Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

İnsanların en tatsızı hiç değişmeyendir...

İnsanların en tatsızı hiç değişmeyendir...
 

"Tatlı bir insan" olmak için bu aşamadan mı geçmeli? Ama, bunu sık sık yapmamalı, "kabak tatlısı" olmamak için...


Bir  gün "Sözcük avı" denilen bir bulmaca çözüm... Sonunda, boşta kalan harfleri birleştirdiği ortaya "insanların et tatsızı hiç değişmeyendir" cümlesi çıktı. Çok beğendim ve bloğuma başlık yaptım.

ZAMANIN DEĞİŞMESİNDE HÜKÜMLERİN DE DEĞİŞECEĞİ İMKAR OLUNAMAZ....

Başlarken...

Bu başlık cümlesi, "değişen toplum gereksinimlerine yanıt verebilmek amacıyla hazırlanmış" olan Osmanlı Mecelle'sinin(1) "genel kurallar" bölümünde yer almaktadır..

Bu yasa, her ne kadar "toplumsal değişmeyi", esas alsa da, aynı saptamayı, "insan değişmesi" için de kabul edebiliriz...

Herakleitos(İ.Ö. 540-480), evrende her şeyin sürekli olarak bir değişim ve sürekli bir hareket halinde olduğunu belirtmektedir(2).

Bu değişin sürecinde insan da vardır. İnsan fiziksel ve biyolojik değişme ile birlikte zihinsel ve düşünsel değişmeye de uğrar...

Immanuel Kant, bu konuda,  "İyi bir geleceğin, toplumsal değişmelere değil, düşünce tarzındaki değişmelere ve her insanın manevi bağımsızlığını kazanmasına bağlı"(3) olduğunu söyler.

x     x     x

İNSANIN DÜŞÜNSEL DEĞİŞİMİ...

Bir kişinin, siyasi, sosyal, felsefi, ekonomik, dini ve benzeri düşünceleri zaman içinde değişebilir... Bu düşünce değişikliğini başlıca nedeni, o kişinin yaşadığı "zaman ve zemin koşulları"dır.

Bir "sağcı", solcu ya da bir "solcu" sağcı olabilir mi? Neden olmasın ki?

Örneğin, öğrencilik yıllarında Komünizme ya da Marksizme ilgi duyan bir kişi, yaşı ilerleyip yaşam içinde, ailevi ve toplumsal rollerinin olduğu bilincine varınca, daha farklı bir düşünce içine girebilir...Bir diğer kişi de, aileden ve çevreden gelen özendirme ile dinine bağlı muhafazakar bir insan olarak yetiştirilmesine rağmen, zaman içinde kendi özgür iradesiyle kazandığı deneyimlerden sonra dinsel inançlarında bir gevşemeye gidebilir...Tabi, bunların tersi de olabilir.

"Zaman ve zemin koşulları" dedik ya...İşte "BİZDEN" bir örnek...

Seksenli yılların ortalarında(1987), Rusya'da başlayan "açıklık"(glastnost ) ve "yeniden yapılanma"(perestroyka)  politikası ile SSBC dağılma sürecine girince, dünyada Marksist ve Komünist ideolojilerinin de etkinliği azalmaya başladı...

Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de "tepkisiz", "etkisiz"  ve de "işsiz"  kalan  "Marksist" ve "Komünist" görüşlü bazı kimseler, kendilerine göre "aykırı" kişiliklerini tatmin edecek yeni bir uğraş alanı arayışı içine girdiler. Bunlardan bir bölümü,"1970'li yılların aydınları(!?) gibi "sağ" ve "ılımlı sol" partilerin saflarında yer alarak "liberalleşirken",  diğer bir kısım "radikalleri " de ,"insan hakları  ve düşünce özgürlüğü"  gibi güzel değerleri paravan yaparak, "aşırı özgürlükçü demokrat" kimliği ile -- Milliyetçiliği çağdışı bir tavır olarak saymalarına rağmen -- "Kürt milliyetçiliğine" soyundular...

Bunun için etrafınıza ve medyaya bir bakmanız yeterlidir.

Bunlara bir şey demiyorum; değişebilirler...Ancak bu değişim "özde" olmalı, "samimi" olmalı, "siyasi ikbal" ve "ekonomik çıkar" içinde "sözde" olmamalıdır.

Bir örnek de "DIŞARIDAN" vereyim....

SOLCULARIN "İDOLÜYDÜ", SAĞCILARIN "SESİ" OLDU...

2010 yılı başlarında, Türkiye insanının, Zülfi Livaneli verdiği "barış konserleriyle" tanıdığı 85 yaşındaki Yunan besteci Theodorakis, mazisini inkar edercesine  "milliyetçi" çizgisiyle herkesi şaşırttı

Yunan besteci Mikis Theodorakis, daha gençlik yıllarında, ülkesinin sol kapılan ve bestelediği müzikle, Türkiye dahil, tüm dünya ülkelerindeki "sol akımların" ilham kaynağı olmuştur..."Dünya barışı" ve "halkların kardeşliği" yolunda attığı cesur adımlarla, "SOLCULARIN İDOLÜ" olmuştu..

Ondaki bu değişim, ilerleyen yaşına bağlayanlar, benim bloğumun ikinci başlığında ileri sürdüğüm, "zaman ve zemin koşullarında değişim" düşüncesini desteklemektedir.

Burada anlatılmak istenen, "zaman ve zemin koşullarında edinilen yeni bilgiler", insanın, "siyasi, sosyal ve felsefi" düşüncesinde değişmelerin olabileceğini vurgulamaktadır.

Önceki zaman, zemin ve koşullarda, özellikle de, tek yanlı bilgilenmeler ile, kendilerince bazı doğrulara ulaşmış, değişen zaman ve koşullarını doğrularına ters gören ve bu nedenle de "değişime direnenler" yok mudur?

İşte biz bunlara, "önyargı" ya da "peşin hüküm" diyoruz... Bunları kırmak çok güçtür. İşte bu nedenle, Albert Einstein "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur" diyerek, bana göre, bunlarla fazla uğraşmayın demeye getirmiştir.

"TATLI" BİR İNSAN OLMAK İÇİN DEĞİŞMENİZİ DE İSTEMEM DOĞRUSU...DEĞİŞİM "BİLİNÇLİ" OLMALI...

 

cdenizkent

 

NOT: Blog yönetiminden ricam, bloğumda "koyu ve italik" harflerle vurguladığım yerlerin aynen çıkmasıdır. Teşekkürler...

 

 --------------------- :

(1) Mecelle(Mecelle-i Ahkam-ı Adlye, Ahmet Cevdad Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan ve 1877 yılında yürürlüğe giren, 4 Ekim 1926'da yürürlükten kaldırılan "İslam Özel Hukuku"(Medeni Hukuk)...Erol Cihan, "Atatürk Hukuk İnkılabı Üzerine" ve Cahit Tanyol, "İslamiyet'te Lidiğer bir kısmı daaklik Mümkün mü?" İ.Ü. İnkılap Tarihi Enstitüsü Yıllığı-I, s.286

(2) Selahattin Hilav, 100 Soruda Felsefe El Kitabı, İstanbul, 1985,s.23

(3) Vadim Majuyev, Tarih ve Kültür, Ankara: 1987, s49

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..