Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '09

 
Kategori
Haber
 

İnsancıl bir Dünya için yoksullukla savaşım

İnsancıl bir Dünya için yoksullukla savaşım
 

İnsanlığın vicdanına çağrı yapmak ne kadar geçerlidir, bilinmez… “Dünya, bu kadar yoksulluğu ve gelir dağılımı adaletsizliğini kaldıramaz” demek.. Orta yerde dilenmekle eşdeğer görülebilir… Belki daha yalın olmalı: Zengin ülke yönetimlerine ve o yönetimler üzerinde etkili çevrelere; “genelleşen yoksulluğun anaforunda, istikrarın maliyetinin artacağını” daha iyi anlatmak yararlı olabilir. Bir de savaşların dayattığı mali külfetlerin, yarattığı ekonomik ranta oranla zararlarını, aritmetik olarak ortaya koymak…

Vicdanların yoksullar, cüzdanların zenginler için daha aşina olduğu varsayımıyla, Dünya genelinde, yoksullukla savaşım için ortak payda yaratılması, duygusal değil gerçekçi olmaya bağlıdır.

“Balık tutmayı öğreten” yaklaşım, Marshall Planı veya IBRD ya da UNDP ile çok somuta inemedi; ancak şimdi önümüzde, denetimli Pazar ekonomisi temelinde ve iletişim çağının bilgi sermayesini fırsat eşitliğine dönüştürdüğü bir çevrimde, eskisine göre daha fazla olanaklar var… Yoksulluğu yendikçe, daha fazla insan ve doğamıza da layık olacağız…

Aşı, içme suyu, gıda gibi temel ihtiyaçlardan yoksun yaşayanların sayısı Dünya nüfusunun önemli bir çokluğunu oluşturuyor. Asya, Latin Amerika, Afrika’ya dağılmış en yoksul elli ülkede sekiz yüz milyona yakın insan yaşamaya çalışıyor. Dahası, “gelişmiş” ülkelerde bile evsizlik ve işsizlik artan göçlerle beraber en dramatik tabloları da beraberinde oluşturuyor. Böyle bir evrende kim kendisini güven içinde hissedebilir? Hangi yönetim istikrarın sözünü bol keseden verebilir?

Gerçekten tutulamayan sözlerden biri de 2000 yılında kayıtlanmış: Dünya liderleri on beş yıl içinde “çocuk ölümlerinin üçte iki, doğum sonrasında ana kayıplarının dörtte üç oranında azaltılması, kız ve erkek çocukların tamamının temel eğitim olanaklarına kavuşturulması ve salgın hastalıklarla etkin mücadele” konusunda verdikleri sözü yerine getirememelerine ilişkin mazeretlerini son ekonomik kriz öncesi çoktan yitirmişlerdi.

Ancak bu günlerde New York’ta BM de küresel krizden çıkışta yoksul ülkelerin de karar mekanizmalarına daha çok katılmasını isteyen bir toplantı başlayacak. Dünya ekonomik gelirinin yaratılmasında üretici ya da tüketici konumuyla kümülatif bir sorumluluk vardır. Herkes bundan payını, hakkınca almalıdır. Ekonomi karılırken, sofrada en son gelenin de söz söyleme hakkının gözetilmesi, daha adil bir dağıtım ve yeniden üretim için kaçınılmazdır. Dünya ticaretinde serbestleşme açılımlarının kapsama alanına ve yeni iş alanlarında sıklet dağılımına, yoksulların katılması, daha sürdürülebilir bir yaşam için de gereklidir.

Olası sonuçları sayılarla açımlanacak bu dileklere karşın, yaşanılmakta olan bir başka gerçek var: Son elli yıldır yoksul ülkelere 2 trilyon dolar dağıtılmışken, sadece son bir yıl içinde batık bankalara 18 trilyon dolar aktarılmıştır. O bankalar içinde Dünya Kupasına ev sahipliği yapacak Güney Afrika’nın kaç tane yurttaşının mevduatı vardır bilinmez. Bilinen diğer bir gerçek kayıtlı olanın yanı sıra, İsviçre gibi vahalarda, ulusal ekonomilerin optik alanından kaçırılan servet dağlarının önlenemez yükselişidir.

Yoksullukla mücadelede sosyal küreselleşme/dayanışma kadar ulusal gelişme önemlidir. Gerçekten, İspanya, Portekiz ve Yunanistan önce elle tutulur hale geldiler sonra AB ile daha da güçlendiler. Brezilya daha kibar davrandı, “IMF’ye borç” verdi; Arjantin deyim yerindeyse “kovaladı”.

Buna karşılık, IMF de Dünya Bankası da daha sosyal organizasyonlar haline gelebilir. Doların yalnızlığı tedricen giderilebilir.

Eğitim; işe dönük eğitim, teknolojik yatırım, yatırımların önünün alabildiğine açılması, kayıtlı ekonomilerde işleyen saydam emeklilik fonları ve sosyal Pazar ekonomisi yoksulluğu aşabilir.

Öylelikle, dünya ve Türkiye daha yaşanılabilir hale gelebilir..Yoksulluğun aşılması ve daha fazla zenginlik yaratılarak daha hakça paylaşılması, insancıl sol (sosyal) bir anlayışla olanaklı olabilecektir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..