Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

İngiltere’nin Çelik Şehri, Sheffield

İngiltere’nin kuzeyinde, İstanbul gibi tepelerden oluşmuş bir kent Sheffield. Nüfus 530 bin civarında. Çelik üretiminden dolayı 19. yüzyıldan itibaren dünya çapında bir ün kazanır. İkinci Dünya savaşı sırasında Sheffield’ın çelik fabrikaları silah ve askeri mühimmat yapımında kullanılmaya başlanır. Bundan dolayı da Nazi Almanyasının hedefi haline gelir ve bombalanır. En kötü saldırı 12 -15 Aralık 1940 tarihleri arasında; 660 kişi hayatını yitirir ve çok sayıda bina yerle bir olur. 1970’den başlayıp 1980’lere gelindiğinde diğer ülkelerle rekabette yenik düşen İngiltere’nin çelik endüstrisi eski gücünü tamamen yitirir. Gerçi Sheffield denince İngiltere’de hala çelik akla gelir; bıçaklar, makaslar, kaşıklar, çatallar burada yapılır, ama gene de o eski görkemli günlerinden pek eser yok. Bir zamanlar kapalı gişe oynamış olan Full Monty filmini duymuşsunuzdur. Sheffield’da çevrilmiş olan bu filmde, kriz döneminde işsiz kalan bir grup adamın dahiyane(!) bir buluşla barlarda striptiz gösterileri yapmaya başlamaları anlatılır.


Sakın bu anlattıklarımdan Sheffield’ın ‘tozu dumana katmış’ bir sanayi kentinden ibaret olduğunu sanmayın. Beş nehrin birleştiği bir şehir burası ve tahminen 2 milyonun üzerinde ağaca sahip. Bu sayıyla diğer Avrupa kentlerinin başını çekiyor. Şehrin yüzde 60’ı yeşillik alan, yüzlerce park mevcut.


Nasıl yeşil olmasın? Bakın bugün 18 Haziran 2009. Yaz mevsimi. Dışarda hava gene kapalı. Ben kazağımla oturuyorum. Şu an yağmur yağmıyor. Şimdilik dinlenmekte hava. Öğleden sonra tekrar başlar. İşte bu yağmurla oluyor yeşil. Yağmurlar zaman zaman sel baskınlarına yol açıyor ve halk her yıl bundan büyük zarar görüyor.


Artık İngilterenin her kentinde olduğu gibi Sheffield’da da bir Türkiyeli topluluğu var. Değişik nedenlerle Sheffield’a yerleşmiş ve Türkiye’nin değişik katmanlarından gelmiş Türkler ve Kürtler... Kimi sığınmacı olarak gelmiş, kimi Türkiye’de bir tatil yöresinde garsonluk yaparken tanıştığı İngiliz kadınına gönül verip buralarda kalmış. Kimi iş kurmuş, kimisi de üniversitede öğrenci. Hali hazırda Sheffield’da Türklere ait 2 restaurant, 2 supermarket ve 2 kahvehane var. Bunlara ek olarak sayısız dönerci, pizzacı, sandviç dükkanları. Civar köylere gittiğinizde ille bir dönerciye, pizzacı Türke rastlarsınız.


Sheffield’da en sefil ortam Türk kahvelerinde... Bu kahvelerde saçı sakalı birbirine karışmış Anadolu insanları, içilen sigaranın yarattığı dumanaltı bir ortamda (evet, İngiltere’de halka açık yerlerde, kapalı alanda sigara içilebilen tek yer neresi diye sorarsanız, cevap: Türk kahveleri) kağıt, bilardo ve tavla oynar, oyun makinalarına para atar. Mutsuzluklarını yüzlerinden okursunuz. Sefil bir ortam, çünkü sadece zaman dolduruluyor bu kahvelerde; bizim kültürümüze yabancı bu Kuzey ülkesinden pek bir beklenti yok. Üniversitelerden, kütüphanelerden yararlanmak akıllara gelmiyor. İngiliz dilini öğrenmek için bir çaba yok. İngilizlerle iletişim az. Benzer insanların biraraya geldiği mekanlar kurulup Türkiye’deki alışkanlıklar burada aynen devam ettiriliyor.


Bodrum, Kuşadası, Marmaris gibi yörelerden gelenler var; Sheffield’ın yağmurlu havası, yabancılığı onlara hüzün veriyor. İngiliz kadınlarla yaptıkları evlilikler de pek uzun sürmüyor. Çoğunlukla oturum hakkı alındıktan sonra son buluyor ilişki. İngiliz kadınlarının eşitlikçi istemlerine kısa zamanda isyan başlıyor, kültür farklılığı, farklı beklentiler derken ipler kopuyor. Geri dönme planları yapılıyor yapılmasına, ama pek geri dönülmüyor. İyi kötü bir iş bulunuyor. Kebap işi sağolsun, dışarda yemeyi, içip sarhoş olmayı seven, sonra da acıkıp uyduruk kıymadan yapılma dönerin satıldığı dükkanlara hücum eden İngilizler sağolsun; zengin bile olunuyor!


Bu arada belirteyim, İngiltere’de lokanta sektörü ezici çoğunlukla yabancıların elinde. Sheffield’da şehir merkezinde şöyle bir çıkıp dolaşın; kolay kolay İngiliz yemeği yapan bir lokanta göremezsiniz. Onun dışında her çeşit mutfak var ama: Hint, Çin, Japon, Vietnam, Tayland, Meksika, İtalyan, Yunan, Türk, Lübnan, İran ve böyle devam ediyor. Niye böyle? İngiliz yemeği diye birşey yok mu? Bu soruların cevabı da bir başka yazının konusu olsun.

 
Toplam blog
: 8
: 996
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

İngiltere'de Sheffield kentinde yaşıyor ve tercüme işi yapıyorum. Kayseri'de doğdum. Ankara'da ünive..