Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '13

 
Kategori
Dünya
 

Irak’ta neler oluyor?

Irak’ta neler oluyor?
 

Ortadoğu'daki ilk Türk kenti olarak bilinen Samarra bugün de çok önemli. Çünkü Irak’taki siyasi çalkantılar ve 2005’te yürürlüğe giren Yeni Irak Anayasası ile öngörülen Şiir, Sünni ve Kürt özerk bölgeleri içerikli bölünmüşlük yerli yerine oturabilmiş değildir. Buradaki ilginç çelişki de sanırım dikkatlerden kaçmamaktadır. Irak İslam toplumunun Şiiler ve Sünniler olarak bölünmüşlüğü karşısında neden K. Irak’ta etnik Kürt adlandırmalı bir özerk bölge kurulmuş olması sanırım ABD’nin denemek istediği yeni bir oyundur.

Bu bağlamda yörenin İslam mezhepleri dışında ya hiçbir İslam mezhebine bağlı olmayan ya da yörede tarihin hiçbir çağında yörede var olmayan yeni bir adlandırma ile özerk bir devletin temelleri atılmış olmaktadır. İşte sorun da BOP adlı ABD tasarısının Irak, Suriye, Türkiye ve İran’ı da kapsayan uzun soluklu uygulamaları yönlerinden günden güne ivme kazanmaktadır, diyebiliriz.

Roma İmparatorluğundan Abbasi Devletine K. Irak

Bağdat’ın 125 km. kuzeyinde ve Dicle yakınlarında bulunan Samarra’nın bulunduğu yöre çok eski çağlarda bir gün 363 yılının Haziran ayının sonuna doğru Şah 2. Şapur komutasındaki Sasaniler (Persler) ile İmparator Julian Augustus komutasındaki Romalılar arasında kanlı bir savaşa da tanık olur. Samarra Savaşı sırasında yaralanan 332 doğumlu ve Filozof Julian diye de tanınan Roma İmparatoru Julian Augostus 26 Haziran 363 günü ölse de zafer Romalıların olur. Yörede bulunan Pers ya da Sasani gibi topluluklar ile Asur ve Karduk kökenli topluluklar üzerinde de egemen olarak yan yana yaşamaya başlarlar.

Eski çağlara dönük bilgilerimize göre bugün pek çok kalıntısı ile ‘arkeolojik’ ve ‘sanat tarihi’ içerikli bir inceleme alanı olan Samarra, kuruluşundaki anıt eserler bakımından bugün Türkiye için de önemli.
Samarra, ‘Ünlü Abbasi kumandanı Türk asıllı Eşnas 836 senesinde’ dönemin Abbasi Halifesi Abbasi başkenti, Halife el-Mutasım tarafından Bağdat'tan Samarra'ya taşınmıştır. Bu değişikliğin altında o çağlarda Bağdat’ta özellikle Hilâfet Sarayı ile Hilâfet Divanında yaşanan Arap, Türk ve Fars çekişmesinin etkin olduğunu okumuştum yıllar önce. Bilindiği gibi bugünkü Bağdat kenti eski bir Sümer kent kalıntısı üzerine Abbasilerin Şam’ı bırakıp gelmeleri soncunda kurulur. Samarra 892 yılına elli altı yıl kadar Abbasi Halifelik Devletinin başkenti olmuştur.

Samarra 836’daki kuruluşundan 892’den yılına ‘kadar 57 sene müddetle, Abbasi Devletine başşehir oldu. Halife Mu'tasım'dan halife Mu'tedid'e kadar sekiz Abbasi halifesi Samarra'yı payitaht olarak kullandı. 892 (H.279) senesinde Halife Mu'tedid Bağdat'ı tekrar başşehir yaptı. Sanal ortamdaki bir kaynakta Samarra için, ‘836'daki nüfusu 35.000 iken bugün 200 binin üzerindedir’ açıklamasından eski Samarra’nın yakınlarında çağdaş bir Samarra kentinin varlığını öğreniyoruz. Sanırım çoğunluk öncelikle Araplar ile Türkmenlerden oluşmaktadır.

Umulur ki kardeşçe ve barış içerisinde yaşamaktadırlar. ABD ile onun gölgesindeki Barzani Peşmergelerince başına neler geldiği ya da onun için ne gibi sinsi siyasetlerin izlenmekte olduğu p e k bilinmiyor. Bilinen şu iki son yıllarda araları iyica açılan Özerk Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı M. Barzani ile bağlı bulunduğu Irak Cumhuriyeti Başbakanı Nuri El Maliki arasında K. Suriye’nin işgali için Peşmergelerin taarruza geçirilmesi ve Dicle kentine saldırılarda bulunulması gibi gerginlikler yaşanmıştı. Oysa geçtiğimiz günlerde M. Barzani’nin Bağdat’a giderek tokalaşmaları sonucu aradaki buzlar şimdilik erimişe benziyor.

Türkiye’nin uçup giden Irak siyaseti ne olacak?


Bilindiği gibi özellikle Başbakan Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit ile daha bir gündeme gelen ‘Irak’ın toprak bütünlüğü’ söylemi Körfez Savaşı ile birlikte 36.Paralel’in aşağısı ve yukarısı gibi bir söyleme dönüşmüştü. 2003 başında ABD’nin Kimyasal Silah Depoları ile İkiz Kule’de yaklaşık (3000) Amerikalıyı bir anda öldüren El Kaide Terör Örgütünün kesin kes Irak’ta bulunabileceği dayatmasından sonra anlaşıldı ki işin içinde Türkiye, İran, Suriye ve İsrail’i de ilgilendiren başka başka siyasi dolaplar var.
Kısaca söylemek gerekir ise ABD’nin Saddam Hüseyin’e karşı giriştiği işgalin dayanaklarından ikisi M. Barzani ile C. Talabani olduğundan onları reisi konumundaki iki Kürt aşireti ile irili ufaklı diğer Kürt aşiretleri için ABD’nin onlara olan diyet borcunu ödemek ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bağlamında 36. Paralelden yukarısında tarihte bugüne kadar hiç görülmemiş bir Bölgesel Kürt Özerk Bölgesi kurmak gibi bir tasarısı varmış.

Anlaşılan o ki Türkiye Cumhuriyeti dün olduğu gibi bugün de Irak için tutarlı siyaset izlemek yerine özellikle ABD’nin yeni egemenlik içerikli BOP kapsamındaki siyasetine takılıp gitmeyi yeğlemiş bulunuyor. Aylardan beri yazmak istediğim Türkmenler ile onların yoğun olarak yaşamakta oldukları kentler konusunda kendimce bir şeyler yazmak isterken iki saat kadar önce bu konudaki ilginç bir değerlendirme yazısı buldum. Söz konusu yazı belli ki Aşağıdaki kısa yorumlamama da ek olarak o yazıyı da kamuoyunun bilgisine sunmak için, bence gözlerden uzaklarda bir yerlerde durduğundan o karanlık yerlerden çıkartarak yayınlamak istiyorum.

Sinsice can almaya dönük teröristçe uygulamalar için lânet olsun diyebilir misiniz?

Önemli bir bakanlığın yayın alanında bulunan bu ve Iraklı Türkmen kardeşlerimize karşı girişilen alçak operasyonları ve nüfus kaydırma ve TÜRKMENLERİN GÖÇE ZORLANMASI zalimliklerini de içeren bu raporu sizlerle paylaşmak istedim.

Adı gibi kendisi de eski bir Türk kenti olan Erbil ile Süleymaniye'nin başına gelenler ile son yıllarda kirli ellerce yönetilen nice sinsi terör saldırılarının meydana geldiği Kerkük, Telafer ile Tuzhurmatı konusunda ve son yıllarda içerisinde ne gibi sindirme eylemlerinin uygulanmakta olduğu anıt eserleri ile ünlü Büyük Selçuklu kenti Musul içi ne yazık ki ekranlardan Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Davutoğlu ile Başbakan Erdoğan da örnek aldığı merhum Turgut Özal gibi, yıllardan beri özlemi duyulan gerekli çıkışları yapmamışlardır.

Bu nedenle Abbasi Halifeliği'nin en az Araplar kadar destekçisi olan o topraklardaki Türkmen Kardeşlerimiz bilindiği gibi İngilizler tarafından kurulan Irak Devletinin türlü desiseleri ile resmi sindirme siyasetleri yanında özellikle onların varlığına ve tarihteki kahramanlıklarına en az Arap ırkçıları kadar hep kem gözle bakan sözde etnik Kürt siyasetçiler de onların soykırıma uğramaları yanında Bağdat, Basra ile Türkiye'ye doğru göçe zorlanmaları özellikle 1950 ile birlikte Amerikancı bir teslimiyetin timsali Türkiye Cumhuriyeti iktidarlarınca oldum olası görmezden gelinmiştir.

İşte insanlık için iğrenç o sinsi siyaset oyunlarını kısaca vurguladıktan sonra aşağıda okuyacağınız bilgileri, bulunduğu yerden bazı görünmez ellerce kaldırılmasın diye bilgilerinize sunmak istedim...

Eğer gönlünüzde Türk ve İslam olmak dışında içinizde az buçuk insan sevgisi var ise umarım gerekli tepkileri verecek ve hiç olmaz ise kimi Türk düşmanı iki yüzlü zavallılara karşı yüreğinizde belirecek bir irkilme ile o kişiler ile onların arkasındaki çok örgütlü nice gizli ellere de, 'l â n e t olsun' diyeceksiniz...

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..