- Kategori
- Aşk - Evlilik
İpekböceğinin aşkı

Çocukluğumda bir yerden elime ipekböceği yumurtaları geçmişti. Zamanı gelince yumurtadan tırtıllar çıkmaya başlamıştı. Onları beslemek için zamanımın bir kısmını dut yaprağı toplamak için geçirdiğimi hatırlarım. Tırtıllar yaprakları yedikçe büyürler ve sonunda kendilerini bir koza içersine hapsederler. Bu arada tırtılların çiftleştiklerine hiç dikkat etmedim. Acaba onlar da aşık olurlar mı?
Her insanın kalbinde bir koza olduğunu düşünüyorum, içinde potansiyel aşk ve sevgi olan bir aşk kelebeği. Bazı tırtıllar hiçbir zaman kelebek olamazlar ve kozalarının içinde ölürler. Tıpkı yaşamları boyunca gerçek aşkı tanımayanlar gibi. Ama kelebek olanlar...
Beklenmedik bir anda sevgi dolu delici bir bakışın kozayı delerek aşk kelebeğinin özgürlüğe kavuşması...
Önce ufak dokunuşlar, el ele tutuşmalar, yemek boyunca gözler yaşarana kadar gözlerini birbirinden ayıramamak, trafikte arabayla giderken her kavşakta kuralları hiçe sayarak öpüşmek, şimdiye kadar belki bir kaç kişiye zoraki söylenen o sihirli kelimeyi "Seni seviyorum." cümlesini defalarca karşılıklı olarak birbirine söylemek, kendine benzeyen akrtristin hiç bir filmini kaçırmadan birlikte izlemek, sık sık birlikte gülmek, birlikte yatıp, birlikte kalkmak, gece boyunca birbirine sarılmış durumda hiç kıpırdamadan gece boyunca birlikte uyumak, Semiha Yankı'nın seninle bir dakika şarkısındaki sevişmeyi 2 saate çıkarmak, saygı ve sevgi çerçevesinde, en kaba kelimelerin bile sevgilinin ağzında inci haline dönüşmesi, ve aşkı etiyle, kemiğiyle, duygularla bir bütün olarak yaşamak ve kendini tek vücut, tek ruh olarak hissetmek.
Ve aşkın hayal gücü, kararlılık, cesaret, inanç gücü ve yaratıcılık ile, yetenekleri geliştirdiğini fark etmek.
Ama ne yazık ki kelebeklerin ömrü çok kısa...