Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Haber
 

İşini içindeki “İş” gözden kaçmasın…

İşini içindeki “İş” gözden kaçmasın…
 

www.milliyet.com.tr


Günlerden 1 Temmuz 2008, Salı…

İki gün önce alınan mahkeme kararı gereğince, Ankara’da iki “Ordu Komutanı” seviyesindeki orgeneral ile, bir gazeteci ve Ankara Ticaret Odası Başkanı, “Ergenekon” denilen soruşturma kapsamında “Derdest”[1] ediliyor…

İki gün niye bekletildi, orası ayrı bir soru, geçelim...

Elbette, gerekiyorsa herkes derdest edilebilir. Yasalar karşısında herkes eşit ve eşit işlem görmesi gerekir. Buraya kadar kimsenin bir itirazı yok… Savcı elindeki kanıtlarla suçlar, suçlanan da tersini kanıtlayarak aklanmaya çalışır.

Bu noktada “Yargı”dan beklenen, adil davranması, suçun karşısında olduğu kadar, sanığın da haklarını koruması esastır.

Sanığın haklarından biri de, en kısa zaman süresi içinde ne ile suçlandığını bilmesidir.

Bu davada, bize ters gelen nokta, bir yılı aşkın bir süredir halen iddianamenin hazır olmayışı ve insanların neyle suçlandıklarını yasal olarak bilmeyişleridir.

Ayrıca, bir soruşturmada iddianamenin ne sürede hazırlanacağı da yasalarda belli değildir. İşte bu belirsizlik içinde insanlar, tutuklandıkları günden beri, haklarında ortaya konacak suçlamaları beklemektedirler.

Ankara’da bu derdest işlemin yapıldığı günün öğle saatlerine doğru, Dengir Mir Mehmet FIRAT bir açıklama yaptı ve açıklamasında, daha önce kendilerinin ortaya koyduğu “Yargıyı suçlama, karalama” biçimindeki beyanlarını unutarak “Yargıya saygılı olunması” gerektiğini vurguladı.

Burada biraz şaşırsak da, daha önceden de benzer şeyler yaptığı için çok da tuhafımıza gitmedi.

Ardından Başbakan bir açıklama yaptı…

Kişilerin “Ergenekon” denilen soruşturma kapsamında gözaltına alındığını, iddianamenin de en kısa zamanda ortaya konulacağını söyledi.

Ve iddianamenin hazır olduğu da, bugün, yani 2 Temmuz 2008 Çarşamba günü C.Savcısı tarafından açıklandı.

Bu ne demek şimdi?

Bu şu demek…

Başbakan, bu soruşturma yargıya intikal ettiği günden beri, her aşamasından haberi var. Yargı, görevini yerine getirirken demek oluyor ki, bir şekilde Başbakan’ı da bilgilendiriyor, Başbakan da iddianamenin hazır olduğunu biliyor.

Biliyor, çünkü bir yıldan beri ortaya konmayan iddianameden dolayı, kamuoyu rahatsızlığını yoğun bir şekilde dile getirmeye başlamıştır.

Ve…

İki emekli ordu komutanı orgeneral ile Cumhuriyet Gazetesinden yine kendilerini sürekli eleştiren bir “Temsilci” seviyesinde gazeteci ve Ankara Ticaret Odası Başkanı’nın gözaltına alınıp, diğerleri gibi aylarca bekletilemeyeceği bilindiği için, her dört gözaltı da soruşturmanın son kertesinde uygulamaya konmuş oluyor.

“Bunu nereden çıkartıyorsun” derseniz, Başbakan boşuna mı iddianame yakın zamanda hazır olacak dedi?

Demek ki her aşamasını bildiği bir soruşturma…

Gelelim sadede[2]

Başbakan’ın bu kadar içinde olduğu soruşturmanın kapsamının Başbakan’ın isteği doğrultusunda ve zorlamalarla buraya kadar getirildiğini düşünmemize engel bir taraf var mı?

Elbette “El insaf… Bu kadar da olur mu” denilebilir ve denilirse de haksızlık olmaz doğrusu. Ama gerek Türk Silahlı Kuvvetleri, gerekse Yargı için bu kadar olumsuz, gerekçesiz, belgesiz sözün söylendiği, suçlamaların yapıldığı bir ortamda bu kadar da yaklaşık bir değerlendirmeyi ben yapayım.

Yaparsam da çok abesle iştigal olmaz hani…

Ve benim değerlendirmem, Başbakan ve iktidar partisi, “Ergenekon” denilen soruşturmayı aracısız olarak kendileri yönlendirmişler, yürütmüşlerdir.

Rahatsızlık yaratan bölüm de bu zaten…

Değilse, suç işleyenlerin, suçlarının örtbastır edilmesinden yana elbette değiliz. Ancak, her kim güvenmezse de güvenmesin, bizlerin yargıya güvenimiz her zaman tam olmuştur, olmaya da devam edecektir.

02 TEMMUZ 2008


[1] TDK Sözlüğünde: Yakalama, tutma, ele geçirme.
[2] Konuyla ilgisiz sözleri bırakarak asıl konuya dönmek.
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..