İsrail gene saldırdı

İsrail bu sabaha karşı, kıyılarına yaklaşık 70 mil uzakta seyreden ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) öncülüğünde Gazze'ye temel ihtiyaç maddeleri götüren yardım gemilerine saldırdı...

Gazze'de uzun zamandır bir insanlık dramı yaşanıyordu. Burası, en temel gıda ihtiyaçlarının karşılanamadığı, hastanelerde sargı bezinin bile bulunmadığı bir bölgeydi. Birçok ülkeden insanların katıldığı organizasyonun amacı, hem Gazze'ye yardım götürmek, hem de bu trajediye dünyanın dikkatini çekmekti. Fakat bu şimdilik engellendi...

Helikopterler ve hucumbotlarla Mavi Marmara Gemisi'ne gelen İsrail askerleri, etrafa ateş ederek bazı yardım görevlilerinin ölümüne sebep oldular.

Bunların sayısının 16 olduğu söyleniyor. İsrail Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili yardım gemisinden askerlerinin üzerine ateş açıldığını, dolayısı ile onların da karşılık vermek zorunda kaldıklarını söyledi. İlk açıklamalarda askerlere bıçak, satır, kılıç ve hançer gibi aletlerle saldırıldığı ve bu yolla 4 israil askerinin yaralandığı söylenmişti. Bakanlık yetkilisi bunlara bir de ateşli silahı ilâve etmiş oldu.

Mavi Marmara Gemisi'nden geldiğini sandığım son görüntülerde; muhabirlerin ve İHH yetkililerinin açıklamalarında ise böyle bir müdafaa olduğuna dair işaret sezilmiyor. İsrail Hükümeti, uluslararası sularda seyreden yardım gemilerine, "Gazze Limanı'nın kapalı olduğuna, yardımın kendi limanlarına indirilerek karayoluyla Filistine taşınması gerektiğine" dair duyuru yaptığını, görüntülü olarak dünya medyasına ulaştırdı. Bunun dışındaki bir çok bilgiyi ise engellemeye devam ediyor.

İsrail, yardım organizasyonu yetkililerinin söz dinlemediği, askerlere saldırıldığı gibi kendini haklı gösterecek her türlü açıklamayı kamuoyuna sunarken, bu yönde açıklamalar yapanlar son derece rahatken, nedense farklı bilgi vermek isteyenler kimliklerini gizleme ihtiyacı duymaktadırlar. Bu da bize Gazze açıklarında, dünya kamuoyunun bilmemesi gereken bir takım gayri yasal ve gayri ahlâki hadiselerin yaşandığını düşündürmektedir.

İsrail Hükümeti açıklamalarında, hangi gerekçenin arkasına sığınmaya kalkarsa kalksın yaptıklarının hoş görülebilecek bir yanı yoktur. Herşeyden önce, açık denizde seyreden gemilere saldırmak korsanlıktır ve suçtur. Günümüzde, Somali açıklarında seyreden gemilere saldıran eşkiyalar için alınan önlemler bunun açık örneğidir.

Fakat ne hikmetse İsrail, dünyanın güçlü devletlerinin yöneticilerini ikna etmekte, işlediği her türlü kanun ve ahlâk dışı eylemi meşrulaştırmakta mahir hale gelmiştir. Böylece, bir zamanlar Filistin'lilerin olan ve üzerinde, dünyanın en güzel portakallarının yetiştiği bereketli topraklar şimdi İsrailoğluları'nın eline geçmiştir. Bu el değiştirmelerde hep aynı taktikler uygulanmış, dünyanın efendileri de buna hep göz yummuştur.

Kısacası eşyanın tabiatına aykırı olarak, saldıran Filistin her defasında toprak kaybetmiş, savunan İsrail de onları mülk edinmiştir. Nasıl bir saldırganlıksa?

Burada şunu da hatrlatmalıyım. Bir İsrail ordu sözcüsünün “İsrail askerleri başta, kalabalığı dağıtmaya yönelik ölümcül olmayan silahlar kullandı. Ancak bir eylemci, bir İsrail askerinin (ölümcül olmayan) silahını ele geçirerek ateş edince şiddet tırmandı” dediği aktarılıyor.

Sadece bu açıklamadan bile, saldırı iddiasının su götürür olduğunu anlamak mümkündür. Farzedelim ki öyleydi ve bir İHH yardım görevlisi askerin elindeki silâhı alıp ateş etti. O zaman, ölümcül olmadığı bilinen bir silâhın ateşlenmesi, askerleri neden bu kadar panikletti?

Doğrusu bu, sonuçları iyi hesaplanamamış ve aceleye gelmiş bir yalandır.

Kimse kusura bakmasın. Haksız durumda olanlar, yalan söylemekten vazgeçemezler. Çünkü yalan onların varlık sebebidir. İsrail doğru söyleyip, meseleleri doğru koyduğunda varlık sebebi ortadan kalkacaktır. Açıkçası İsrail, yalan uydurmakta haklıdır ama dünya liderleri buna inanmak zorunda değildir.

Resim: yervemekan.blogcu.com/.../3599838