İslam'dan bir kesit

Son Veda Haccı, ve Gadirihum denilen yerde, İslam dininin, Yüce, Peygamberi ve Son, Peygamber HZ. Muhammed (SAV) çıkmış zamanın kürsüsüne ve başlamıştır, İslam alemine son vasiyetini açıklamaya. Yüce Peygamber son vasiyetinde de her zaman tekrar ettiği önemli noktalara işaret etmiştir.

Özetle yüce Peygamber " benden sonra HZ Ali' ye dört elle sarılınız, eğer ben her kimin velisi isem, Ali de onun Veli’sidir, bu konuda sakın ihtilafa düşmeyesiniz. Size benden sonra sarılacağınız iki paha biçilmez emanet bırakıyorum. Bunlardan biri Allah'ın sizlere ilahı mesajını sunduğu kutsal kitabınız Kuran-ı Kerim’dir. Diğeri ise benim canımdan can ve yine kanımdan kan olan Ehlibeyit 'imdir. İşte bu ikisine dört elle sarılınız, zira, Kevser’in başına kadar bu ikisi bir arada gelecektir.”

İslam Tarihi boyunca gelişmeleri takip edecek olursak; (Ki özellikle bu iki noktadan, Ehlibeyt'i işleyeceğim) ; Yüce Peygamberin, Ehlibeyt’im dediği kimselerden, öz kızı, HZ Fatıma-tüz Zehra (AS), Yüce Peygamberin vefatından sonra birçok haksızlığa uğratılmıştır. Öyle ki bir rivayete göre islam Alemi’ne gerçekte hakkını helal etmeden hakkın huzuruna erişmiştir.

Yine, Yüce Peygamberin, Ehlibeyt'im dediği ikinci ve en önemli kişide, Şahı Velayet Ali-yel Murteza'dır. "O ki Allahın Arslanı’dır". " O ki İslam’ın kılıcı’dır." "O ki tüm Evliyaların Serçeşmesi ve Veli’ler Veli’sidir." O ki, Yüce Peygamberin, "HZ. Harun (AS), HZ. Musa (AS)'a ne menzildeyse (ne konumdaysa, ), Ali de bana o menzildedir, " dediği, Yüce Zattır. Hatta özellikle Anadolu Aleviliğine göre, O mürşitlik sırının, Mürşidi’dir, vs. onu tam anlamıyla anlatabilmek ne mümkün. Neyse bakıyorsunuz, Halifelik zengin soyluların olmuşken, maneviyatta bir zerafet takısıymış gibi aynı soylunun bir yetki aracı olmuştur. Yani bir türlü, HZ. Ali (AS)'a verilmesi gereken önem ve özen (ve adını siz koyun) kendisine verilmemiş, Yüce Peygamberin vasiyetine uyulmamıştır. Yine o bir eşi daha bulunamayacak, Yüce Zat, şehit edilmiştir.

Ve geliyorsunuz o, Yüce Peygamberin iki göz bebeği, HZ. Hasan-ı Muçteba (AS) ve HZ. Huseyin-i Şah Şehidi Kerbelay'a. Bu iki değerli, Peygamberin birlikte oyunlar kurduğu, Cennetin İki Yüce Serdarı'dır. Birinin dudağından öperken diğerinin de boynundan öpüp severmiş, Yüce Peygamber. Ve yine o iki değerliyi tam anlamıyla anlatabilmek ne mümkün.

O Yücelerden, HZ. Hasan (AS)'ı İslam düşmanları bir türlü yüreklerine hazmedememişlerdir. Yüce, Peygamberin, iki, Sevgilisinden biri olan, İmam Hasan (AS)'ıda bir türlü anlayamamışlardır. Yüce Peygamberin Vasiyetini bir türlü kavrayamayan zihniyet, yapılan bin türlü hile ve kaleşlikle, O Yüce Zatı' da zehirleyerek, Şehit etmişlerdir.

Rivayete göre ta, HZ. Nuh (AS)'ın tufana tutuldukları zaman gemileri, Arabistan'a yakın bir yerlerde tehlike atlatmıştır. Suyun dönerek her şeyi içine alıp yuttuğunu gören, HZ. Nuh (AS)'ın sahabeleri nedir bu? Ne oluyor? diye sormuşlardır? O Yüce Peygamber de, Sahabelerine dönüp burası, Son Peygamberin, torunu olan, yüce bir Zat'ın ( HZ. Hüseyin (AS)ın) hunharca katledileceği ve yerin, göğün bu olaya şahit olduğu için kahrolacakları yerdir, demişlerdir. Burası bela yurdu, burası Kerbela'dır, demişlerdir.

Rivayette, de işaret edildiği üzere, HZ. Hüseyin (AS) da, Kerbela da, büyük bir zulüm altında hunharca şehit edilmiştir. Bu Kerbela olayını illeri de başlı başına bir başlık altında işlemeye çalışacağım.

İşte, Son Peygamber HZ. Muhammed (SAV)'in son vasiyeti ve işte o vasiyetteki değerlilerin durumu. Varın gerisini siz düşünün...

<ı>25/10/2008 - 19:07