde Doğu Avrupa'yı saran,  egemenlik ve bağımsızlık içinde milletlerin yeniden doğmasına yol açan Özgürlük.  Halâ Bugün Dünyamızda çok sayıda insana tanınmayan Özgürlük.

Ancak özgürlük her zaman sorumluluk ile birlikte olmalıdır. Beğenmeseniz, doğru bulmasanız bile Yasalara uymak. Gelecek nesiller için çevremizi korumak bu kapsamdadır.

Ve özellikle de kamu hizmetinde olan Bizler sözlerimizin ve davranışlarımızın diğer insanlar üzerindeki etkisini dikkate almak sorumluluğunu bilmeliyiz.

Öncelikle güvenlik içinde ve özgürsek takiben Bize fırsatlar gelecektir.

Fırsatlar, kendi geleceğinizi kendi elinize alabilmektir.  Hayal edebilmek, çabalamak ve daha iyi bir yaşama ulaşmak fırsatı. İngiltere’ye babanız Pakistan'dan bir uçakla gelmiş olabilir. Ama Siz zaman içinde yükselebilir ve Hükümette İçişleri Bakanı, Kabine üyesi olabilirsiniz.  Büyükbabalarınız, İngiliz hakimiyetindeki eski kolonilerden (Windrush kuşağı) İngiltere’ye göç etmiş olabilir ama Siz Londra'nın bir sonraki Belediye Başkanı olabilirsiniz. İlk çocuğunuza hamile ve bir kız arkadaşınızın sorunlarıyla ilgilenmek durumunda olsanız bile İskoçya'nın bir sonraki ilk Bakanı olabilirsiniz. Biz Muhafazakâr Partisi fırsatlar partisiyiz.

Muhafazakarlar olarak bizim prensiplerimizi Ulusal Sağlık Hizmetimizden (NHS) daha derin veya daha kişisel olarak kapsayan bir kurum yoktur. NHS her erkeğe, kadına ve çocuğa hasta olduğunda, bakım göreceği garantisini verir ve bu herkesin bilincinde yerleşmiştir.

Biliyor musunuz hayatınızı yaşamak, ileride ihtiyacınız olan tedaviyi karşılayamayacağınız konusunda hiç endişelenmeden yaşamak, ne kadar büyük bir özgürlüktür. Bir ülkenin tüm yeteneklerinden en iyi şekilde yararlanabilmesi ne kadar büyük bir fırsattır.

Ulusal Sağlık Hizmeti, herkes içindir. İhtiyaç anında ücretsizdir. Daima klinik seviyede bakım sağlanmakta ve ödeme yapılması sözkonusu değildir. Bu prensipler ülkemizin kromozomlarında, DNA'sındadır. Muhafazakârlar her zaman bu prensipleri koruyacaktır.

Gerçekte  Muhafazakârlar yaşamlarının çoğunda bizim, bu ülkenin sağlık sistemine (NHS) destek verdiler.  Ve bu yıl yetmişinci kuruluş yılında doğum günü hediyesi olarak;  NHS’ye tarihinin en büyük nakit kaynak artışını, her hafta 394 milyon sterlini sağlamaktan gurur duyuyoruz.

Ve karşılığında, NHS her peninin-kuruşun ön saflarda, yurttaş nezdinde,  bir fark yarattığından emin olmak için yeni bir uzun dönem plan üretecek. Bir dahaki sefere birilerinin Muhafazakârların sağlık sistemini ( NHS) önemsemediğini duyduğunuzda, onlara bu ekstra fonu hatırlatın. Arta kalan boş zamanlarında NHS'de çalışan Muhafazakâr milletvekillerinden bahsedin. Muhafazakâr Başbakanın, şekerini ayarlamasına yardımcı olan yerel sağlık sistemi harika çalışanları sayesinde, işini yaptığından ve Onlara teşekkür ettiğinden bahsedin.

Kanserle Mücadele: Onlara Konut İşlerinden sorumlu sekreterimiz James Brokenshire hakkında bilgi verin. Geçtiğimiz yıl James,  Queen Mary Hastanesinde yeni Kanser Merkezi'ni açmıştı.  Birkaç ay sonra kendisi kansere yakalandı. Aldığı titiz sağlık tedavisi O’nun iyileşmesine yardımcı oldu ve şimdi de Kabine'de yine hizmet ediyor.

Kansere, herbirimiz herhangi bir zamanda yakalanabiliriz. Birkaç yıl önce, vaftiz kız kardeşime kanser teşhisi konuldu. Tedavi gördü ve iyileşir gibi oldu. Ancak kanser tekrar geldi. Geçen yaz bana başka bir Noel görmeyi umduğunu söyleyecek bir metin gönderdi. Ama O yeni Noel’i göremedi, kısmet olmadı. İstatistiklere göre ileride yarımıza (1/2) kanser teşhisi konacak. Hepimiz kanser olan birini tanıyoruz. Tedaviyle hayatta kalma oranları artıyor, ancak Biz diğer ülkelerin gerisinde kalıyoruz.
Bugün, 70. Doğum günü yatırımımızla finanse edilen yeni bir Kanserle Mücadele  Stratejisinin, sağlık sistemi (NHS) uzun dönem planında merkezi bir bölümü oluşturacağını ilan ediyorum.

Kanserden sağ kalma şansınızı artırmanın anahtarı erken teşhistir. Bağırsak kanseri için beş yıllık istatistiklere göre yaşama oranları erken yakalanırsa % 90'ın üzerindedir, ancak geç tanısı konduğunda bu oran % 10'dan azdır. Kanser Stratejimiz aracılığıyla, erken tespit oranını bugün %50 olandan (2’de 1), %75’e (4’de 3’e) 2028 yılında çıkaracağız. Bunu, bağırsak kanseri için tarama yaptığımız yaşın 60'dan 50'ye indirilmesiyle yapacağız. En son model tarayıcılara yatırım yaparak ve  Erken Teşhis Tanı Merkezleri kurarak yapacağız.İnsanların daha hızlı tedavi almasına yardımcı olan tedavi merkezleri,  ilk durak noktaları kuracağız. Bu, kanseri nasıl teşhis ettiğimiz konusunda önemli bir adım değişikliği olacak.

Bu, 2028 yılında, bugün teşhis edilenden 55.000 daha fazla kişinin beş yıl sonra da yaşayacağı anlamına gelmektedir. Kurtarılan her hayat, arkadaşlarınız ve aileniz ile değerli ekstra yıllar demektir. Kurtarılan her hayat, bir ebeveyn, bir eş, bir çocuk, bir yol gösterici annenin, zamanından önce sevdikleri birini kaybetme acısından kurtulduğu anlamına gelir. Ulusal Sağlık Sistemimiz her gün sayısız yaşamları kurtarıyor.

Ulusal Güvenlik: Ulusal güvenliğimizin tehdit edildiği konusu doğru değildir. Bu tür durumlar, makamımın sorumluluklarını en çok hissettiği durumlardır.

Cesur askerler ve kadınlarımızdan talep ettiğimiz, kendilerinin zarar görecekleri görevlendirmeler; vatandaşlarımızı korumak, müttefiklerimizi desteklemek içindir. Müttefiklerimizi desteklerken, Onların da gerektiğinde bizi desteklemelerini bekliyoruz. Uluslararası kuralları desteklememiz, kendi güvenliğimizin de Onlara bağlı olmasındandır. Suriye rejiminin Duma kasabasına kimyasal silahlarla saldırdığı, masum erkekleri, kadınları ve çocukları öldürdüğü durum buna örnektir.

Müttefiklerimizle kimyasal silah kullanımına müsamaha edilmeyeceğine dair bir mesajı Esad’a gönderdik. Esad'ın kimyasal silah tesislerini yok etmek için Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) jetlerini gönderdim. Başbakan olarak, bu çağrıyı yaptım ve hesabını vermeyi göze aldım.

Aynı durum, Birleşik Krallık sokaklarında kimyasal bir saldırı başlattığında Rusya için de geçerliydi. Beyan edilmeyen istihbarat memurları olan 23 Rus diplomatını kovma kararını aldım. Müttefiklerimiz, Rusya'nın istihbarat ağını zayıflatmak için aldığımız bu kararımıza destek verdi.

Parlamentoda İskoçya Ulusal Partisinden (SNP),  Liberal Demokratlara ve İşçi Partisi arka sıralarına kadar herkesten genel destek aldım. Sadece bir muhalif ses vardı, Jeremy Corbyn. O, güvenlik kurumlarımızın bulgularını reddetti. Saldırıdan sorumlu ülkenin, Rusya’nın, kimyasal silah uzmanlarımızın bulgularını kontrol etmesi gerektiğini önerdi. Suçu ait olduğu yere göndermeyi reddetti, bir de Onlara soralım dedi.  O’nun sadece Başbakan olduğunu hayal edin, yeter.

İşçi Partisi Muhalefet Lideri Jeremy Corbyn, diğerlerinin kendisini takip edeceğini umarak, Britanya silahsızlanmalı diyor. Ben hayır diyorum. Ülkemizi güvene almak için savunmamızı güçlü tutmalıyız. O “Güçlü NATO Rusya’yı kışkırtıyor” diyor. Hayır diyorum. Çünkü hürriyet ve güvenliğimizin garantisi güçlü bir NATO’dur. İnsancıl olarak poz veriyor. Yaşamları kurtarmak için askeri harekatın ancak Güvenlik Konseyi'nin onayıyla haklı olduğunu söylüyor. Orada ise Rusya veto ediyor. Hayır diyorum. Aklımızı, şuurumuzu Kremlin’in anlayışına terk edemeyiz.

Liderlik, doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmak ve sonucu görmek için cesaret ve kararlılığa sahip olmaktır. Brexit'te aldığım yaklaşım budur.

İngiltere’nin AB üyeliği hakkında uzun süredir partmizde anlaşmazlıklar yaşadık.  Dolayısıyla, bu hafta açıkladığımız çeşitli ve farklı görüşlerimizin olması sürpriz değil. Ancak Başbakan olarak benim işim, ulusal çıkarlara uygun olduğuna inandığım şeyi yapmaktır. Ve bu iki şey anlamına geliyor.
Birincisi, referandumun sonucuna saygı göstermek.  Milletvekilleri İngiliz halkından AB’den çıkma veya kalma konusundaki kararı almasını istedi. Kararı, Onların anlayışına, analizine bıraktık. Onlar da kararı uygulamayı Bize bıraktı. Onları hayal kırıklığına uğratmayacağım.

İkincisi, ayrıldıktan sonra komşularımızla iyi bir ticaret ve güvenlik ilişkisi kurmak.  Onlar bizim yakın dostlarımız ve müttefiklerimiz ve bu şekilde kalmasını sağlamalıyız. Ben Lancaster House'da böyle dedim. Manifestoda söz verdiğimiz şey budur. Ve bunu başarmak için son iki yıl boyunca gece gündüz çalıştım.

AB ile anlaşmayı benden daha çok arzu eden, iyi bir anlaşmayı isteyen kimse olamaz.  Ancak bu, hiçbir zaman keyfi, aşırı bir maliyetle anlaşma yapmak anlamına gelmez. İngiltere, eğer mecbur kalırsa, hiçbir anlaşma olmadan da Avrupa Birliği’nden korkmadan ayrılabilir. Ama konu hakkında dürüst olmak ihtiyacındayız. Anlaşmadan ayrılmak, sınırda tarifeleri ve masraflı kontrolleri uygulamak,  Birleşik Krallık ve AB için kötü bir sonuç olacaktır. Sorun ilk başta zor olurdu, ama İngiliz halkının esnekliği ve yaratıcılığı bize yardımcı olurdu. Bazı insanlar anlaşma yapmadan Avrupa Birliğini bırakmamı istiyorlar. Fakat eğer bunu yapsaydım müzakere pozisyonumuzu zayıflatırdım ve AB'nin sunduğu her şeyi kabul etmek zorunda kalırdım.

Ve bu durum şu anda iki şeyden birini kabul etmek anlamına geliyor.

Ya Bizi fiilen  AB'de tutan her şeyi kabul etmek fakat ismen ayrılmak. Serbest dolaşımın olması, yıllık AB ödemelerini yapmak ancak diğer ülkelerle ticaret anlaşmaları yapamamak durumu.

Ya da bu ülkenin bir parçası olan Kuzey İrlanda'yı ayırarak O’nu AB'nin Gümrük Birliği'nde etkin bir şekilde bırakan bir anlaşma.

Ancak, bugün bu salondan net bir mesaj gönderelim: Bu seçeneklerden hiçbirini kabul etmeyeceğiz.  Referandumun sonucuna ihanet etmeyeceğiz. Ve ülkemizi asla bölmeyeceğiz. AB'ye saygıdan başka bir şey yapmadım. İngiltere aynı şeyi bekliyor.

Bir müzakerede, diğer tarafın önerdiği şeyi kabul edemezseniz, bir alternatif teklif sunarsınız. Yaptığımız şey budur. Bizim teklifimiz, mallarda kesintisiz ticaret sağlayan bir serbest ticaret anlaşmasıdır. Bu yaklaşım, üretim firmalarımızın güvendiği gecikmesiz tedarik zincirlerinde yüzbinlerce işi koruyacaktır. İşletmeler AB'ye ihracat yaptıklarında epey maliyetli olan kontrollarla karşılaşmazlar ve böylece güvenle yatırım yapabilirler. Ve bu durum kıymetli Birliğimizi koruyacak - Kuzey İrlanda ile olan kesintisiz, sarsılmaz barış ve istikrar bağımız hiçbir değişiklik görmeyecektir.

Basit bir serbest ticaret anlaşması ile veya en son teknoloji kullanılsa bile bu amaca ulaşılamaz. Bizim teklifimiz, Ortak Tarım Politikasından ayrılmak, kırsal kesimdeki halkımız için iyi olurdu. Sahil halkımız için de bu iyi olurdu. Ortak balıkçılık politikasından ayrılmak, tekrar bağımsız bir sahil devleti olmak iyi olacaktı. Ve Birleşik Krallık'ın İskoçya'da konuşlanmış en büyük balıkçılık filoları için, bunu İskoç Ulusal Partisi lideri Nicola Sturgeon'a söyleyeyim. İskoçya için ayağa kalktığını iddia ediyorsun, ama İskoç balıkçılarını sonsuza dek Avrupa Birliği Balık Avlama kotalarına (CFP) mahkum etmek istiyorsun. Bu “Daha güçlü İskoçya için” değildir ve İskoçya'ya ihanettir.

Bizim önerimiz, dünyadaki rolümüzü yenileyebilmek, diğer ülkelerle yeni ticaret anlaşmaları yapabilmek anlamına gelmektedir.  Paramızın kontrolü ile sağlık sistemimize (NHS)  daha fazla para harcayabiliriz. Kanunlarımızın kontrolü ile, karar verirken halkımıza daha yakın olabilir ve Westminster, Edinburgh, Cardiff ve Belfast'a güçlerini tekrar verebiliriz. Ve sınırlarımızın kontrolü ile, hiçbir İngiliz hükümetinin on yıllardır hiçbir şey yapamadığı bir şeyi yapabiliriz - bu ülkeye gelenlerin tam ve eksiksiz  kontrolünü tekrar yapabiliriz. Geri aldığımız göçmenlik yetkisiyle yapacağımız şey budur.

İnsanların serbest dolaşımı bir kez ve her şey için bitecek. Onun yerine yeni bir sistem tanıtacağız. Yeni sistemde hangi ülkeden geldiğiniz değil, hangi yeteneklere sahip olduğunuz esas alınacaktır. Tarihimiz boyunca göçmenler ülkemize çok büyük katkılarda bulundular ve bu katkıya gelecekte de devam edecekler. İhtiyacımız olan yeteneklere sahip olanlar, buraya gelmek ve sıkı çalışmak isteyenler hoş geldin karşılaması göreceklerdir. Ancak söz verdiğimiz gibi sayıları azaltabileceğiz.

Ve serbest dolaşımın sona ermesiyle, Britanyalı işletmelere, kendi genç insanlarımızı eğitmek, yetiştirmek ve üretkenliklerini artıracak teknolojiye yatırım yapmak için bir teşvik vereceğiz. Yani bu bizim teklifimizin amacı; sınırlarımızı, yasalarımızı ve paramızı kontrol altına almaktır.

Not- Aslında İngiliz Başbakanın konuşması yaklaşık 17 sayfadır. İlgi duyan okuyucularımız “Theresa May’s Conservative Party 2018 Conference Speech” sorgulaması  ile orijinal metne ulaşabilirler..

 

 
Toplam blog
: 182
: 1556
Kayıt tarihi
: 14.10.12
 
 

Elektronik Y.Mühendisiyim. Teknik alan dışında Tasarruf ve tutumlu yaşam, Kişisel Finans Yönetimi..