Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kağıt Gemilerin Kaptanı

http://blog.milliyet.com.tr/hayrettinturan

18 Aralık '08

 
Kategori
Şiir
 

İnsanın yolculuğu

İnsanın yolculuğu
 

Bir yankıdır insanın yolculuğu, kendi sesini beklyen upuzun bir suskunluğun içinde.


OY HASO


Lan Haso senin kod adın ne

ilk tuttuğun dilek

sevdiğin kadın

en sevdiğin yemek

lan Haso senin umudun ne


Ben sizin türkülerinizi sevdimdi Haso

Öldüreceksen beni uykumda öldür

Yemlerken kuşları bir sabah rüyamda

Umut henüz koynumda namusumsa,

Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmazsa

Ben sizin en çok düğünlerinizi sevdimse

Ben sizin en çok bacınızı sevdimse Haso

Adı barış, adı Dilan, adı her mevsim bahar olan

Henüz rüyalarımıza ayak basmadıysa yalan

Ben en çok kürt böreğini sevdimse

Acılı sofranızı, dost sesinizi sevdimse Haso

Çiğ köftenizi, rakınızı, ben sizin en çok ağıtlarınızı

Yarası geçmişe gebe bir sevdadır sancısı,

yine de öldüreceksen beni uykumda öldür Haso

bilirim korkmuş eşek attan hızlı kaçar ama kaçmam

Haso sen iyi bilirsin sabrımı

Yüzümü güneşe döndüm peşindeki gölgeye rağmen

öldüreceksen beni uykumda öldür

aksi halde göz yaşlarım saplanır gözlerine

Ben en çok sizin sevdalarınızı sevdimdi Haso.

Kendi sesini bekleyen bir suskunluğun içinde.


BİR İHTİYAÇ MOLASI


Sabaha çıkıyordu saatler ve yorgundular

Bolu dağında bir yerlerde durdular

Sis vardı ve yağmur nazlanıyordu bulutuna

İnsanlar şaşkın ve uykulu gözlerle bakışıyordu birbirlerine

Sonra her ikisi de öylece yere bakarak düşündüler aynı şeyi

Bir ömür, kalan bir ömür bir kez daha görmeyeceklerini

Şu an burada gördükleri insan suretleri

Mola yerinde bir aşk yaşamalı insan dedi kadın

Sönen sigarasını hızlı nefeslerle içine çekiştirerek

Ölüme kalp masajı yapar gibisin dedi adam üstelik kendi hayatınla

Ben zaten ömrümce hep bunu yaptım dedi kadın içinden

Oturmak istemediler ve çay da içmediler bu yüzden

Büyük ve bakımlı akvaryumda benekli, kırmızı

ve kaymakam karısı gibi kibirli, arsız ve nazlı

salınan balığın patlak gözlerine baktılar bir süre sessiz

ve aşağılayan gözleri vardı paspasçı şişman kadının

paspasını ayaklarına çarptırdı balığa imrenen adamın

keşke dedi keşke gitmesek burada kalıp yaşasak

burada bu mola yerinde ikimiz şu tepedeki on haneli köyde

ineğimiz olsa, çocuklarımız, tezek yaksak dedi kadın içinden

seyyar satıcı şiveli bir oğlan sesi bozdu hayallerini

bir ağıt gibi bildirdi megafon vaktin bittiğini

vakit bitti dedi adam içinden ve bir otobüsün yolcularıyız nihayetinde

Diyarbakır’dan İstanbul’a yenik ümitlerle savrulan.

O kırmızı balık yalnızdı biliyor musun dedi kadın

Otobüse çıkarken kendi kendine içinden.


18 Aralık 2008 / Mola Yeri

 
Toplam blog
: 98
: 638
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde, 1971 Yılının soğuk bir Şubat Gecesi doğdu. İlk ve orta öğrenimini ..