Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanî derinliklere dalamıyoruz

İnsanî derinliklere dalamıyoruz
 

Dünya üzerinde sayısız insan yaşamaktadır. Yaşayanların hepsi de birbirinden farklı. Sayısız özellikleriyle, âdeta her bir insan bir dünya, her bir insan bir derya... Yani dünya içerisinde yaşayan dünyalar., derya içerisinde derinlikleri gittikçe artan, tahmini mümkün olmayan uç bucaksız bir derinlik. İnsan yaşamı boyunca bu dünyaları keşfetmekle, bu deryalara dalmakla geçiriyor ömrünü. Bu dünyaların her türlüsü, birer soru işareti olarak, birer bulmaca, birer puzzle olarak bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır.

Bir türlü bu dünyaları tanıyamayız, çözemeyiz. Ağaçları tanırsınız; çiçek açar, meyve verir, yaprak dökerler. Otları bilirsiniz, yeşerir, sararır, bir sonraki yılda yeşillenmek için uykuya yatar bilirsiniz.

Ya insan?..

İnsan öyle mi peki?..

Herkes insanları çok iyi tanıdığını söyler. Söyler söylemesine de her defasında faklı soru işaretleriyle karşı karşıya gelmekten kaçamaz. Gerçekten tam manasıyla insanları tanımak mümkün müdür?

Bence mümkün değil. Çünkü yıllarca beraber olduklarınız, yiyip içtikleriniz, aynı sofrayı paylaştıklarınız, dertleriyle dertlendiğiniz, sevinçleriyle sevindiğiniz, üzüntü, keder, mutluluklarını paylaştığınız insanlar; bazen öyle bir şeyler yaparlar ki, şaşırır kalırsınız. Âdeta buz keser, yere çakılmış gibi çakılı kalırsınız uluorta yerde. Hayret dersiniz, Yazık/yazıklar olsun dersiniz, tanıyamamışım daha sizi dersiniz. Yaşantınız alt üst olur, demorolize olursunuz, büyük bir iç ezikliği yaşarsınız.

İnsanın doğası gereği, mevcut özelliklerini kimse sonsuza kadar saklayamaz. Elbette gün gelir filizlenen bir ağaç gibi çıkıverir ortaya. İnanın hiç kimse kendisini sonuna kadar saklayamaz. Gerçek mizacı, onu mutlaka ele verecektir bir gün.

Herkes insan yaşamı boyunca çok sayıda güzel insan tanır/tanıdığını düşünür. Peki, ne kadar tanıdığını düşünür. İşte orası bir muamma! Deryaların derinliği misali, her insan halen belirlenmeyen bir derinliği vardır. Ve siz bu derinliğin neresindesiniz caba? Hiç düşündünüz mü? Belki sığ sularda yüzersiniz/yüzmeye çalışırsınız; ancak bir türlü derinliğini göremezsiniz. Muhakkak her insanın yaklaşılamayan, ulaşmakta güçlük çekilen, mümkün olmayan tarafları elbette vardır. İnsana has olan bu derinliklere ulaşmamız hayli zordur. Kimse buna inkâr edemez, tersini söyleyemez.

Çok kişilerle tanışıyoruz; -yeni tabirle- elektrik alma neticesinde, ancak çok az insanlarla ilişki kurabiliyoruz.

Yıllarca beraber olduğumuz insanları ne kadar tanıdığımızı söylesek de çoğu kez birbirimizi, kırıyoruz, döküyoruz, acıtıyor/acı veriyoruz. Bu en yakınımızdan tutun da en uzağımızdaki tanıdığımızı düşündüğümüz kişiler için de söz konusudur. Bu yüzdendir ki insan ilişkileri laçkalaşmış, deforme olmuş, stres içerisinde insanlar yalnızlaşmış. Buruk bir ruh hali içerisinde, doğal halimizden uzaklaştığımızdan olsa gerek; hesap-kitap üzerine kurulu olan bir dünyada, günübirlik yaşıyoruz/yaşamaktayız. İlişkilerdeki dengesiz ve düzensizliklerden dolayı, çok insanla karşılaşıyoruz; ama ileri dönük kalıcı ilişkiler kuramıyoruz. Bu yüzden şaşırmış vaziyette, kiminin üzerine çizikler çekiyor, kimini bir daha olmamak üzere hayatımızdan çıkarıyoruz.

İnsanları tanıyıp tanımamaktan önce; en önemlisi, insanın kendini tanıyıp tanımadığının öz eleştirisini yapması gerekir. Öncelikle kendini tanımalı, kendini geliştirmelidir. Çünkü ne yaparsak yapalım, yaptığımız her şeyde, bir taraf illa ki eksik kalıyor/kalacaktır. Hem insanlardan, hem insanlıktan uzaklaşıyoruz.

Kerim BAYDAK

 kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..