- Kategori
- Dünya
İnsan ve insanlık
Yazının bulunmasından sonra insanlık adına olay ve olguların doğruluğu artıp agızdan ağıza geçen ve doğru olamayanların ise azaldığı süreç başlamış oldu.
İletişimi kopuk birbirinden habersiz yaşayan kavimler yavaş yavaş iletişim içine girdiler tanışmaları hiç de barışçıl olmadı. Güçlü güçsüz, adil zalim kavramları hakimdi. Mekanın geniş olmasına özgü yaşam şartları içinde yaşayan insanları verimli topraklara sahip olma isteği düşmanın tekrar güçlenmesini engellemek için ya esir alıp dağıtmasına ya da öldürülmesine yol açıyordu. Bu süreç batıl olmayan dinlerin insanlığa yerleşmesine kadar sürmüştür. Daha sonraki uygulamalar vergi ve boyunduruk altına alma şeklinde devam etmiştir.
Günümüzde ise bireyin güçlü olup olmadığı değil, bilgili ve bu bilgisi ile farklılık yaratabilmesi önemlidir. Bu etkin bireylerin oluşturduğu toplum kendine özgü yaşantı biçimini de ortaya koyarak ulusal kimliğine katkıda bulunur. Dünyaya ait bilgileri sınıflama ve istatistiksel yöntemlerle basitleştirerek çevresine sunar ve olumlu etkileşimlerde bulunur.
İnsanlık tarih boyunca dünya bilgisinin açıklamasını aradı ve aramaya devam ediyor. İnsanlık gelişimi her bireyin katkısıyla beslenen bir gelişimdir. Bireyin gelişimini ayrı insanlık gelişimini ayrı görüyoruz. Bu iki olgunun birbiriyle ilişkisi olduğunu da biliyoruz. Toplum birey üzerine bilgileri toplar ve yorumlar. Bireyde toplanan iyi özellikleri insanlığa yükler. Kötü özellikleri ise bireyin kendisine. Bireyde oluşan olumsuz durumların nedenlerini araştırıp çözüm bulma yolları hızla devam etmektedir.
Kuşak çatışmaları artarsa insanlığın kötü yönde ilerlediği düşünülür. Birey olarak insan günümüz yaşamın tam güvenli olmadığını hissedebilir. Kazalar, kanun dışı olaylar, fakirlik, yalnız kalma korkusu, toplum baskısı, kötü planların değiştirilemez parçası olmuş insanlar vb. gibi korkular bireylerde bulunmaktadır. Yine de eski tarihinden günümüze kadar ki katbe kat korkunç olay ve korkulardan kanunların yaptırımları etksiyle arınılmıştır. Tüm dünyada olmuş olan yol kesmeler, köy basmalar, bedensel gücün ve kılıç, ok, mızrak kullanma yeteneğin hakim olduğu ve sonucunun ölümle sonuçlandığı kavgalar kısacası suç oranının günümüzle kıyasladığımızda ilerleyen zaman içersinde sürekli iyileştirilme yapıldığını görmekteyiz.
Günümüz suçların oluşma nedenlerinden bir çok kısmının insan nüfusunun artışı ve oluşan göçler sonucunda bu nüfusun ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaktaki zorluklardan kaynaklandığını görmekteyiz. Gündemler gelişirken, bireyin gelişimi gözle görülürken, insanlık gelişiminin olumlu veya olumsuz sonuçlarını ortaya koyduğunda farketmekteyiz. Bu durum toplumların gelişimini takip ve analiz etmemiz, değişimleri saptayıp ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında çözümler üretmemiz açısından sosyologlara görev düşmektedir.
Bireylerin neler yapabileceği ortadayken, insanlığın yapabileceği gelecektedir.
Bireysel ve toplumsal gelişim kendine özgü yapısı ve geçmişteki olumlu özellikleri ile geleceğe barışık olma sentezini gerçekleştirebilir. Bir çok çözüm, ekonomi psikolojisi ve sosyolojisinin çalışmalarında ortaya çıkabilir. Sosyologların toplum için, psikolog ve psikiyatri alanı da birey için çalıştığını biliyoruz. Ekonomik etkileşimin ilerlemesi için yapılan çalışmaların yanında birey ve toplum faydasına etki edecek yeni çözümler için de çalışmaların yapıldığını umuyorum. Bulunacak çözümlerin hem ekonomiyi hem de birey ve toplumu daha iyi yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Bu alanda yapılan çalışmaların ülkemizde de devam ettiği veya edeceği inancındayım.
Bireysel gelişimin yanında toplumsal gelişimi de görmeniz dileğiyle...
Resim: http://galeri.milliyet.com.tr