- Kategori
- Şiir
İnsanın yolculuğu

Bir yankıdır insanın yolculuğu, kendi sesini beklyen upuzun bir suskunluğun içinde.
OY HASO
Lan Haso senin kod adın ne
ilk tuttuğun dilek
sevdiğin kadın
en sevdiğin yemek
lan Haso senin umudun ne
Ben sizin türkülerinizi sevdimdi Haso
Öldüreceksen beni uykumda öldür
Yemlerken kuşları bir sabah rüyamda
Umut henüz koynumda namusumsa,
Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmazsa
Ben sizin en çok düğünlerinizi sevdimse
Ben sizin en çok bacınızı sevdimse Haso
Adı barış, adı Dilan, adı her mevsim bahar olan
Henüz rüyalarımıza ayak basmadıysa yalan
Ben en çok kürt böreğini sevdimse
Acılı sofranızı, dost sesinizi sevdimse Haso
Çiğ köftenizi, rakınızı, ben sizin en çok ağıtlarınızı
Yarası geçmişe gebe bir sevdadır sancısı,
yine de öldüreceksen beni uykumda öldür Haso
bilirim korkmuş eşek attan hızlı kaçar ama kaçmam
Haso sen iyi bilirsin sabrımı
Yüzümü güneşe döndüm peşindeki gölgeye rağmen
öldüreceksen beni uykumda öldür
aksi halde göz yaşlarım saplanır gözlerine
Ben en çok sizin sevdalarınızı sevdimdi Haso.
Kendi sesini bekleyen bir suskunluğun içinde.
BİR İHTİYAÇ MOLASI
Sabaha çıkıyordu saatler ve yorgundular
Bolu dağında bir yerlerde durdular
Sis vardı ve yağmur nazlanıyordu bulutuna
İnsanlar şaşkın ve uykulu gözlerle bakışıyordu birbirlerine
Sonra her ikisi de öylece yere bakarak düşündüler aynı şeyi
Bir ömür, kalan bir ömür bir kez daha görmeyeceklerini
Şu an burada gördükleri insan suretleri
Mola yerinde bir aşk yaşamalı insan dedi kadın
Sönen sigarasını hızlı nefeslerle içine çekiştirerek
Ölüme kalp masajı yapar gibisin dedi adam üstelik kendi hayatınla
Ben zaten ömrümce hep bunu yaptım dedi kadın içinden
Oturmak istemediler ve çay da içmediler bu yüzden
Büyük ve bakımlı akvaryumda benekli, kırmızı
ve kaymakam karısı gibi kibirli, arsız ve nazlı
salınan balığın patlak gözlerine baktılar bir süre sessiz
ve aşağılayan gözleri vardı paspasçı şişman kadının
paspasını ayaklarına çarptırdı balığa imrenen adamın
keşke dedi keşke gitmesek burada kalıp yaşasak
burada bu mola yerinde ikimiz şu tepedeki on haneli köyde
ineğimiz olsa, çocuklarımız, tezek yaksak dedi kadın içinden
seyyar satıcı şiveli bir oğlan sesi bozdu hayallerini
bir ağıt gibi bildirdi megafon vaktin bittiğini
vakit bitti dedi adam içinden ve bir otobüsün yolcularıyız nihayetinde
Diyarbakır’dan İstanbul’a yenik ümitlerle savrulan.
O kırmızı balık yalnızdı biliyor musun dedi kadın
Otobüse çıkarken kendi kendine içinden.
18 Aralık 2008 / Mola Yeri